Terör karşıtı eylemleri fırsat bilerek toplumu germeye çalışanlar,
hedeflerine
Bursa'da çok yaklaştı. Sahipleri Doğu kökenli diye Bursa'da 1925'ten beri ticaret yapan bir
aileye ait
mağazalar zinciri, çapulcular tarafından yağmalandı. Ayvalık'ta, ataları Afrika'dan gelenler bile hedef oldu. Parti binaları taşlandı. Muğla'da
tinerci adam bıçakladı,
ülkücü bir grup Doğululara saldırdı.
Hakkâri Dağlıca'da 12 askerin şehit edilmesinin ardından başlayan 'Terörü telin eylemleri' kimi yerlerde '
terörün ta kendisi' halini aldı. Dağlıca'da şehit veren Bursa'da yaşananlar tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor.
Türkiye'nin zengin ve
modern kentlerinden Bursa'ya gelenleri, kent merkezinde 'Bir
papaz öldü. Hıristiyan oldular. Bir Hrant öldü
Ermeni oldular. 10 günde 40 şehit verdik. Türk olamadılar. Hepimiz Türküz Hepimiz Mehmetçiğiz' ve 'Ya sev ya terk et' pankartları karşılıyor.
Neredeyse tüm binalar, otomobil,
minibüs,
otobüs, okul servislerinde Türk
bayrakları, şehitlerin posterleri asılı. Bursa'da 22 şubesi bulunan Şaypa mağazalarında da öyle.
Şaypa'nın Altıparmak ve
Çarşamba şubelerine şehit haberlerinin geldiği gün, binlerce kişi saldırdı. Mağazalar taşlandı, yağmalandı.
Saldırının hemen ardından yerel gazetelere tam sayfa '
Teröre lanet' ilanları veren, mağazalarına bayrak asan Şaypa, 82 yıldır Bursa'da
gıda ticareti yapan Şaylı ailesine ait.
'Etnik değil ticari kaygı!'
Şirketin kurucusu
Mardin doğumlu
Abdurrahman Şaylı. Şirket hakkında 'PKK'ya
yardım ediyorlar', 'Zana'yla ortaklar' şeklinde dedikodular yayıldığını anlatan
yönetim kurulu üyesi
Necati Şaylı, "Biz, 1925'ten beri Bursa'da ticaret yapan bir aile şirketiyiz" diyor, "Aile üyelerimiz dışında hiçbir ortağımız yok." Bu sözlerini
Ticaret Odası kayıtlarını göstererek kanıtlıyor. Şaypa'nın Halkla İlişkiler Müdürü Bedirhan Bozali "Yıllardır şehit ailelerine erzak-yardımı yapıyoruız. Binlerce
Türk bayrağı dağıtyoruz. Ama bu dedikodular yıllardır var" diye konuşuyor. Şaypacılara göre dedikoduların asıl nedeni 'Bursa'da perakende sektöründeki büyük
rekabet.' Yağmayla ilgili sekiz kişi gözaltına alındı.
Kürtlere 'Hepimiz Türküz' afişi
Dağlıca saldırısının düzenlendiği 21
Ekim ve şehit Samet Saraç'ın toprağa verildiği 23 Ekim günü Bursa'da Kürt kökenlilerin işlettiği pek çok dükkân saldırıya uğradı. Sahibi Diyarbakırlı olan 'Gözem' kahvehanesi gibi.
Adını açıklamak istemeyen kahvehane çalışanı "Binlerce kişiydi. İçeri taş yağdırmaya başladılar, 'Bursa'dan defolun' diye bağırıyorlardı.
Polis engellemese çok insan ölebilirdi" diyor.
Üç gün kapalı kalan kahvehane şimdi açık. Girişte iki Türk bayrağı asılı. İçeride
Atatürk portresinin yer aldığı afişte, 'Hepimiz Türk'üz' yazıyor. Kahvenin bulunduğu semtte bir kişi, "Tek tek dükkânları gezip bayrak veriyorlar. 'Asmamış olursan, gerisini sen düşün' diye tehdit ediyorlar" diyerek uzaklaşıyor.
