Yüzde 58'lik kabul ve 77'lik
katılım oranı
referandumlar için bütün meşruiyet tartışmalarını bir kalemde silecek netlikte rakamlar.
Halk başta yeni bir anayasa olmak üzere büyük çaplı değişim taleplerine
destek ve onay verdiğini gösterdi. Bu rüzgâr
Türkiye'de değişimi arzulayanların yelkenlerini şişirdiği gibi, vatandaşın mesajını algılamakta zorlanan siyasilerden kurtulmak isteyenlere de fırsat verecek.
CHP ve
MHP yüzde 42'lik hayır oyunu bölüşmekte zorlanacak.
Hayır blokunun medyası, göreve yeni getirdiği Kemal Kılıçdaroğlu'nu kurda kuşa yem yapmamak için
aslan payını CHP'ye verecek. Nitekim CHP Parti Meclisi üyesi Hurşit
Güneş, "MHP'nin bütün kaleleri yıkıldı.
Yozgat,
Erzurum gibi illerde hayır oyu CHP'nin
doğal oyu kadar" sözleriyle paylaşımı hangi kriterlere göre yapacaklarının işaretini verdi.
CHP'de yeni yönetimin korkusu Deniz Baykal'ın yenilginin faturasını kendilerine çıkarması. Gölge lider
Önder Sav'ın, 'böyle bir şeye izin vermeyeceğini' beyan etmesi yüreklere düşen korkuyu gösteriyor.
MHP kaybedeceği bir
kumar oynadı; bile bile lades oldu. Oylamaya sunulan maddelere hayır demek için tabanını ikna etmesi imkânsız gibiydi. Nitekim ikna edemedi. CHP ve
BDP ile aynı safa düşmesini açıklayamadı. Devlet Bey, ilk düğmeyi başta yanlış iliklediği için geri de dönemedi. Partinin kadim kadrolarının uyarılarını ciddiye almak şöyle dursun, '
ülkücü eskisi' gibi hakaretlerle susturmaya çalıştı. Şimdi kırık kolla kavgayı sürdürme azminde görünüyor. Sonuçların açıklanmasıyla birlikte yapılan yazılı açıklama 'kendini yok etme' sürecinin durmayacağını anlatıyor. CHP'liler ve Doğan medyası yazarlarından duymaya alıştığımız
halkı suçlayıcı sözler sarf ediliyor. Şu cümle nedir
Allah aşkına: "
Başbakan Erdoğan ve AKP'nin bölücülük ve yolsuzluk siciline uygun
yandaş yargı yaratma gizli amaçlarına
hizmet edecek anayasa değişikliklerinin Türk milleti tarafından kabul edilmesiyle Türkiye için hayati risk ve tehlikelerle dolu karanlık bir döneme girilmiştir."
MHP lideri Devlet Bahçeli, halkın ya hain ya da ahmak olduğunu düşünüyor. Bu zihniyet MHP'yi tekrar barajın altına sürükler.
BDP ise kazandığını zannederken kaybetti. Hayır diyemeyeceği ve tabanını ikna edemeyeceği için boykota yöneldi. Boykotu
terör örgütünün tehditleri sayesinde nisbeten uyguladı. Ama bu, sonuca etki edemeyen, '
evet'i engelleyemeyen bir
tercih haline geldi. Sandığa gidebilenlerin
baskın 'evet'i ise ipotek konulan iradenin tercihini yansıtıyordu. Halka rağmenci ve vesayetçi yapı tescillendi. Serbest bir seçimde boykotunun ölçüsü ne olurdu, hepimiz biliyoruz.
BÜLENT KORUCU - ZAMAN