Armağan,
Atatürk döneminde
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
Diyanet İşleri Başkanı olan Mehmet Rıfat Börekçi'nin aynı dönemde de
CHP Ankara il bakanı olduğunu kaydetti.
Diyanet İşleri Başkanı Börekçi'nin kendisi Ankara CHP il başkanı olduktan sonra da eşinin 1930 seçimlerinde Ankara il Meclisine seçildiğini belirten Armağan, tarihte ilk kez bu dönemde böyle bir
açılım yapıldığının altını çizdi.
Mustafa Armağan,
Gazeteci Yazar Mehmet Gündem'in TVNET'te sunduğu 'Gündemdekiler' programının konuğu oldu. Armağan, Gündem'in programında neden akademik yazılar yazmadığını, arşivlere ulaşma konusunda bir sorun yaşayıp yaşamadığını ve Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın öldükten sonra
Osmanlı mezar taşının 1941 yılında kadırılıp yerine bir
kaya parçasının neden koyulduğunu açıkladı.
CAN DÜNDAR'A AÇILAN GENELKURMAY ARŞİVLERİ BİZE AÇILMIYOR
Mehmet Gündem'in 'İstediğiniz her arşive ulaşabiliyor musunuz? Size okuyucularınızdan evrak ve
belge geliyor mu?' sorusuna
Tarihçi Yazar Armağan'dan bir serzeniş gelerek şunları kaydetti:
'Genellikle ulaştım.
Başbakanlık arşivlerinden izin alabiliyorum. Ama Can Dündar'ın Mustafa filmini çekmek için izin aldığı
Genelkurmay arşivleri bize açılmıyor. Böylede bir ayrım var ülkemizde. Okurlarımdan gelen evrak ve belge konusuna gelince de; hiç unutmam. Bir seferinde kitap imzalarken bir okurum geldi ve önüme bir
dosya koydu. Ve bana dedi ki; Mustafa Bey bu dosyanın içindekileri ancak siz değerlendirirsiniz. Ve o dosyada 1960'lı yıllara ait özel
Türkmen dergileri ve 1928 yılına ait Genelkurmay haritası vardı.'
TARİHÇİLER BİLİNMEYEN KONULARDAN KAÇINIYOR
'Tarihte her şey yazılmaz.' İfadesini kullanan Armağan, sigara içen padişahları yazmadığını belirterek bu durumu da pedagojik nedenlere bağladı. Armağan, Atatürk'ün bile sigara içtiği sahnelerin sansürlendiğini hatırlatarak kendisinin de yanlış örnek oluşturmamak için sigara içen padişahları yazmadığını belirtti.
Tarihçilerin de bilinmeyen konulardan kaçındığının altını çizen Armağan, 'Genellikle daha bildik konuları araştırırlar. Çünkü derin konulara giren tarihçilerin başına ne gelebileceği belli olmuyor.' İfadesini kullandı.
AKADEMİK KİTAP YAZDIM AMA EN AZ O KİTABIM SATTI
Gündem'in 'Sizin gibi çalışma yapanlara akademik dünyada ne deniyor?' sorusuna karşılık olarak Armağan şunları kaydetti:
'Akademik dünya bu tür yazılardan uzak. Halktan kopuk oluyorlar. Yazılarını 200-300 satan dergilere yazıp yayınlıyorlar. Ama bizler
halk arasındaki iletişimi sağlıyoruz. Akademik dünya bize teşekkür etmeli. Çünkü tozlu raflardaki bilgileri gün yüzüne çıkarıyoruz. Bu bilgileri halkın genel kültür seviyesine indirerek tarih yazmak çok önemlidir. Bende akademik kitaplar yazarım. . İçinde dipnotlarla dolu olan bir akademik kitap yazdım. Ve o kitap en az satan kitabım oldu.'
OSMANLI TARİHİ MERAK EDİLDİĞİ İÇİN YAZIYORUM
'1. Dünya tarihçiliği Türkiye'de en az bilinen konudur.' açıklaması da yapan Armağan, '1. Dünya savaşı tüm dünyayı etkilemiştir. Ve dünyanın birçok yerinde farklı şekillerde yaşanmıştır. Ve bu konuyu çok az kişi biliyor.' diye konuştu. Kendisinin neden
Selçuklu tarihi ile ilgili yazı yazmadığını merak edenler için Armağan şöyle bir açıklama yaptı: 'Selçuklu tarihini yazmıyorum. Çünkü Selçuklu tarihi gerçekten tarih olmuştur. Osmanlı tarihi ise yeni ve merak edildiği için bunu yazıyorum.'
ATATÜRK'ÜN ANNESİNİ HER TÜRLÜ DİNİ SİMGEDEN UZAKLAŞTIRMAK İSTEDİLER
Gündem'in 'Zaman'ın Pazar ekinde yazdığınız Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın
mezar taşının kaldırılıp yerine bir kayanın konulması konusu nedir?' sorusuna ise Armağan, 'Zübeyde Hanım'ı her türlü dini simgeden arındırmak isteyen uzaklaştırmak isteyen işgüzarlar' ifadesini kullanarak şu açıklamayı yaptı:
'Zübeyde Hanım İzmir'e geliyor. Orada gelin olarak
Latife Hanımı görmek istiyor. Latife Hanımın yanında kalıyor. Ve burada rahatsızlanıyor. Orada kaldığı sürede Latife Hanımı beğenmiyor. Atatürk'le görüşme imkanı olsa beklide evliliğe müsaade etmeyecekti. Ama hayatını kaybediyor. Ve Latife Hanım, Zübeyde Hanım'ın vasiyetine uygun bir şekilde kendi imkanlarıyla ona bir cenaze yapıyor. Ve Zübeyde Hanım'ın defnedildiği yerde mezar taşı 1941 yılına kadar kalıyor. Ne var ki 1941 yılında Osmanlı mezar taşı kaldırılıp yerine bir kaya parçası konuyor. Anlaşılıyor ki Zübeyde Hanımı her türlü dini simge uzaklaştırmak isteyen işgüzarlar tarafından bu mezar taşı kaldırılıyor. Bu yazıdan sonra bu taş İzmir'de bir müzede çıktı.'
ERGENEKONCULARDAN UYARI MAİLİ
'Ergenekoncular bu yazıya kızdı mı?' sorusuna Armağan'dan bir
itiraf geldi: 'Bazı mailler geliyor ve o maillerde uyarılar bulunuyordu bana karşı.'
Son kitabı 'Osmanlı'nın Mahrem Tarihi'nde insan padişahları işlediğini kaydeden Armağan, 'Bu kitapta daha çok padişahların insani yönlerini ve yaptıları ilkleri ön plana çıkardım' diye konuşarak Can Dündar'ın Mustafa filminde insan Atatürk'ü anlatmasını örnek gösterdi. (moralhaber)