Timiroğlu, "
Veli Küçük'ü seviyorum. Paşanın elini öpmeyi seviyorum." dedi. Dün görülen oturumda, daha önce verdiği "Osman, domuza
türban giydirilmiş
karikatür yayınladıkları için
bomba atacağını söyledi." şeklindeki sözlerine
itiraz etmeyen Timuroğlu, bugün ifadesini değiştirerek, bu ifadeleri arkadaşlarını korumak için söylediğini, oysa karikatür konusunun hiç geçmediğini ifade etti.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen
Ergenekon ana davasının 133. duruşmasına
tutuklu sanıklardan
Ergun Poyraz ile başka suçtan tutuklu
Sedat Peker katılmadı. Diğer 26 tutuklu sanık ile başka suçtan tutuklu sanık
Semih Tufan Gülaltay ve tutuksuz sanık gazeteci Güler Kömürcü
Öztürk, duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya savunması dün tamamlanan
Danıştay davasının tutuklu sanığı Erhan Timuroğlu'nun çapraz sorgusuyla başlandı.
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Ali Pekgüzel, Timuroğlu'ndan kendisine ait
telefon numaralarını söylemesini istedi. Timuroğlu da Osman
Yıldırım gibi birden çok telefon numarasının kendisi üzerine kayıtlı olduğunu ve numaralarını hatırlamadığını söyledi. Aldığı bazı hatları yakın tanıdıklarına kullanmaları için aldığını, dolayısıyla da numaralarını hatırlamadığını belirten Timuroğlu, kullandığı sadece bir tek hat olduğunu belirterek numarasını söyledi.
Savcı Pekgüzel'in soruları üzerine Timuroğlu,
Osman Yıldırım'ın isteği üzerine birlikte bazı tahsilat işlerine gittiklerini ifade etti. Önce kendisine ait bir
silah olduğunu ancak taşımadığını belirten Timuroğlu, savcının, "Bir
kooperatiften tahsilat için gittiğinizde üzerinizde silah var mıydı?" şeklindeki sorusu karşısında tahsilata gittiklerinde silahının üzerinde olduğunu belitti. Timuroğlu,
yaşlı bir çiftin arazisine daire karşılığında kooperatif binası dikildiğini ancak dairenin verilmediğini, bu nedenle Osman Yıldırım,
Alparslan Arslan, kendi arkadaşı olan Siirt'li Kazım isimli bir kişi ve kendisinin tahsilat için gittiklerini söyledi. Timuroğlu, ayrıca ,Gümüşsuyunda bulunan Hovarda
barla alakalı bir sorunu çözdüklerini ve işletmesinin de kendilerine verildiğini belirterek, "Biz de bir yakınımıza devrettik." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, "
Alparslan Arslan dini içerikli sohbet edermiydi sizinle?" sorusunu Timuroğlu, "Alparslan Arslan'ı ben pek tanımam. Osman Yıldırım vasıtasıyla tanıdım. Hatta rahat konuşsunlar diye onları yalnız bile bıraktım. Bu nedenle bu tarz konuşmalar yapmadık." diye
cevapladı. Bunun üzerine Pekgüzel, "Alparslan Arslan ifadesi sırasında sizinle alakalı olarak 'Erhan Timuroğlu'na çok güvenirim. Nereye gitsem onu yanımda götürürüm.' demişti. Oysa siz çok tanışmadığınızı söylüyorsunuz. Çelişkiyi açıklar mısınız?" diye sordu. Timuroğlu bu soru karşısında "Erhan ile giderim demedi. 'Erhan'da o hali gördüm.' dedi. Birisiyle bir yere gitmek demek, eyleme de gidilir anlamına gelmez. Zaten bir ara benimle gitmeyi düşündüğünü ama sonradan vazgeçip tek başına gittiğini kendisi söyledi." diye konuştu.
Osman Yıldırım hakkında, "Hemşehrim ve büyüğümdür. Saydığım birisidir. Onun haberi olmadan bir dakika bile Alparslan ile teke tek görüşmemiz olmadı." dedi. Bunun üzerine Pekgüzel, "Alparslan, size kainatı ve yıldızları anlattığını söylüyor. Sizin söylediğinizle çelişmiyor mu?" diye sordu. Timuroğlu da, "Galiba bilinçsiz şekilde konuşmuş. Bunları bana anlatmadı. Hiç ikimiz bir arada bulunmadık. Sadece
Ankara'da nezarethanede biz 3 kişi kalıyorduk. O ise tek başına kalıyordu. Her fırsatta moral olsun diye yanına gitmeye çalışıyordum." şeklinde açıklamaya çalıştı. Savcı Pekgüzel, "Alparslan ile diyaloglarınızı Osman Yıldırım vasıtasıyla kurduğunuzu söylüyorsunuz ama Alparslan Arslan ile yaptığınız bazı telefon konuşmaları var. Bir de
mesaj atmışsınız. Bombalama öncesi de sonrası da görüşmüşsünüz." diyerek açıklama yapmasını istedi. Timuroğlu da Savcı Pekgüzel'in tapelere ilişkin verdiği bilgiyi tekrarlayarak, "En uzun görüşmemiz 72 saniye. O da telefonu açıp konuşmuyor, ben de ayıp olmasın diye bir süre telefonu kapatmıyorum. Bu kadar bile uzun olmasının nedeni o. Görüşme gerekçelerimiz de Osman Yıldırım'ın bilgisi dahilindedir." diye konuştu.
