Üstelik depremciler gibi onlar da birbirlerinin yüzde yüz tersini söylüyor. ‘
Kanadoğlu’cular, ‘Özbudun’cular, ‘Teziç’çiler... diye kamplara bölünen vatandaşlar, ‘En iyi benim profesörüm bilir’ görüşünde!
Takvim daraldı, gerilim tırmandı. Sonunda
Çankaya için
Başbakan Tayyip Erdoğan yerine
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül’ün adı açıklandı. Bu sefer “
TBMM 184’le mi açılacak, yoksa 367 mi aranacak?”
tartışması başladı. İlk turun yapıldığı günün gecesinde gelen askerin bildirisi Çankaya fayını tetikledi. Kalabalıklar laikliği korumak adına meydanlara indi. Muhalefet 367 diye tutturunca; ilk turun ardından
CHP, Ana
yasa Mahkemesi’ne gitti. Daha önce üç
cumhurbaşkanı seçtiren
Anayasa, mahkemelik oldu.
Cumhuriyet gazetesinin,
Yargıtay eski
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, cumhurbaşkanı seçmek için ilk iki turda üye sayısının üçte iki çoğunluğu yani 367 oy gerektiği yönündeki açıklamasını manşete taşımasıyla birlikte iç siyasetin en hararetli konusundaki tartışmaya
hukukçular da katıldı.
Deprem uzmanları gibi Anayasa uzmanları çıkıverdi ortaya. Adının önünde “Anayasa profesörü” yazan onlarca isim birbirleriyle taban tabana zıt açıklamalar yapınca kafalar karıştı.
Kanal başına en az iki Anayasa profesörü düş
erken, çizdikleri “siyasi deprem” senaryolarıyla deprem profesörlerini solladı. Halk, tartışmaları izleye izleye kendi çapında birer hukukçu oluverdi. Hatta
Meclis Başkanı
Bülent Arınç, bu süreci çok iyi yaşayanların, ileride mümkün olabilse, “Anayasa profesörü” payesi alabileceklerini söyledi! Beklenen karar akşamüstü açıklandı.
Anayasa Mahkemesi ilk turda 367’nin şart olduğu gerekçesi ile 1. turu iptal etti. Çankaya
depreminden sonra birbiri ardına yaşanan artçı şoklar erken
seçimi tetikledi.
Hükümet seçim kararı aldı. Bu sefer de 16
Mayıs’a kadar geçecek sürede Meclis’in yasama faaliyetleri yapıp yapmayacağı tartışması alevlendi. Ekranlara çıkıp konuşan Anayasa profesörü sayısı kadar farklı görüş ortaya atıldı. Bu tartışma bitmeden, “16 Mayıs’ta Çankaya’da Sezer mi Arınç mı olacak?” tartışması başladı. Anayasa denilen devletin temel kurumlarının nasıl işleyeceğini belirleyen yazılı
kurallar silsilesinin spekülasyona açık olduğuna şahit olan vatandaşlar iyice şaşkına döndü. Deprem döneminde her mahallenin tuttuğu bir deprem uzmanı vardı. “
Şengör”cüler, “Barka”cılar, “
Gündoğdu”cular... Birinin unvanı Anayasa profesörü, öbürünün unvanı da Anayasa profesörü olan kukukçuların birbirlerinin yüzde yüz tersini söylemesi vatandaşları da kendi arasında böldü. Şimdi herkesin tuttuğu bir Anayasa profesörü var. ‘Kanadoğlu’cular, ‘Özbudun’cular, ‘Teziç’çiler... Sokakta kime sorsanız, “Anayasa’yı en iyi benim profesörüm bilir.” diyor.
Kim ne demişti, ne oldu?
Sabih Kanadoğlu (Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı):
102. maddede yer alan 367 oy çoğunluğunu sağlamak için toplantıda en az 367 üyenin o toplantıya katılması gereklidir. Eğer bu
katılım yoksa o
oylama yapılmamış sayılır. ...Çankaya seçim süreci başladığı için bu Meclis yasa çıkaramaz. Seçim kararı alamaz. Sezer görevine devam eder.
Anayasa değişikliği yapılamaz.
Cem Eroğul (
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi): Ben o görüşe hiç katılamıyorum. Çünkü bence toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayısı birbirinden tamamen bağımsızdır. Toplantı yeter sayısı tektir Anayasa’da, sabittir ve alınacak karara göre değişmez. Bu sabit oranda işte Sayın Kanadoğlu’nun da belirttiği gibi 96. maddede öngörülen üçte birdir, üye tam sayısının üçte biridir. Yani 184 kişi oldu mu meclis her halükârda toplanır. ... Toplantı yeter sayısı ve cumhurbaşkanı seçmek için gereken karar yeter sayısı birbirinden bağımsızdır. Anayasa Mahkemesi’nin ilk turu iptal etmesi halinde bütün süreç durdurulmuş olacağından, Meclis’in yeni bir takvim yapması ve sürecin sil baştan yenilenmesi gerekir.
Prof. Dr.
