Fikret Bila ile
Murat Yetkin’in sunuculuğunu yaptığı
Ankara Kulisi programına Prof. Hikmet
Özdemir,
Yargıtay Emekli Başsavcısı ve aynı zamanda
Ergenekon davası sanığı
Sabih Kanadoğlu ile Nuran Yıldız çağrılmış.
Bu üçlünün ortak özelliği ne?
Her üçünün de,
darbeyi savunan isimler olması.
Programda da darbeyi savundular zaten.
Nuran Hanım, “Tüm dünyada zaten asker ulusal politikada etkindir. Siz sanıyor musunuz, ABD’de politikalar asker dışında belirleniyor.
Mümkün değil.
Pentagon ne diyorsa, ABD’de onun dışında bir şey olmaz” dedi, kestirdi attı!
Hanımefendi sanıyor ki; CNN ekranından bir şey söyledi diye, herkes kendisine tabi olacak! Ne kadar doğru söylüyor diyecek!
Ama,
halk artık o eski tepkisiz halk değil.. Hemen telefonlara koşup, insanlar tepkilerini televizyonlara, gazetelere intikal ettiriyorlar.. Benim de haberim, bu konuşmaya duyduğu tepkiyi dile getiren bir telefonla oldu!
Gerçekten de, hanımefendinin Pentagon dediği kim acaba?
Veya şöyle soralım, “Pentagon’un dediği oluyorsa,
Bush gidip, Obama gelince, Pentagon niye fikir değiştirdi de,
Irak’tan çekiliyor?..”
“Bu bir taktik” diyebilir hanımefendi..
Ama böyle kaçamak
cevaplarla öyle iddialarda bulunulmaz ki!
Sen kalkıyorsun,
Türkiye’de askerin
siyaset üzerindeki etkinliğini meşru göstermek için, “Dünyada her yerde asker siyasette etkindir” diyorsun.. Sonra somut örnekler karşısında “Onlar taktik” diyorsun!
İş mi yani bu?
Ya Hikmet Bey’e ne diyelim? Hikmet Bey’in darbe yanlısı sözleri,
darbeci Fikret Bila’yı bile çileden çıkarttı.. Şöyle diyor Hikmet Bey: “
Asker, 2000 yılından bu yana, müthiş bir şekilde eğitime önem veriyor. Büyük bir dönüşüm içinde.. Dolayısı ile eski darbeleri şimdi konuşmak pek doğru değil!”
Fikret Bila da bu söze
isyan etti ve sordu: “27
Nisan 2007 muhtırasını nereye koyuyorsunuz? O da eski darbelerin bir yeni örneği değil mi?”
Ne cevap verdi Hikmet Bey?
Ne cevap verecek, kızardı, bozardı, oturdu!
Programın en
baba cümlelerini sarfeden ise;
Ergenekon davasında evi aranan, ruhsatsız silahla yakalanan hukuk adamı(!).. Kim olduğunu biliyorsunuz zaten;
Sabih Kanadoğlu..
Kanadoğlu ne anlattı?
Darbenin güzelliklerini anlattı!
Hayır,
şaka etmiyorum.. Adamın kafasında darbe meşru bir fiil..
Daha doğrusu, ona verilen vazife; darbeyi meşru gösterme yönünde açıklamalar yapmak.. O da vazifesini tam olarak yerine getirmeye çalışıyor! Ama sözleri arasındaki çelişkiler öyle göze batıyor ki; hiç inandırıcılığı kalmamış!
Şöyle diyor Kanadoğlu: “Darbeyi
savunma anlamında almayın ama, darbe öncesinde ülkenin siyasiler tarafından getirildiği durumu da görmezlikten gelemezsiniz!”
Vay vay vay!
Adam bu ülkede
Başsavcılık yapmış, kalkıp söylediği şeye bakın!
“Darbe öncesindeki ülkenin durumuna da bakmak gerekirmiş!”
O zaman, bu ülkede hangi suça ceza verebilirsiniz ki?
Adam çeker komşusunu vurur! Sonra yargılayacağınız zaman, Sabih Kanadoğlu kafasından bir savcı çıkar ve der ki; “Adam vurmak suç ama, bir de adamın
cinayet öncesi getirildiği duruma bakın!”
Sadece cinayet değil.. Her suç için benzer savunma yapılabilinir..
Adam kırmış iş hanının kapısını. Aşağıdan yukarıya bütün büroları soymuş.. Sabih kafalı biri çıkıp dese, “Hırsızlık savunulacak bir
eylem değil ama, bu
hırsızlık öncesinde iş hanının durumuna bir bakalım. Ülkenin getirildiği halin şartlarına bir bakalım!”
Nasıl Sabih Bey, yaptığınız yorumun bu noktalara gelmesi güzel bir kıyas mı?
Yoksa beğenmediniz mi?
Beğenseniz de, beğenmeseniz de; yaptığınız yorumdan zorunlu olarak çıkan sonuçlar bunlar!
Hele hele, Sabih Bey’in DTP hakkındaki
kapatma davası ile ilgili söyledikleri, tam bir skandal.
AK Parti hakkındaki davayı 6 ayda karara bağlayan
Anayasa Mahkemesi, Sabih Kanadoğlu görevde iken açtığı, DTP ile ilgili 5 yıl önceki
kapatma davasını hâlâ sonuçlandırmamış!
Buradaki yanlışlığı dile getirmesini beklediğimiz Kanadoğlu, tam bir ikircikli tavırla hareket ediyor.. AK Parti kararı için
Anayasa Mahkemesi’nin ne kadar güzel bir faaliyet gösterdiğini anlatıyor.. DTP davasındaki aynı
mahkemenin tavrını ise “Ülkenin getirildiği çıkmaz nokta” olarak gösteriyor!
İyi de Sabih Bey, AK Parti hakkındaki kararını alelacele veren mahkeme,
PKK ile ilişkisi ayyuka çıkan DTP hakkında niye karar veremiyor, bir açıklasan ya!..
Sen açıklasan da, biz de bilsek!
ALİ KARAHASANOĞLU-VAKİT