Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopter
kazası sonrasında çekim amacıyla gittiği kaza bölgesinde, donma tehlikesine rağmen '
sivil olduğu' gerekçesiyle askeri helikoptere alınmayıp dağda bırakılan
Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt, olay esnasında yaşananları anlattı.
Köylülerle birlikte 4,5 saat yürüdükten sonra kaza yerine ulaşarak çekim yapan Lütfi Aykurt, çalışmalarını
tamamladığı saatlerde, bazı askerlerin 'Seni burada bırakamayız, donarsın.
Helikoptere gel' teklifi üzerine helikoptere binmek isterken, bir başka askerin müdahalesiyle 'sivil olduğu' gerekçesiyle kaza yerinde bırakıldı. Aykurt, helikopterde yer alan, gazeteci olduğunu tanıdığı bir başka haber ajansına ait muhabirin de sivil olduğunu hatırlatınca
komutanın, "Nasıl geldiysen öyle inersin" cevabıyla karşılaştı.
Lütfi Aykurt'un zorlu arazide yaşadıkları, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü ve
Zaman Gazetesi köşe yazarı Abdülhamit Bilici'nin "Dağda kalsam beni kurtarır mısın paşam" başlıklı köşe yazısıyla kamoyunca duyuldu.
ENKAZ YERİNE 4,5 SAAT YÜRÜYEREK ULAŞTI
29
Mart 2009 Yerel Seçimleri öncesi Türkiye'yi
yasa boğan BBP Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 6 kişinin hayatını kaybetti
helikopter kazasının haber alınması üzerine birçok gazeteci bölgeye hareket etti. Helikopterin düştüğü ve
enkazın arandığı bölgeye giden basın mensuplarından biri de Cihan Haber Ajansı'nın
kameramanı Lütfi Aykurt'tu. 27 Mart 2009 günü
Kahramanmaraş'a giden Aykurt, 5 gün süresince bölgedeki çalışmaları takip etti. Aykurt, 30 Mart günü iki
köylü ve Cihan Haber Ajansı Kahramanmaraş muhabiri İlkay
Göçmen ile birlikte enkaz bölgesine hareket etti.
Zorlu coğrafyada 4.5 saatlik yaya yolculuğun ardından olay yerine ulaşan Aykurt ve beraberindekiler enkaza 600 metre uzaklıkta İHA muhabiri İsmail Güneş'in cenazesinin de bulunduğunu öğrendi. Bunun üzerine kısa bir görüntü alan Aykurt, kasetini muhabir arkadaşı İlkay Göçmen'e verdi. Göçmen de sivil
arama kurtarma ekibi ile Kızılöz köyüne dönmek üzere bölgeden ayrıldı. İHA muhabiri meslektaşı İsmail Güneş'in cenazesinin helikoptere alınmasını görüntülemeye devam eden Aykurt, bölgeye
zorunlu iniş yapan
Skorsky helikopterin parçalarının sökülmesini de görüntüledi.
ASKERİ HELİKOPTERLE İNERİM DİYE ÇIKMAMIŞTIM
Çalışmaları görüntülediği sırada bir başka haber ajansının muhabirinin askeri helikoptere binerek olay yerinden ayrıldığını gören Aykurt, sonrasına ilişkin şunları aktardı: "Bundan sonra yarım saat kadar daha görüntü çektim. Saat 15.30 sularıydı. Orada sivil olarak sadece ben ve benimle birlikte gelen 2 köylü vardı. Jandarma
arama kurtarma ekipleri, hava şartlarının olumsuz ve bölgenin dağlık olması nedeniyle bana 'seni burada bırakamayız' dediler. Helikopterle götürebileceklerini söylediklerinde ben de kabul ettim. Helikoptere binme hazırlığı yaptık, ancak tam bu sırada başka bir komutan bana 'hangi kanaldansın' diye sordu. Ben de Cihan Haber Ajansı' diye karşılık verdim. Bunun üzerine o komutan 'sivilleri helikoptere alamıyoruz' dedi. Ben de yaklaşık yarım saat önce DHA muhabirinin helikopterle götürüldüğünü ve onun da sivil olduğunu hatırlattım. Bu sözümün üzerine aynı komutan 'hangi şartlarda çıktıysan o şartlarda in' dedi. Helikoptere binerek olay yerinden ayrıldılar. Zorunlu iniş yapan askeri helikopterde söküm işleri devam ediyordu. Ben bir süre daha
kayıt aldıktan sonra saat 16.00 sularında yanımdaki iki köylüyle birlikte inişe geçtik. Geldiğimiz istikametten geri dönmeye başladık. Kameramı ben, kamera ayağını da köylüler taşıyordu. Hava iyice soğumaya başlamıştı ve yer yer de
tipi oluşuyordu. Zaman zaman montumu kızak gibi kullandım ve bazı yerlerde kayarak indim. 2.5 saatlik yolculuğun ardından Kızılöz Köyü'ne indik." diye konuştu.
Yaşadıklarını üzücü olarak nitelendiren Aykurt, "Ben oraya zaten 'askeri helikopterle inerim' düşüncesiyle çıkmamıştım. Ama önce helikoptere davet edilip sonra çalıştığım kurumdan dolayı bir komutanın geri çevirmesine üzüldüm. Yapılan bu hareketin şahsi olduğunu düşünüyorum." dedi.