Cihan Myanmar'a girdi - KARELER

Hiçbir yabancı basın mensubunun giremediği Myanmar'ın Yangon kentine Cihan Haber Ajansı muhabiri girmeyi başardı.

Cihan Myanmar'a girdi - KARELER

Birleşmiş Milletler dahil hiçbir uluslar arası yardımı kabul etmeyen ve yabancı basına da engel çıkaran Myanmar'daki cunta yönetiminin sıkı konrolüne rağmen Cihan, Nargis Kasırgası sonrasında felaketi yerinden görüntüledi. Vize problemlerini ve askeri engelleri aşarak, ülkenin en büyük kenti Yangon'dan görüntü almayı başaran Cihan Haber Ajansı, fırtına sırasında çekilmiş ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmayan bazı amatör video görüntülerini de ele geçirdi. Görüntülerde fırtınanın getirdiği yıkımdan önce Yangon kentinin hali de açıkça görülüyor. Nargis Kasırgası'nın resmi rakamlara göre 62 binin üzerinde ölü ve 40 binin üzerinde kayba yol açtığı Myanmar'da, askeri yönetimden kaynaklanan acılara bir de doğal afet eklenince hayat bu ülkede daha da zor hale geldi. Fakirlikle pençeleşen ülkede Cihan muhabirinin görüştüğü kişilerin kayıp ve ölü sayıları hakkında verdikleri rakamlardan hiçbirisi 100 binin altında değil. Resmi makamlarca ölü sayısının mümkün olduğunca az gösterilmesinin sebebini Myanmarlılar iki etkene bağlıyor: Birincisi, askeri cuntanın arama kurtarma çalışmalarında kendi beceriksizliğini gizleme ihtiyacı, ikincisi ise bölgede yaşayan fakat nüfusa kayıtlı bile olmayan binlerce insan. Yabancı gazeteciler, askeri rejimin sıkı kontrolü yüzünden, hala 4 metre su altında bulunan İravadi Deltası'na giremiyor. Dolayısıyla en büyük trajedilerin yaşandığı bölgeden görüntü alınamıyor. Yörede yaşayıp da bir şekilde fırtınanın elinden kurtulanlar, yaşanan felaketin boyutlarını anlatacak kelime bulamıyorlar. Ülkenin en büyük kenti Yangon'da şiddetli rüzgar neredeyse bütün ağaçları kökünden söküp atmış. Afet öncesi fotoğraflarına bakınca 50 metre ötedeki evlerin bile ağaçların yoğunluğu sebebiyle görülmediği eski başkentte, şimdi ayakta kalmayı başaran ağaçların çoğunluğunu palmiyeler oluşturuyor. Felaket öncesinde de lüks semtlerin haricinde kalan bölgelerin günde ancak 2-3 saat elektrik alabildiği şehirde enerji yok. Fakat bu duruma alışık olan halk daha önce yaptığı gibi jeneratörlerle elektrik ihtiyacını karşılıyor. Tabii jeneratöre koyacak benzini ve onu alacak parayı bulabilirlerse. Ülkedeki sıkıntılardan diğeri de akaryakıt. Devlet, haftada araç başına 2 galon (yaklaşık 7,5 litre) olarak karneyle sattığı akaryakıtı da tedarik edemez olmuş. Normalde de ihtiyacını geceleri karaborsadan karşılamak zorunda olan halk, gündüzleri 7.5 litre akaryakıt için kilometrelerce uzunlukta kuyruklar oluşturuyor. Geceleri ise karaborsaya normal fiyatın onlarca katı para ödüyor. Tayland'ın Pazartesi günü gönderdiği yaklaşık 200 bin dolar tutarındaki akaryakıt yardımı ihtiyacı karşılamaktan çok uzak. Bu sebeplerle taksi ve otobüsle ulaşım fırtınadan beri 10 kat pahalanmış. Eskiden 100 Çad (yaklaşık 10 Ykr) olan otobüs ücreti birden 1000 Çad (1 YTL) oluvermiş. Ulaşımın