Son yapılan MYK'da Genel Başkan Yardımcılığı görevine atanan
Gürsel Tekin, soruları yanıtladı.
Genel Başkan Yardımcılığı görevinin partiye bir hareket kazandırması temennisinde bulunan Tekin, partisinin
iktidar olması için elinden gelen gayreti göstereceğini söyledi.
Referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tekin, “Her
seçim siyasi partiler için ciddi bir sınavdır, mutlak kazanan da kaybeden de bir muhasebe yapar. 'Nerede eksiklik yaptım, ne demem gerekiyordu, ne dememem gerekiyordu?' bunları değerlendirir bu gayet
doğaldır” dedi.
“
Hayır” oylarında alınan yüzde 42'lik sonuç hakkında herkesin farklı yorum yapabileceğini belirten Tekin, şöyle konuştu:
“Biz yorumdan öte özellikle
Türkiye'nin önemli coğrafyasında, orta
Anadolu'da, doğuda, güney doğuda kısmen Kara
deniz'de oylarımızı artırmak zorundayız. Onunla ilgili ciddi çalışmalar yapmamız gerek. Ne yüzde 42 hezimettir, ne de yüzde 57-58 başarıdır. Bunu böyle kabul etmek lazım. Siz
seçmen sayısına baktığınızda 52 milyon
yurt içinde, 2 milyonda yurt dışında olmak üzere toplam 54 milyon kayıtlı seçmen var. 54 milyon seçmenin 21 milyon küsuru '
evet' demiştir, buda şunu gösteriyor, anayasa çok önemli biliyorsunuz, keşke ortak bir zemin içerisinde olabilseydi en azından vatandaşlarımızın yüzde 70'i 80'i kabul edebileceği bir
anayasa paketi olabilseydi hepimiz memnun oldurduk. Sonuç itibariyle bu Türkiye'de her vatandaşı ilgilendiren bir sorundur, siyasi parti seçimi değildir, siyasi parti seçersiniz 5 yıl sonra kararınızı değiştirirsiniz, ama anayasa paketleri 40-50 yıl sonra da önünüze gelir.”
EŞİT BİR SEÇİM YAPILMADI
Milletin
tercihine saygılarının sonsuz olduğunu bildiren Tekin, eşit bir seçimin yapılmadığının da kabul edilmesi gerektiğini savundu. Halk oylamasında, devletin kurumlarının önemli bir kısmının taraf olduğunu ileri süren Tekin, “Kentlerde daha bağımsız özgür oy kullanmıştır, ama kırsal ağırlıklı olarak 'evet' çıkmıştır. Özellikle Anadolu da yoksulluğun sefaletin yoğun olarak yaşandığı yerlere baktığımızda orada geçimini sadece ve sadece devletin ayırmış olduğu ufacık tefecik yardımlarla sürdürmeye çalışan vatandaşların tercihi ne yazık ki bağımsız olmuş değildir. Anadolu'nun bir köyünde bir kadın hayatında ilk kez parayla buluşmuştur, 100 lira 200 lira neyse, o paranın kesilmemesi için tercihini çok net kullanmış değildir” dedi.
İktidarın
referandum kampanyası süresince olağanüstü bir harcama yaptığını iddia eden Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Miktarları çok büyük rakamlar, sadece
İstanbul ve Ankara'ya baktığımızda, bilboard, megaboard,
gazete ilanları,
duvar ilanlarına baktığımızda dehşet rakamlar çıkıyor. Sadece bunlar değil, üzücü olan başka bir şey ise
dernekler. Özellikle büyük kentlerde çok sayıda dernek var, bakıyorsunuz 'falan ilin derneği kararını verdi 'evet.' Bunlar çok yanlış şeyler, derneklerin taraf olması tercih koyması, onların dernek olmaktan çıkması demektir. Elbette düşünceleri olacaktır ama
baskıcı bir unsurla karar vermek doğru değil. İstanbul'da 300-400 bin seçmeni etkileyen dernekler var, bütün bunlar belediyelerin ve iktidarın baskısı sonucu yapılmıştır. Ama bunlar, bize önümüzdeki süreçte ne yapacağımızın nasıl davranacağımızın, vatandaşla nasıl
iletişim kuracağımızın önemli argümanı oldu.”