Savcı Pekgüzel'in, "Cumhuriyet gazetesine neden bomba atılacağını biliyor muydunuz?" sorusuna Timuroğlu, bilmediği şeklinde cevap verdi. Ancak Pekgüzel,
soruşturma aşamasında polise verdiği ifadesinin dün okunduğunu, domuza türban giydirilmesi nedeniyle attığı şeklinde anlatımı olduğunu ve bunun okunması sırasında kendisinin de itiraz etmeyip aksine kabul ettiğini hatırlattı. Bunun üzerine Timuroğlu, "Osman ve diğer arkadaşların zor duruma düşmemeleri için gereken şeyleri söyledim ben. Hatta
Danıştay saldırısı sırasında Alparslan'ın yanımda olduğunu bile söyleyebilirdim." dedi.
Savcı Pekgüzel'in, Cumhuriyet gazetesine neden bomba atılmak istendiği şeklindeki ısrarlı sorusu üzerine Timuroğlu, "Bilmiyordum ama ben Cumhuriyet gazetesini sevmem.
İlhan Selçuk'u sevmem.
Sabih Kanadoğlu'nu sevmem, gördüğümde bunalıma giriyorum." dedi. Bunun üzerine Savcı Pekgüzel, "Hem Cumhuriyet gazetesini okumadığınızı söylüyorsunuz. Hem de sevmediğinizi söylüyorsunuz. Okumadığınız, haliyle de bilmediğiniz bir gazeteyi neden sevmiyorsunuz?" diye sordu. Timuroğlu bu soruyu da " "Evet okumayı cezaevinde İsmail
Sağır vasıtasıyla öğrendim. Fatanik ve Fotomaç gazetelerinin
Galatasaray sayfalarını okuyorum, televizyonda görüyorum.
Mehmet Barlas ile birlikte çıkan bir top sakallı var. Barlas'ı seviyorum ama Balbay'ı da sevmiyorum. Ali Sirmen'i seviyorum ama. Sabih Kanadoğlu'nu sevmiyorum." diye cevap verdi. Timuroğlu bu sözlerinin ardından "Mesela Veli Küçük'ü buraya geldikten sonra tanıdım ve çok sevdim. Onu seviyorum. Paşanın elini öpmeyi seviyorum." şeklinde konuştu.
Savcı Pekgüzel, Temuroğlu'na, Ankara emniyeti, İstanbul emniyeti ve adli makamlarda verdiği ifadelerin tamamını red ettiğini hatırlatarak, "O zamanlar aklınız başınızda değil miydi? Neden o zamanki ifadelerinizi kabul etmediğinizi söylüyorsunuz." diye sordu. Timuroğlu, cevabında ifadeyi yazanın sorgulamayı yapan kişiler olduğunu iddia ederek Ankara 11.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde haklarında hüküm kuran hakim Orhan
Karadeniz'i ağır dille eleştirdi. "Orhan Karadeniz vampir, yamyamdır. O adam insan etiyle kanıyla beslenir. Siyasi karar verdi. Zaten sırıtıyordu. Konuşma hakkı da vermiyordu. Kanadoğlu ile o başka türlü adamlardır. Adalet ve hukukla alakaları yoktur" dedi.
Erhan Timuroğlu hakkında, "Cebir ve şiddet kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, yerine yeni bir düzen getirmeye, fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek" suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmedilirken, "
patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak" suçundan 3 yıl 11 ay 15'er gün, "kişiler arasında korku, kaygı ve panik yaratacak şekilde
patlayıcı madde kullanmak" suçundan 10 ay, "Özbilgin'i tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye
yardım etmek" suçundan 14 yıl 2 ay, Birden, Gönenç,
Özdemir ve Çobanoğlu'nu "tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüse yardım etmek" suçundan ayrı ayrı olmak üzere toplam 25'er yıl hapse mahkum edilmişti.
(CİHAN)