Ancak, yargı çevrelerinde bu konuda farklı düşünenler bir hayli fazla. Eski
Yargıtay üyesi Ekrem Serim,
Yargıtay ve Danıştay'ın değişikliğe direnerek, 'hükümete karşı çıkan siyasîlerle aynı söylemi benimsediğini' belirtiyor. Bugünkü durumun sürmesi halinde 'hâkimler hükümetinin devam edeceğini' vurgulayan Serim, "Bir tarafta
halkın çoğunluğuyla gelmiş bir
Meclis'in tasarrufları var, bir de tamamen yargının kendi görüşüne göre şekillenen tasarrufları var." diyor. Serim, Türkiye'de tek parti anlayışının kurumlarda devam ettiğini kaydediyor.
Serim, "Yargıtay Başkanı'mız anayasa değişikliğinin zamanı değil, diyor. Siyasi muhalifler de böyle söylüyor. Yargıtay Başkanı'nın sözü temelsiz. Bugünü atlatalım, görüşülmesin, başka ne zaman görüşülürse görüşülsün. Hiç olmazsa fırtınayı üzerimizden atalım düşüncesindeler." ifadelerini kullanıyor. Yüksek yargının bugünkü durumunun sürmesi halinde 'hakimler hükümetinin devam edeceğini' vurgulayan Serim, "Halktan kopuk bir yapı. Bir tarafta halkın çoğunluğuyla gelmiş bir Meclis'in tasarrufları var, bir de tamamen yargının kendi görüşüne göre şekillenen tasarrufları var." diyor. Türkiye'de tek parti anlayışının kurumlarda devam ettiğini, bu yüzden tam demokrasiye geçilemediğini vurguluyor.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (
HSYK) üyelerinin
seçim yöntemiyle ilgili yargı
reformu önerisini de yerinde bulan eski Yargıtay üyesi, Meclis'in üye seçmesiyle Kurul'un siyasallaşacağı eleştirilerini yersiz buluyor. Serim, "1961
Anayasası'nda bunu kabul etmiştik. Meclis ve Senato, Kurul'un üçte birini birinci sınıfa ayrılmış hakimler arasından seçiyorlardı. O zaman yargı bağımsızlığına müdahale veya siyasileşme denmiyordu." değerlendirmesinde bulunuyor. HSYK'nın yüksek hâkimlerin egemenliğinde olduğunu, mahalli yargıçların hiçbir söz hakkı bulunmadığını, bu durumun hâkim bağımsızlığına aykırı olduğunu vurgulayan Serim, kurulun kararlarının mutlaka yargı denetimine açılması gerektiğini kaydediyor. HSYK'nın bugünkü yapısının sürmesi halinde ne olacağı sorusuna eski Yargıtay üyesi, "Hâkimler hükümetinin devamı demektir." ifadesini kullanıyor. Yargıtay ve Danıştay'ın, 'Bugünkü statüyü koruma' düşüncesiyle Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değişmesine
itiraz ettiğini vurgulayan Ekrem Serim, "1960'tan beri, 1950'de halk yanlış yaptı diyorlar. 'Halk tek başına bırakıldığı zaman hiçbir zaman
ülke için hayırlı olmayacak, aydınların ağırlıkta olması gerekir.' diyorlar. Aydınların ağırlıkta olması için bugünkü statünün devamında fayda görüyorlar. Bu iki kere iki dört." diyor. Anayasa Mahkemesi'ne ve
yüksek yargıya Meclis'in üye seçmesine 'siyasallaşır' diyenlerin 'Yüksek yargı üyelerinin de kendi görüşlerine yakın birini seçmek suretiyle başka türlü siyasallaşmayı' görmediklerini vurguluyor. Serim, İsviçre'de meclis üyesinin Yüksek Mahkeme'ye seçilebildiğini belirtiyor. Hükümetin, yüksek yargının mevcut yapısıyla
yargı reformunu gerçekleştirmesini zor gördüğünü, Anayasa Mahkemesi'nin yetkisini aşıp iptal edebileceğini belirten Serim, "Reformu görmeye ömrümün yetmeyeceğini düşünüyorum." ifadesini kullanıyor. Anayasa Mahkemesi'ne Meclis'in üye seçmesinin 'tabii' olduğunu kaydediyor.
ANAYASA'NIN DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİ İDDİASI SİYASî
12
Eylül Anayasası'yla Türkiye'nin idare edilmesinin mümkün olmadığını belirten eski Yargıtay üyesi, acilen yeni anayasa yapılması çağrısında bulunuyor. Mevcut
iktidarın Anayasa'yı değiştiremeyeceği, Anayasa'yı yalnızca Kurucu Meclis'in değiştirebileceği iddialarının da tamamen siyasi olduğunu kaydeden Serim, bu görüşün anayasa hukuk sistemine aykırı olduğunu ifade ediyor. Serim, "
Sabih Kanadoğlu gibi isimler siyasi sebeplerle karşı çıkıyorlar; 'bu iktidar yapmasın' diyorlar." diye konuşuyor. 1921 Anayasası'nın 1924'te tümden değiştirildiğini kaydeden Serim, bugünkü şartlarda bile 24 Anayasası'nın 'ilk
sivil anayasa' olduğunu vurguluyor. Serim, şöyle devam ediyor: "O zaman kurucu meclis meselesi ortaya çıkmadı.
TBMM oturup yepyeni bir anayasa yaptı. Aynı bugün de böyle bir anayasa yapılabilir. Bu itirazlar hukuki gibi gösteriliyor ama aslında siyasidir. AK Parti'nin rejimi değiştireceği zehabına kapılıyorlar. Aslında bu da mümkün değil. Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri var. Onun dışına çıkıp da böyle bir şey yapması da mümkün değil."
ZAMAN