9
Mart 1971’de
Cemal Madanoğlu paşanın liderliğinde Türkiye'de baas benzeri bir rejim kurmak için
darbe hazırlığı yaptığı bilinen
İlhan Selçuk'un
Ergenekon kapsamında da aynı gerekçeyle gözaltına alınması
Cumhuriyet’e yeni okurlar kazandırmış.
Nereden mi biliyorum. Bugün
Beşiktaş iskelesinden
gazete alırken karşılaştığım iki kadından.
Benden atik davranıp önüme geçen kadınlardan biri “CUMHURİYET VAR MI?” dedi tok bir sesle.
Kulübenin gazete bayisi olduğu apaçık belliydi. Neden böyle bir soru sorma ihtiyacı duymuştu?
Birincisi; yıllardır Cumhuriyet almadığı için hala çıkıp çıkmadığı konusunda tereddütler yaşıyor olabilir.
İkincisi; Cumhuriyet o kadar çok satılıyor ki sabahın bu
erken saatinde tükenmiş olduğunu
ümit etmeden kaynaklanıyor olabilir.
Her neyse, parasını uzattı ve neredeyse üstü kalsın dercesine gazetesini kaptığı gibi uzaklaştı.
Diğeri ise
Taraf Yazarı Sivilay Abla’nın enfes Cumhuriyet Okuru tarifine uyacak şekilde “BİR CUMHURİYET LÜTFEN” dedi, beni ittirerek gazetesine uzandı. Yüzünde görevini yapmanın verdiği huzur vardı. Adeta ‘onlara’ haddini bildirdim diyordu davranışları.
Ancak yine Sivilay Abla’nın dediği gibi Cumhuriyet okuru olmak sadece tok bir sesle gazetenin bayiden istenmesiyle sınırlı değil.
Taşınmasından okunmasına kadar Cumhuriyet okumak bir sanattır.
Cumhuriyet okurları bir kere gazetelerini çantaya koymazlar. Elde sallamazlar. Koltuk altına sıkıştırmazlar.
“Cumh” yazısı öne bakacak şekilde üçe kıvırırlar. Sol kol ile kavrarlar ve
kalp hizasında tutarlar. Baş dik, gözler ufka bakar şekilde, uygun adım yürürler. Etraflarındaki cumhuriyet okuru olmayanlara ise “buralar benim dedemindi. Siz nereden türediniz” şeklinde bakarlar.
Otobüste metroda kollarını 180 derece açıp gazeteyi çarşaf gibi gererek okurlar.
Taze Cumhuriyet okurlarının dikkatine sunarım.
İYİBİLGİ