İlginçtir, bugüne kadar
iktidara gelen partilerin neredeyse tamamı, muhalefette savunduklarının tersini yapmakla sınandı.
Milliyetçi parti iktidardayken, idam cezası kaldırılıp Abdullah
Öcalan kurtarıldı. Muhafazakar parti döneminde İsrail'le en kapsamlı anlaşmalar imzalandı. Tabî bu uygulamaların faturası hep o partilere çıktı.
CHP müstesna. Neden? Uzun yıllardan beri halktan onay alamayan parti, Ankara'da bazı kurumlar katında '
doğal iktidar' gibi muamele görüyor çünkü. Özellikle yüksek yargıda, CHP'nin
itiraz ettiği değişikliklerin gerçekleşmesi mümkün olmadı. Mesela,
Anayasa Mahkemesi 2002'den bu yana CHP'nin yaptığı 151 başvurudan 56'sında yürütmeyi durdurdu. 47
dava halen devam ediyor. Danıştay'ın son iki yıla ait kararlarındaki rakamlar da çok çarpıcı. Bunların yalnızca 4'ü iktidar lehine olurken 51'i hükümetinin icraatlarını durdurmaya yönelik. Bu rakamlar, CHP ve bazı üst düzey yargı mensuplarındaki söylem benzerliğinin sayısal fotoğrafıdır.
Deniz
Baykal, dün "Bu 3 maddeyi AKP askıya alsın.
Anayasa Mahkemesi tarafından çok büyük olasılıkla iptal edilecek." diyor. Sonuçtan bu kadar emin. Yeni düzenlemede barikatı, yargıyla ilgili 3 maddenin etrafına kurmasının sırrı burada.
Reform gerçekleşirse
Deniz Baykal'ın
siyaset tarzı değişecek. Yüksek yargının vereceği kararın sonucundan Mahkeme'ye gitmeden emin olamayacak. Çünkü yüksek yargıdaki temsil oranı yeni düzenlemeyle daha geniş bir tabana yayılacak. 367 skandalında olduğu gibi yüksek yargıyı 'çatışma çıkar, rejim krize girer' gibi sözlerle tehdit edemeyecek. CHP, Ankara'daki statükonun talepleri ile referanduma
evet deme potansiyeli yüksek olan milletin tercihi arasında sıkışmış durumda. Dün, "Süreç içinde yaşanacak olaylar iktidarı 'Keşke bu öneriyi de değerlendirseydik' pişmanlığına sürüklemesin isterim. Bu dayatmanın Türkiye'yi yeniden bir gerginliğe, yeniden sıkıntılara, üzüntülere sürüklememesini isterim.'' diyordu Baykal.
Tehdit dozu yüksek olan bu sözlerin gölgesinde, yüksek yargıyla ilgili üç maddenin paketten ayrılmasını; mümkünse gelecek
Meclis döneminde gerçekleşmesini öneriyor. Hatta diğer maddelerin tamamına evet diyebileceklerinin de mesajını veriyor. Tıpkı
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker'in söyledikleri gibi. Gerçeker, Uğur Dündar'ın sorularını cevaplarken şöyle diyordu: "Pakette birçok madde var, paketi belli bölümlere ayırsalar yargı ile ilgili düzenlemeleri ayrı ele alıp diğerlerini ayrı tartışsalar sanıyorum ki, yüzde 99,9
destek alır. Hatta yüzde 100 bile destek alır. Ben bile
evet oyu veririm, niye oy vermeyeyim."
Yargıdan gelen itirazlarla CHP'de seslendirilen eleştiriler aynı olsa da Baykal'ın işi daha zor. Çünkü sandığa gidecek olan o. Referandumda çıkacak sonuç muhalefet liderlerinin koltuğu için de güvenoyu anlamı taşıyor. Sert üslupların nedeni biraz da burada yatıyor. ALİ AKKUŞ-ZAMAN