CHP'nin 29
Ekim Cumhuriyet resepsiyonuna katılıp katılmayacağı tartışması sürerken, CHP Parti Meclisi üyesi
Enver Aysever, devletin bütün mekânlarının aynı zamanda CHP'nin de mekanları olduğunu belirterek, "Milletvekillerimizden dileyenlerin
29 Ekim'de resepsiyona gitmesinden yanayım" dedi.
Bir televizyon kanalında programa katılan Enver Aysever önemli açıklamalarda bulundu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın
Türkiye'deki herkesin bayramı olduğunu hatırlatan Aysever, "Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşı o günü gönlünce kutlamak ister ve kutlamalıdır da. CHP cumhurun başı olan kişinin davetine, farklı gerekçelerden dolayı icabet etmemiş olabilir. Ama ben kendi payıma açıkçası bizim eleştirmiş olduğumuz anlayışın Hayrunnisa Gül'de değil,
Abdullah Gül'de olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla biz o mekânları devletin mekânları olarak kabul ederek, dileyen milletvekillerimizin resepsiyona gitmesinden yanayım. Cumhuriyetin bütün kurumları CHP'lerin de kurumlarıdır. Orada bugün Abdullah Gül vardır, yarın belkide Deniz
Baykal olacaktır ve olmalıdır da. Çünkü biz önce sandıktan birinci parti olarak çıkacağız. Sonra ardından
halkın seçeceği Cumhurbaşkanı CHP'nin içinden gelen, mesala
Deniz Baykal'ı yapacağız." şeklinde konuştu.
CHP'nin de bir anımsatma yapmak istediğini belirten Aysever, "
Ahmet Necdet Sezer ilk yaptığı kokteyle eşli davet yaptı. Türbanlı hanımefendilerin eşleriyle girmesine bir itirazda bulunulmadı. Ne zamanki siyasal
İslam harekâtı
türbanı bir
bayrak haline getirdi. Ahmet Necdet Sezer o zaman buna karşı bir tavır ortaya koydu." diye konuştu.
Türkiye'de başörtüsünün bir
özgürlük değil, bir
tercih meselesi olduğunu belirten Aysever, "Yoksa türbanı Türkiye demokrasinin bir özgürlüğü gibi sunmak ancak ahmakları aldatır. İnsanlar istediği gibi giyinirler. Bizim bunlarla bir meselemiz olmaz. Bizim alın teri sorunuyla ilgili söyleyeceklerimiz var. Bugün türban meselesi siyasi bir simgedir. Bir
üniforma hareketidir. Şunu söylüyorum; yasaklarla,
Anayasa Mahkemesi'nin kararlarıyla, askeri yöntemleriyle, yasaklar koyarak ne sağladık biliyor musunuz? Ben bir üniversitede
öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. Orada başı açık kızlarımız derse giriyor. Diyelim ki 500 tane başı açık kızımız var ve 50 tane de türbanlı kızımız olsun. O 50 tane türbanlı kızımız daha politik, entelektüel ve donanımlı olduğu için o 500 tanesini tutsak alacaktır. Bunu da biliyorum düşünsel olarak. Bu suçun sahibi bu karşılaşmaya izin vermeli. Bu karşılaşma olduktan sonra 500 tane kız da politik iradesini ortaya koyacak haklarını savunacak '
Hayır kardeşim yukarıdan kim gelirse gelsin Recep
Tayyip Erdoğan da gelse benim başımı kapatamaz. Ben bu ülkenin cumhuriyet kızıyım. Ben direncimi gösteririm' diyecek." ifadelerini kullandı.
Kendisinin bir üniversitede
öğretim görevlisi olduğunu hatırlatan Aysever, "Asla dersime giren türbanlı öğrenciyi çıkarmadım. Ben asla otoriter hiçbir şey yapmam. Derse giren bir insan her kim olursa olsun başımın üsten yeri vardır. Ben ona saygı gösteririm. Derse kadar gelmiş birini ben polis miyim dışarı çıkarayım." diye konuştu.