YENİ ANAYASA HAZIRLIĞI
Hükümetin yeni bir anayasa hazırlığında olduğunu ifade eden Tekin, yeni bir
Anayasayı 30 yıldır zorlayan ve çok talep eden kesimin ise
CHP'de
siyaset yapanlar olduğunu söyledi.
12
Eylül anayasasından en çok
mağdur olan kesimin kendileri olduğunu savunan Tekin, şöyle konuştu: “Bu süreçte CHP'yi,
Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini kapatmışlardır, bütün mal varlıklarına el konulmuştur. Partinin yöneticilerin çoğu gözaltına alınmış, cezaevinde kalmıştır. Bunların hepsine baktığımızda CHP'nin özgürlükçü, demokratik bir anayasa talebi her zaman olmuştur ama keşke iktidarın sayın Başbakanın söylediği gibi özgürlükçü bir anayasa talebi olsa. Görüyoruz ki tamamen sadece bir parti anayasası gibi. Nitekim 2 maddeyi ayırın 24 maddeyi Meclise getirin diyen CHP'dir. Ama iktidar partisi özellikle
HSYK ve
Anayasa Mahkemesi ile ilgili gerçekten yargı denetimini ortadan kaldıracak 3 tane maddeyi paketin içine koydu. Doğal olarak da bizim uzun süredir kaygı duyduğumuz maddelerle ilgili olarak dün hangi noktadaysak bugün de aynı noktadayız. Gelecekte uygulamalarını da göreceksiniz. Eğer siz adaleti siyasallaştırırsanız, bu Türkiye'ye yapacağınız en büyük kötülüklerden biridir. Bugün Ak Parti iktidardır, yarın başka bir siyasi parti iktidar olur, oda kendi adaletini kullanmaya başlar o zaman adaletin dengesi bozulur.”
SEÇİM KOMİTESİ VE 2011 SEÇİMLERİ
Son yapılan MYK toplantısında kendisinin de aralarında bulunduğu 7 kişilik bir Seçime Hazırlık Komitesi'nin kurulduğunu anımsatan Tekin, bu komitenin önümüzdeki günlerde seçim çalışmalarına başlayacağını anlattı.
Tekin, “Uzun uzun inceleme ve değerlendirme yapacağız. Ona göre kamuoyunda bu sonucun nerelerden kaynaklandığı, bizim eksiklerimizin neler olduğunu ya da kaygıların olup olmadığını hep beraber göreceğiz” dedi.
2011'de CHP'nin iktidar olmasını talep ettiklerini belirten Tekin, şunları kaydetti: “Bu sadece bizim değil
toplumun önemli kesiminin de beklentisi. Uzun süredir AKP iktidarının ciddi şekilde yıprandığını, yıpranmanın da ötesinde ciddi şekilde bir korku oluşturduğunu görüyoruz. İktidarın kendisini gözden geçirmesi gerek, 'şimdi ne olacak kaygısı' çok kötü bir kaygıdır. Bu kaygılar niye ortaya çıkıyor? Sayın Başbakanın tavrından kaynaklanıyor. '
Taraf olmazsan, bertaraf ederim' baskı unsuru oluşturulduğu için insanların bu tür kaygıları yaşıyor. İnşallah uygulamalarda iktidar partisi akli selim davranır ve toplumun bu kaygılarını ortadan kaldırır. İktidar
sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri, medya ve çeşitli toplum kuruluşları üzerindeki baskısından vazgeçerse Türkiye'de normal bir seçim olur bunun sonucunda da CHP'nin iktidarını görürüz,
2011 seçimlerinde hedefimiz yüzde 40 oy.”
