Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, Dink cinayetinin azmettiricilerinden Erhan Tuncel'in sürpriz ifade değişikliği ve Emniyet'i suçlamasının perde arkasını yazdı. Arslan, tutukluyken mahkemece serbest bırakılmasının akabinde de tekrar yakalama kararı çıkarılan Tuncel'in arada geçen zamanda kimlerle görüştüğünün ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etti.
İşte o yazı...
***
Adaylar, dershaneler ve fişleme/MGK belgeleri derken gündemde kendine yer bulamadı ama Hrant Dink davasında önemli gelişmeler yaşanıyor.
‘Büyük Abi’ Erhan Tuncel, Yargıtay’ın bozma kararından sonra ilk kez (15 sayfa) ifade verdi.
Erhan Tuncel bu davanın en kritik isimlerinden.
Çünkü tetikçi olarak seçilen Trabzon/Pelitli hücresi ile bu cinayeti kurgulayıp pişiren, hazırlayan ve cinayet sonrasını organize bir şekilde kapatan ekip arasındaki bağlantı halkası Erhan Tuncel.
Azmettirici Yasin Hayal ya da tetiği çeken Ogün Samast’ın anlatabileceği çok fazla bir şey yok. Gerçi hikayelerinde hâlâ karanlık noktalar var ama esasa ilişkin bilgiler ve bağlantılar Erhan Tuncel’de.
Fakat pazartesi günü verdiği ifade herkesi şaşırttı.
Çünkü bugüne kadar verdiği ifadelerde, gazetecilere yazdığı mektuplar ya da verdiği röportajlarda söylediklerinin 180 derece tersini anlattı.
Cinayetten Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer ile Sabri Uzun’un sorumlu olduğunu iddia etti.
Yetmedi KCK, ODA TV, Cübbeli, şike, Hanefi Avcı davalarını da ‘cemaat içinde bir yapının’ organize ettiğini, hepsinin suçsuz olduğunu, Oslo kayıtlarını da bu yapının sızdırdığını iddia etti.
Açıkçası ifadeleri Dink davasının sanığı Erhan Tuncel’den ziyade ‘herkesin bildiği malum çete’nin tezlerine benziyordu.
Peki ama ne oldu da Tuncel bu kadar radikal bir dönüş yaptı?
Çünkü önceki ifadelerinde ‘cinayetteki rolleri büyük’ diyerek Trabzon jandarmasını işaret etmiş, bilgi belge paylaşacağını söylemişti.
Hatta 29 Ocak 2012’de Zaman’a yazdığı mektupta bugün suçladığı Akyürek ve Yılmazer’in ‘Türkiye’nin en karanlık noktasına projektör tuttuklarını’ söyleyip söz konusu iki ismin de Dink davasının mağduru olduğunu söylemişti.
Tuncel’in ifadelerine bütün olarak bakınca ‘zamanın ruhuna göre dalgalandığını‘ görmek mümkün. Ergenekon davaları sürerken jandarmayı suçluyordu şimdi ise emniyeti suçluyor.
Rüzgarın ne taraftan estiğini hesap ederek kimi suçlayacağını belirliyor.
Bunu yaparken de dengeleri gözetiyor.
Mesela Cemaat’i tümden suçlamak yerine bazı isimler verip onları suçluyor.
Tuncel’deki bu değişim doğal olarak ‘kimlerle ne görüştü ve ne pazarlık yaptı’ sorusunu akla getiriyor.
Çünkü ortadan kaybolduğu dönem bazı kurumların gözetiminde olduğu iddiası sıklıkla konuşulmuştu.
Öte yandan Trabzon’da iken irtibatta olduğu Engin Dinç bugün İstihbarat Daire Başkanı.
Tuncel’in ifadelerinde sıraladığı isimlere ve açıklamalarına bakarsanız bu radikal değişimin bir hedefi olduğu görülüyor.
Ayrıca ifadelerinde doğru bilgi vermediği yerler de var. Mesela ‘sadece polise çalıştım, jandarma ile birkaç kez görüşmüşlüğüm var’ diyor.
Oysa ki Erhan Tuncel çift taraflı yani hem polis hem jandarmaya çalıştığı için 2006 Kasım’da emniyetle ilişiği kesildi.
İkincisi birkaç kez görüştüm dediği Astsubay Satılmış Şahin ile toplam 156 telefon görüşmesi var. (Ay ay dökümü Bi Ermeni Var’da anlattım.)
İlginçtir, cinayet sonrası adını değiştiren Astsubay Şahin’in cep telefonu cinayetten bir gün önce Ogün Samast’ın misafir olduğu Bayrampaşa’dan sinyal vermişti.
Erhan Tuncel’e “Yasin’i bul” diyen kimdi?
Erhan Tuncel bugüne kadar Yasin Hayal’le neden ve kimin aracılığı ile tanıştığını hiç anlatmadı.
Hayal’in ifadesine göre askerden izinli gelince Alperen Ocağı’na takılmış. Orada Erhan Tuncel’in kendini sorduğunu öğrenmiş. Tanışmışlar. Erhan ‘Seninle vatan millet uğruna güzel işler yapabiliriz’ demiş.
Erhan ocak başkanı, üniversite öğrencisi. Yasin askerde. Henüz bombacı değil, Dink cinayeti de ufukta yok.
Yani sıradan birisi. Acaba Erhan’a ‘Yasin’i bul’ diyen kimdi?
Erhan Tuncel bu soruya bile cevap verse soruşturmaya ciddi katkı sağlar.
Kısacası, Erhan Tuncel’in anlatması gereken çok şey var. Jandarma ile olan trafiğini, kendisine bu misyonu biçenleri ifşa etmesi şart.
Fakat görünen o ki Tuncel henüz ‘çözülemeyen bir motivasyon’la davayı rotasından saptırıp ‘başka hesaplaşmalara’ zemin hazırlama telaşında.
Tıpkı ‘Dink için, adalet için’ deyip ‘başka hesaplar’ peşinde koşanlar gibi.
