Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı
İlhan Cihaner'in ''
Ergenekon terör örgütü üyesi olma'' suçundan yargılandığı
davanın müştekilerinden Ahmet Demir'in
avukatı,
Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu'na başvurarak, Cihaner'in ''görevi kötüye kullanma'', ''evrakta sahtecilik'' ve ''imar kirliliğine neden olma'' suçlarından yargılandığı davanın
Yargıtay 11.
Ceza Dairesinden alınarak başka bir daireye verilmesini talep etti.
Avukat
Muhammet Hatip Dursun, taleplerini içeren dilekçeyi Yargıtay Başkanlığına sundu.
Dilekçede,
Erzurum 2.
Ağır Ceza Mahkemesinin Cihaner'in ''Ergenekon terör örgütü üyesi olma'' suçundan yargılandığı davayı,
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden ''
İrticayla mücadele
eylem planı'' davasıyla birleştirme kararı verdiği ve İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesinin de davaların birleştirilmesini kararlaştırdığı hatırlatıldı.
Yargıtay 11. Ceza Dairesinin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamaya ''el koyduğu'' savunularak ''Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, dava
dosyası hakkında birleştirme kararı verip dosyadan el çektiği için artık 11. Ceza Dairesi birleştirme kararı veremez. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde silahlı örgüt ve
darbe iddialarıyla dava açıldığından, bu davaya ancak Yargıtay 9. Ceza Dairesi bakabilir'' denildi.
-''11. CEZA DAİRESİ, YEREL MAHKEMELERİ BASKI ALTINA ALIYOR''-
Dilekçede, Yargıtay 11. Ceza Dairesinin yargılama sürecinde ''hakim, cumhuriyet savcıları ile yerel
mahkemeleri
baskı altına aldığı'' iddia edilerek, ''Yargıtay 11. Ceza Dairesinin ana
yasal suç işlediği, tarafsız ve bağımsız olarak görev yapmak zorunda olan hakimlere emir verdiği'' öne sürüldü.
''Hiçbir makam, kurum, kuruluş mahkemelere emir veremez. Bu durum tarafsız ve bağımsız yargının zedelenmesine neden olacaktır'' denilen dilekçede, ''İlgili Yargıtay dairesi, vermiş olduğu iki ara kararda 'dosya hakkında herhangi bir işlem yapılmadan gönderilmesi'ne karar vermiştir.
Bu beyan bile tek başına Yargıtay ilgili dairesinin ihsas-ı reyini göstermektedir'' ifadesine yer verildi.
''Yargıtay 11. Ceza Dairesindeki
duruşmalarda
sanık Cihaner'e ismen hitap edilmesi, hastalığı, özrü, talebi olmadan oturarak
savunma yapmasına izin verilmesi, duruşma salonuna girerken alkışlanılması'' gibi davranışların yasa ve usule aykırı olduğu belirtilen dilekçede, bu davranışların daire başkanı ile heyetinin taraflılığını ve ihsas-ı reyini açıkça şekilde gösterdiği öne sürüldü.
Dilekçede şunlar kaydedildi:
''
Türkiye Cumhuriyeti yargı tarihinde bugüne kadar hiçbir mahkeme tarafından hiçbir sanığa bu şekilde davranılmamış, yetkisi ve görevi olmamasına rağmen
tutuklu bir sanığa kanaatini duruşmadan evvel ve duruşma sırasında bu şekilde göstermemiştir. Bu konuyla ilgili basına düşen dinleme tutanakları incelendiğinde Yargıtayda bir grubun 'Ergenekon' dosyasıyla bağlantılı olarak sanıklara devamlı hukuki yardımda bulunduğu, yasa dışı oluşum içerisindeki bazı kişilerin kayırıldığı inancı oluşmuştur.
Müvekkilimi korumakla görevli bir kısım adli kolluk güçleri, bir kısım istihbarat yetkilileri,
soruşturma ve yargı yetkisini elinde bulunduran başsavcılık makamı, müvekkilim aleyhinde
delil bulamayınca müvekkilime karşı komploya girişmiş, aleyhine suç oluşturmaya çalışmıştır. İlgili şahısların yüksek yargının bir kısım şahısları tarafından bu derece ilgi ve özenle korunması ve kollanması müvekkilimin ve kamu vicdanının adalete güvenini sarsmakta, yasaların bir kısım korunan ve kollanan insanlara karşı geçerli olmadığı kanaati oluşturmaktadır.''
Avukat Dursun, Yargıtay Birinci Başkanlar Kuruluna verdiği dilekçede, Yargıtay 11. Ceza Dairesi başkan ve üyelerinin bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirdiği iddia ederek, Cihaner'in ''görevi kötüye kullanma'', ''evrakta sahtecilik'' ve ''imar kirliliğine neden olma'' suçlarından yargılandığı davanın Yargıtay 11. Ceza Dairesinden alınarak başka bir daireye verilmesini istedi.