Başbakanlık sisteminin de yeni bir
tartışma konusu olmadığını ifade eden Tekin, 'Sayın Özal'la,
Demirel ile başlayan süreçte 25 yıldır tartışma devam ediyor. Ama Türkiye bugünkü konjektürde ona hazır değildir. Bu tartışmanın ötesine geçmez” dedi.
KILIÇDAROĞLU'NUN OY KULLANAMAMASI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandumda oy kullanamaması konusunun çok tartışıldığını vurgulayan Tekin, şöyle konuştu: “Elbette bir eksiklikti, Sayın Kılıçdaroğlu eksikliği kabul etti, kamuoyundan özür diledi. Ama şimdi düşünün anamuhafelet lideri, herkes tarafından bilinen birinin
kütükte isminin silinmesini devletin kurumları yapıyorsa, burada büyük bir zafiyet vardır. Sayın İçişleri Bakanı, '
Polisler sayın Kılıçdaroğlu'nun ikametinde olup olmadığını araştırdı' diyor. Sayın İçişleri Bakanı İstanbul'da bütün milletvekilleri için mi bu uygulamayı yaptılar? Eğer öyleyse
itiraz etmeyeceğim ama niçin sadece Kılıçdaroğlu. Diyelim ki yapıldı, sayın Kılıçdaroğlu'nun ikametinden ayrıldığını tespit ettiler. Nezaketen devletin kurumları polis,
emniyet ya da YSK'nın sayın Kılıçdaroğlu'na bildirmesi gerekmiyor muydu? Sayın Kılıçdaroğlu bilinmeyen bir isim miydi? Biz devletin görevlilerine güvenmeyecek miyiz? Derhal YSK ya da İçişleri Bakanlığı'nın özür dilemesi gerekiyor.”
YSK'nın herkes için bu hassasiyetle çalıştığını düşünmediğini belirten Tekin, “Eğer bu hassasiyetle çalışıyorsa, elimde 21 yıl önce ve 18 yıl önce ölmüş iki vatandaşın
seçmen kağıdı var. Kütük hassasiyetini gösteren ve bu konuda hassas olan YSK, bu vatandaşların kütüğünü düşürmüyor da, sayın Kılıçdaroğlu'na Türkiye'nin anamuhalefet liderine niye böyle özel bir çalışma yapıyor. Bunlar insafsızca şeyler, biz kimlere güveneceğiz, devletin kurumlarına güvenmeyecek miyiz? Lütfedip, CHP'ye bir
telefon edemediler mi? Bu eksiklik değil mi? Bütün bunların sorgulanması gerekir” diye konuştu.
BAYKAL'IN AÇIKLAMALARI
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın açıklamalarını gazetelerde okuduğunu belirten Tekin, “Eski genel başkanımdır, hiç bilmiyorum, tabi ki kendinin böyle bir demeci yok ama bir gazetecinin yorumu ile bu söylenmiştir. Bu konuda bir şey söyleme yetkim yok sayın genel başkanımız cevabını verdi. Kurultayların olup olmayacağının kararını Genel Başkan verir. Elbette delege de karar verir ama Genel Başkanın talep edip etmediği de çok önemlidir” dedi.
Tekin, Genel Başkan Yardımcılığı konusunda da bazı çevreler tarafından “CHP'de Tekin düğümü” şeklinde açıklamalar yapıldığını anımsatarak, “Bu konu çok abartıldı, biz sosyal demokrat bir partiyiz, bizi var eden farklı düşüncelerin olmasıdır. Partimizde farklı düşüncelerin olması bir
kavga gibi değil, aksine bir zenginlik olarak algılanmalıdır. Eğer öyle algılıyorlarsa bu düşünceler devam edecektir” diye konuştu.
Tekin, Anayasa değişikliğinin onaylanmasının ardından
12 Eylül askeri darbesini yapanlara yönelik açılan davalara ilişkin ise “Olmuşla ölmüşün davası olmaz. Hiç bir şey çıkacağı yok, amaç kamuoyunu başka şeylerle meşgul etmek” yanıtını verdi.