Mustafa Kamalak:Anayasa Mahkemesi’nin ret kararı vermesi halinde en kısa sürede seçime gidileceğini söyledi. Prof. Dr. Mustafa Kamalak Anayasa Mahkemesi’nin “başvuruyu” reddetmesi halinde Abdullah Gül’ün 3. turda cumhurbaşkanı olarak seçileceğini ifade etti. “Yani Anayasa Mahkemesi birinci turu yapılmamış sayarsa, bu durumda önümüzde iki yol var. Eğer muhalefet Abdullah Gül Bey’e
destek verirse, cumhurbaşkanı seçilir. Ama 367’yi bulmak suretiyle bu gerçekleşir. Muhalefet Gül’e destek vermezse 15 gün içinde bu çoğunluk sağlanamayacağı için otomatik olarak seçime gidilir. Bunun süresi yok. Derhal seçime gidilmesi gerektiği belirtiliyor.”
Prof. Dr.
Mustafa Erdoğan:“Bütün bu hukuki problem, AK Partili birini cumhurbaşkanı seçtirmemek için çıkarılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 367’yi cumhurbaşkanı seçiminde toplantı nisabı saymayacağı, bu konularda karar vermeyeceği ümidini taşıyorum. Aksi takdirde çok büyük gerginlik doğar. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararına rağmen, Meclis toplantıları sürdürür ve 276’yla cumhurbaşkanını da seçebilir. Bana göre 102. madde, bütünlüğü olan bir süreci kapsıyor; müeyyide, yani seçimlerin yenilenmesi, süreç tamamlandıktan sonra ancak devreye girebilir. Ben, parçalanamaz bir süreç olduğu düşüncesindeyim; bu yüzden de, bütün turlar bitmeden Anayasa Mahkemesi’ne bile başvurulamayacağını düşünüyorum. Çünkü, sürecin her bir aşaması, müstakil bir işlem değil.”
Prof. Dr.
Ergun Özbudun:“Eğer Anayasa Mahkemesi ilk tur oylamayı iptal ederse, Anayasa’da bulunan ikinci ve üçüncü tur oylamalarına ilişkin hükümleri fiilen iptal etmiş ve kendisini
kanun koyucu yerine koymuş olur; bu da Anayasal suçtur.”
Prof. Dr.
Erdoğan Teziç:“Anayasa’nın 102. maddesine göre Cumhurbaşkanı, TBMM üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bu bakımdan parlamento’nun,
Meclis Başkanı hariç, üçte iki çoğunluk toplantı nisabı olmadan herhangi bir karara gitmesi mümkün değildir.
Cumhurbaşkanlığı seçimi için başkan oturumu açtığında kendisi hariç 367 üyenin içeride olması zorunludur. Buradan bir sonuç alınamazsa, son aşamaya gelindiğinde yani salt çoğunlukla adayların belirlendiği döneme gelindiği zaman gene toplantı nisabının üçte iki olma zorunluluğu vardır. Üçte ikinin altındaki bir sayıyla Meclis toplanır, oylama yaparsa bu Anayasa’ya aykırı olur.”
Prof. Dr.
Mümtaz Soysal: Anayasa Mahkemesi’nin “Cumhurbaşkanlığı seçiminin iptali” yönündeki kararına ilk yorum, Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’dan geldi. Soysal, kararla ilgili olarak kimsenin Anayasa Mahkemesi kararını eleştirmeye hakkının olmadığını söyledi. Soysal, bundan sonra hükümetin Çankaya seçimine devam edemeyeceğinin ve ancak erken seçim kararı alabileceğinin altını çizdi.
Meclis yetkili mi değil mi?
Prof. Dr. Mithat Sancar: Yenisi seçilinceye kadar Meclis’in tam yetkili olduğunu söyledi. Anayasa’yı kimsenin tartışmalı hale getiremeyeceğini söyleyen Sancar, yeni Meclis seçilinceye kadar bir önceki Meclis’in tam yetkili olduğunu söyledi.
Yekta Güngör Özden:Anayasa’nın farklı yorumundan kaynaklanan vekalet tartışmasında eski Anayasa Mahkemesi Başkanı
Yekta Güngör Özden fikir değiştirdi. Arınç’ın vekalet etmesi gerektiğini söyleyen Özden, bir gün sonra Anayasa’nın gerekçesine baktığını ve Arınç’ın vekalet edemeyeceğini söyledi. Özden, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin uzayacağını ifade etti.
Prof. Dr. Mustafa Kamalak:Anayasa’da vekaletle ilgili olarak üç kural var. Birincisi 101. maddede düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanının 7 yıllık bir süre için seçileceğini düzenler. İkinci kural, cumhurbaşkanının seçim usulü ile ilgili 102. maddedir. Cumhurbaşkanına vekalet etmeyi düzenleyen 106. maddedir. Ölüm,
istifa, yurtdışı seyahati halinde cumhurbaşkanına
TBMM Başkanı vekillik yapar. Buradaki başkaca bir sebep olarak süresinin
dolmuş olması gösterilebilir.
Zaman Pazar