Uzun saçlı ve küpeli olmak da 'riskli'. Uzun saçlı bir
genç yaşadıklarını anlatıyor: "Sloganlar atarak geliyorlardı. 'Satanist" diye bağırdılar. Küfür ederek saldırdılar. Kaçıp bir arkadaşımın evine sığındım, yoksa
linç edilecektim."
Altıparmak semtinde toplanan
rock bar ve kafeler de atmosferden nasibini aldı. 21 ve 23 Ekim günü 60's adlı kafeteryaya çoğunluğu lise öğrencisi kalabalık sloganlarla saldırdı.
Kafe sahibi Ogün Özden kırılan camları taktırırken "Yaşadıklarımızı kimse yazmadı,
ülke duymadı" diyerek anlatmaya başlıyor: "Üç yaşındaki çocuğum, bebek arabasının içinde kapının önündeydi. Onun için çok endişelendim. 'Bursa'da satanist istemiyoruz, komünist istemiyoruz' diye bağırıyorlardı. Benim solcu olduğumu biliyorlardı. İçeriye taş yağdı, bir müşteri yaralandı. İçlerinde kız öğrenciler, çok acı ama daha önce müşterimiz olan gençler de gördük. 'Satanistler' diye bağırdıktan hemen sonra 'Şampiyon Bursa' diye maç tezahüratı yapıyorlardı. Gözaltına alınan olmadı."
Üç yıl önce İstanbul'dan Bursa'ya gelerek kafeyi açan Özden, "Çocuğumu İstanbul'a gönderdim. Burada can güvenliğimiz yok. İşyerimi satarak gideceğim" diyor. Altıparmak'taki bütün bar ve kafelerde de Türk bayrakları asılı. Bir rock bardan ülkücü şarkılar yükseliyor. Özden, "Artık club mekânlar bile 'Ölürüm Türkiyem' çalıyor" diye konuşuyor.
Üç kişi bıçaklandı
Şehit Saraç'ın toprağa verildiği gün
restoran işleten Tuncelili Rıza Beyaztaş'a tehdit telefonu geldi. "Cenazeden sonra sizden
hesap soracağız" dediler. Tuncelili diğer esnaf da aynı tehdidi almıştı. Çarşamba günü Beyaztaş Restoran'a gelen dört kişi,
Beşiktaş-
Liverpool maçını izlerken, dev 'Şehitler Ölmez,
Vatan Bölünmez' pankartı açılınca kalkıp alkışladı ve diğer masalara sataştı. Kendilerini uyaran
işletme sahibi Rıza Beyaztaş, Metin Beyaztaş ve Hüseyin Yıldız'ı bıçakladılar. Hüseyin Yıldız, iki gün yoğun bakımda kaldı. Bir saat sonra Tuncelili bir kişinin işlettiği Can Restoran önüne üzerinde Türk bayrağı bulunan
çelenk bırakıldı ve işletmenin camları kırıldı.
Tuncelililer
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Celal Hamvayat endişeli: "Biz barış, ülkenin birliğini isteyen insanlarız. Pek çok esnaf korkarak dükkânının kepenklerini indirdi." Camları kırılan, tabelaları DTP Bursa İl Başkanlığı önceki gün açılabildi. İl Başkan Yardımcısı
Suat Ertuğrul, "Polis güvenliği alamadığını söyleyerek binayı boşaltmamızı istedi. Biz çıktık 15 dakika sonra binayı yakmaya çalışıyorlardı" diyor. Aynı binada, travestilerin kaldığı bir daire de saldırıya uğradı, talan edildi. Bursa Şube Başkanı Abdulaziz Akyol da İHD bürosunu saldırı kaygısıyla açmadıklarını anlatıyor: "Sokaklar da aynı durumda. Birkaç kişi trafiği keserek Türk bayrağı açıyor. Korna çalıp
destek vermeyenlere saldırıyorlar. Dükkânları gezerek bayrak dağıtıyorlar. Yaptığımız açıklamalara yerel basın yer vermiyor."
Radikal