Dolmabahçe konusunda “ilk ve son kez” konuştuğunu vurgulayan
Büyükanıt Paşa, “Ben bulunduğum görevler itibariyle dönemin başbakanları rahmetli
Bülent Ecevit ile de
Mesut Yılmaz ile de bu tür görüşmeler yaptım. Bunlar devlet işidir.
Dolmabahçe görüşmesi de öyledir” dedi
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın NTV’de, soru üzerine, 2007 yılında dönemin
Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe’de yaptığı görüşmenin kendisiyle mezara gideceğini açıklaması, konuyu yeniden gündemin üst sıralarına taşımıştı.
Erdoğan’ın, “Büyükanıt açıklarsa ben de açıklarım” sözleri üzerine,
CHP lideri Deniz
Baykal’ın, Büyükanıt’ı açıklamaya davet etmesi, bu konudaki merakı artırdı. Gözler bir önceki
Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a çevrildi.
Büyükanıt Paşa, Dolmabahçe konusunda “ilk ve son kez” konuştuğunu vurgulayarak, dünkü görşümemizde konuya açıklık getirdi.
‘Devlet işleri konuşuldu’
Büyükanıt Paşa, sorum üzerine, görüşmenin niteliğiyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “
Mayıs 2007’de bildiğiniz gibi Dolmabahçe’de bir görüşme oldu. Bu görüşme sonrasında basında gerçeği yansıtmayan dedikodular yer aldı.
Bu dedikodu ve iddialar öylesine
akıl almaz boyutlara ulaştı ki, hayatımızda ilk kez hem ben hem de eşim yargıya başvurmak zorunda kaldık. Bu iddiaları gündeme getiren
köşe yazarı (
Fikri Sağlar’ı kastediyor - FB) hiçbir kanıt sunamadı. Biz bu davayı kazandık. Kazandığımız tazminat davasıydı.
Ceza davası halen devam etmektedir. Buna rağmen bu konunun ısrarlı biçimde gündeme getirilmesine çok üzüldüm.
Ben bulunduğum görevler itibariyle dönemin başbakanları rahmetli Bülent Ecevit ile de Mesut Yılmaz ile de bu tür görüşmeler yaptım. Bunlar devlet işidir. Dolmabahçe görüşmesi de öyledir. Ancak, tekrar bunların gündeme gelmesi dikkat çekicidir. Görüşmenin üzerinden iki yıl geçti. Buna rağmen neden gündeme getirildiğini anlamış değilim.”
‘Üzerimden
siyaset yapılmasın’
Büyükanıt Paşa, Dolmabahçe vesilesiyle konunun siyasete çekildiği ve ismi üzerinden siyaset yapıldığını düşünüyor. Buna üzüldüğünü belirten Büyükanıt, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “Yarım asırdır devletime ve milletime şerefle
hizmet ettim. Ancak, şeref ve haysiyetime saldırı mahiyetinde
kampanyalarla karşı karşıya kaldım. Bu olayın değişik bir boyutu var. Konu siyasete çekildi. İsmim üzerinden siyaset yapılması beni rencide ediyor.”
‘Gizli ve gizemli bir işim yok’
Büyükanıt Paşa, yaşamı boyunca gizli ve gizemli hiçbir hareketin içinde olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Uzun meslek yaşantım boyunca hiç gizli ve gizemli bir işin, hareketin içinde bulunmadım. Şüphesiz herkes gibi ben de tenkit edilebilirim. Tenkit edenlerden makul olmalarını beklemiyorum. Ama insaflı olmalarını, şeref ve haysiyetimi rencide etmemelerini beklemek sanırım hakkımdır.
Size bu konuda yaptığım bu açıklama, ilk ve son açıklamamdır. Bundan sonra bu kampanya devam ederse, mecbur kalırsam yargı yoluna başvurmaktan başka çarem kalmayacaktır. Bunu yapmaktan da çekinmem.”
Son nokta
Büyükanıt Paşa, iki yıldır zaman zaman gündeme gelen Dolmabahçe konusuna son noktayı koymuş oldu. Görüşmenin devlet işi olduğunu da vurgulayarak, bu konuyu kapattı.
Dünkü yazımda da belirttiğim gibi zaten başka bir şey olması da beklenemezdi.
Ne olmuştu?
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 4 Mayıs 2007’de,
Dolmabahçe Sarayı’nda başbakanların kullanımı için ayrılan özel ofiste görüşmüşlerdi. Yaklaşık 2.5 saat süren görüşme,
cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde yaşanan gelişmeler ile 27
Nisan e-bildirisinden hemen sonra gerçekleşti.
Uzun süre kamuoyunun ilgi alanında yer alan bu görüşme, geçen hafta, Erdoğan’ın NTV’deki sözleri ile yeniden gündeme geldi. Erdoğan, soru üzerine görüşmeyle ilgili olarak, “Benimle mezara gider. İnanıyorum ki, Büyükanıt da böyle düşünüyor. Açıklamaya kalkarsa, o zaman ben de yaptığımız görüşmeyle ilgili şeyleri açıklarım” dedi.
Erdoğan’ın sözleri üzerine CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal şu değerlendirmeyi yaptı: “Orada tarihi bir viraj alındığı, tarihi görüşme gerçekleştiği anlaşılıyor. Bunun devlete yansıtılması engellenebilir mi? ‘Aramızdaki özel, kişisel ilişki...’ yok öyle bir şey. 2 sene sonra Başbakan, hafif bir rahatsızlık içinde, ‘söylerse ben de söylerim diye’ meydan okuyorsa, ne yani o zaman?! Bu saklanamaz, aydınlığa kavuşturmak lazım.”
FİKRET BİLA-MİLLİYET