önündeki engellerden en büyüğü yolların hala inşaat halinde olması. Rüzgarın kökünden söküp yola devirdiği ağaçları, elektrik direklerini, buruşturulup atılmış kağıt parçalarına dönen reklam panolarını kenara çekip yolu açmak da yine felaketzedelere kalmış. Askerler ise henüz kendi bölgelerinin temizliği ile meşgul. Tek tük gördüğümüz askeri kamyonlar kenara çekilen bu ağaç ve enkazı şehir dışına taşıyor. Kentteki betonarme binaların çoğunda yapısal hasar oluşmamış. Her ne kadar çatılar uçmuş ve bazı binaların üzerine ağaçlar devrilmiş olsa da genelde binalar sağlam. Fakat şehir nüfusunun ancak yüzde 10-15'lik bir kısmı böyle binalarda yaşayabilecek kadar varlıklı. Geri kalan halk ise hayatını bambu ağaçları, sazlar ve yapraklardan yapılan kulübelerde devam ettiriyor. Nargis kasırgası bu basit evleri silmiş süpürmüş. Yıkımı gibi yapımı da kolay olan bu evlerde kalanlar, hemen eski evlerinin yerine yenisini dikmeye başlamış olsalar da, inşaat malzemelerindeki fiyat artışı önlerine dev bir engel olarak duruyor. Ülkedeki en büyük sıkıntı içme suyu. Her ne kadar içme suyu üretebilecek tesisler var olsa da bunların da bir kısmı zarar görmüş. Zarar görmeyenler de tam kapasite çalışmıyor. Çalışanlar kendi yaşadıkları mekanı tamir etmekle meşgul. Buna rağmen üretim yapabilecek durumda olanların karşısına maliyet engeli çıkıyor. Elektrikler olmadığı, dizel bulmak da çok zor olduğu için içme suyu üretimi talebin çok çok altında, fiyatı ise alım gücünün çok çok üstünde. Gıda az ve pahalı. Yumurtanın fiyatı 7 kat artmış. İlaç ve tıbbi malzeme bulmak artık daha da zor. Bütün bunların üstüne şimdi en büyük tehlike, salgın hastalıkların başgösterme ihtimali. Şu ana kadar henüz sorun yaşanmamış olsa da, cesetlerin bozulmaya başlaması ve sıcak hava bu ihtimali gittikçe kuvvetlendiriyor. Ülkenin üst düzey yöneticileriyle arası iyi olan bir yabancı şirket temsilcisi, felaketzedelere insani yardımda bulunma isteğini hükümetle paylaştığında, herkesten ağız birliği etmişçesine yardımların Myanmar yetkililerine teslim edilmesi gerektiği ve dağıtımın bu yetkililerin eliyle yapılacağı cevabını almış. Myanmar halkı, dış ülkelerin yardım tekliflerini, kendilerine uzanan yardım elleri olduğunu, dünyada yalnız olmadıklarını bilmiyor bile. Zira ülkedeki medyada bu tür çalışmalarla ilgili en küçük bir haber bile yok. Maddi imkanı yerinde olan bir Myanmarlı, felaketin ertesi günü halka pirinç dağıtmaya çalıştığını fakat sivil giyimli bir insanın dağıtım esnasında buna engel olduğunu söylüyor. Dönüş yolculuğunu beraber yaptığımız UNDAC (Birleşmiş Milletler Afet Değerlendirme ve Koordinasyon) ekibinden ulaşamadığımız yerlerdeki durumu öğrenmek istiyoruz. Ekipteki iki Filipinli uzmanın pasaport kontrolünden geçip ülkeye dahi giremediğini ve yetkililerden "Teşekkür ederiz ama yardıma ihtiyacımız yok" cevabını alıp geldikleri uçakla geri dönmekte olduklarını öğreniyoruz. CİHAN
<< Önceki Haber Cihan Myanmar'a girdi - KARELER Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER