Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, iktidara yakın medyada yazıp çizen bazı kişilerin dillerinden düşürmedikleri 'Cemaati bitirme planı'nı yazdı. Bütün delillerin planın uygulamaya konulduğunu gösterdiğini belirten Arslan sordu: Cemaat'i bitirme planı neden yalanlanmıyor?
İşte o yazı
***
Dershaneler tartışması başladığından bu yana bazı yazarlar, Camia’ya yönelik “paralel yapılanma”, “örgüt” ve “çete” gibi birbirinden çirkin yakıştırmalar yapıyor.
Bu isimlere son olarak gazeteci/yazar Abdurrahman Dilipak eklendi.
Önceki gün yayınlanan “Oyun deşifre oldu“ başlıklı yazısında, ‘uzun süredir Camia’ya yönelik bir operasyon hazırlığı yapıldığını, kendisinin bu durumu 6 aydır bildiğini söylüyor.
İddiasına göre operasyonun düğmesine ocak ayında basılacak.
Bu iddianın dün yalanlanmasını, Camia’yı bitirmeye yönelik hükümetin aylar öncesine uzanan bir hazırlığı olmadığının açıklanmasını bekledim.
Maalesef her konuda yalanlama yapan isimler bu şok iddia konusunda sessiz kaldılar.
Fişlemeler bu nedenle mi?
Hal böyle olunca Taraf gazetesinin ortaya çıkardığı, 2013 yılında da devam eden yasa dışı fişlemelerin bu amaca mı yönelik gerçekleştirildiği sorusu ister istemez akla geliyor.
Yine “Hukuk, demokrasinin ilkeleri ve eğitimin içinde bulunduğu şartlar elvermediği halde, hiçbir haklı gerekçe sunulmadan gizlice hazırlanan dershaneleri kapatma çalışması ve ısrarı da bu planın bir parçası mı“ şüphesi doğuyor.
Yine yolsuzluk operasyonunun ardından başlayan “Medyadan Maliye’ye, Emniyet’ten MASAK’a kadar geniş yelpazedeki tasfiyeler de bu çalışmaların sonucu mu“ sorusu akla geliyor.
Benzer bir tasfiye furyası da “7 Şubat” bahane edilerek geniş bir yelpazede, hatta Milli Eğitim’de bile uygulandı.
Uzun süredir İdris Naim Şahin’in de işaret ettiği iktidara yakın “oligarşik bir kadro” her taşın altında Camia’yı aramak ve AK Parti’nin Camia’ya tavır almasını sağlamak için kampanya yürütüyor...
Dünyanın dört bir yanında eğitim hizmeti veren ve Türkiye’nin tek küresel markası olan Camia’nın böyle bir kumpasın hedefi haline getirilmesini, muhafazakâr demokrat bir iktidar tarafından böyle bir operasyonun yürütülmesini insanın ne aklı ne de izanı kabul ediyor.
Ne var ki, iktidar sözcülerinden hiçbirisi de çıkıp, bu iddiaların yalan ve yersiz olduğunu söylemiyor.
Hatta aksi ihtimali güçlendirecek açıklamalar yapıyorlar.
Sisi ile aynı tuzağa düşmek!
Mısır’da Sisi yönetiminin Müslüman Kardeşler’e yönelik gerçekleştirdiği operasyonun, “örgüt” ilan edilip yasaklanmasının, müesseselerine el koymasının ve zulmü aşan tutuklama furyasının benzerinin Camia’ya yönelik iktidar eliyle gerçekleştirileceği iddiaları karşısında sessiz kalınmasını ne ile açıklayacağız?
Dilipak, AK Parti’ye yönelik “kaset” ve “yolsuzluk” operasyonları geleceğini de aylar önce kaleme almış ve hükümeti uyarmıştı...
Şimdi de “Ergenekon ve Balyoz’dan daha ilginç“ diye tanımladığı, kendisinin 6 aydır haberdar olduğu bir Camia’ya yönelik bir operasyon hazırlığından bahsediyor.
Önceden bilinen olayların akışına bakılırsa, “Kaset ve yolsuzluk olayları Camia’nın üzerine yıkılmak için önceden mi planlandı“ sorusu akla geliyor.
Dilipak’ın, yazısında dile getirdiği iktidarın bazı isimlerden destek alarak aylardır Camia aleyhine kapsamlı bir operasyon için çalışmalar yürüttüğü iddiası da yenilir yutulur cinsten değil.
Doğrusu, bu ve bu tarz maksatlı iddiaların yalanlanacağı umudumu halen sürdürüyorum...
Tek gayeleri “Allah’ın rızasını kazanmak” olan inançlı insanlara yönelik böyle bir çalışma varsa, o çalışmayı yürütenlerin ve parçası olanların neye ve kime hizmet ettiklerine iyi bakmak lazım.
AK Parti gerçekten kökü dışarıya uzanan bir operasyon kaygısı taşıyorsa, kendisine kumpas kurulduğunu düşünüyorsa, kendisini tabanı ile çatışmaya itenlere, işte bu çirkin iddialara ve bu iddiaları dile getirenlere iyi bakmalı...