İnmişti ama, bir
itiraz dillendiriliyordu: “Seçim
kanunlarındaki değişiklikler,
Anayasa 67. madde gereği, yürürlüğe girdikten 1 sene sonra uygulanır. Bu sebeple, 120 günü, 60 güne indiren
kural değişikliği de, bir sene sonra uygulanabilir.Sonuç olarak, önümüzdeki
referandumda 60 gün değil, 120 günlük süre uygulanmalı.”
YSK, önceki gün kararını verdi.. Hem de oybirliği ile..
Onlarca hukukçunun ihtilaf ettiği bir konuda, oybirliği ile karar alınması bana garip geldi..
Konuya daha yakînen bakayım dedim.
YSK kararının gerekçesini inceledim.
Gerekçe şöyle: “Anayasa'nın 79. maddesinin son fıkrası; Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların
halkoyuna sunulması,Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesi işlemlerinin genel
yönetim ve denetimi de milletvekili
seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur.”
YSKbu maddeyi gerekçe gösterip, referanduma sunma süresinin,
seçim kanunu kapsamında olduğunu belirtmiş ve yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıl geçmeden uygulanamayacağına hükmetmiş!
Öncelikle belirtelim, her
sandık, seçim demek değildir..
Milletvekili seçimi ile, referandum da aynı şey değildir..
Tamam, YSK, Anayasa 79'daki atıfa dayanıyor..
Ama o atıfda, seçim kanunlarındaki tüm hükümler, referandumda da uygulanır denilmiyor ki!
Eğer öyle denilmiş olsa idi, “YSK haklı” derdik.
Ya ne deniliyor?
“(Referandumun)... genel yönetim ve denetimi milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur.”
Dikkat buyurun..
Referandumun tüm kuralları denilmiyor..
“Referandumun genel yönetim ve denetimi” deniliyor!
Dolayısı ile seçim kanunlarına bakıp, uygulayacağınız konu sadece “genel yönetim ve denetim” ile ilgili..
Yoksa seçimin tüm kuralları,
milletvekili seçimine göre yapılmayacak!
Anayasa, açıkça iki konuyu belirterek, olayı bu iki konuya hasretmiş..
Buna rağmen, YSK, Anayasa'daki iki konuya hasredilen; iki konu ile sınırlandırılan seçim kanunlarının uygulanmasına yönelik atfı, tüm konularda seçim kanunları uygulanacakmış gibi yorumluyor..
Böyle bir yorum mümkün mü?
Bence değil.
Ama karar verildi..
Şimdi sırada
Anayasa Mahkemesi'nin kararı var, onu bekliyoruz.
Bir veya birkaç kişinin götürüp
mahkemeye sunduğu 111 imzalı dilekçe, dün alınıp kabul edildi.
Oysa dünkü yazımızda hatırlatmıştık, 111 kişinin mahkemeye bizzat gelip, o dilekçeyi hakim önünde kabul ederek vermeleri gerektiğini..
Ama mahkeme başkanı, bu konuda bir titizlik göstermedi.
Dolayısı ile, bundan sonraki aşamalarda da, benzer hukuka aykırılıklara hazır olmalıyız derim..
Anayasa Mahkemesi, sadece şekli açıdan inceleyebileceği Anayasa değişikliğini, esas açısından inceleyip, “ben şekli denetim yaptım” diye bazı maddeler için
iptal kararı verebilir..
Her şeyin çivisi çıkmış artık, çünkü..
Hatta öyle ki; işlerine gelen maddenin, işlerine gelen kelimelerini iptal edip, diğerlerini maddede bırakırlarsa, buna bile şaşmamak gerekir.
Ne gibi mesela?
Mesela, HSYK'nın özel sekretaryası ile ilgili maddeyi Anayasa'da bırakıp, kurulun yapısını değiştiren maddedeki kuralları iptal edebilirler..
Veya; kurulun yapısı ile ilgili madde de bir bütün halinde değil, kurulu düzenin devamından yana olmayı sağlayacak kelimeleri bırakıp, diğerleri iptal edilebilir..
“Hem şekli açıdan inceleme yapıp, hem de bu denli esasa girilir mi?” diye sormayın bana..
Bu ülkede her şey olur..
Suçluların alkışlarla desteklendiği bir ülkede, niye bu tür hukukdışılıklar olmasın ki!
Bakın, evli kadınla zina etmek çok güzel bir şeymiş gibi, olayın failini
Cumhurbaşkanlığına
aday gösteriyorlar.. Düne kadar,
Başbakan bile olamayan, halktan o desteği alamayan siyasi parti başkanı, zina faili çıkınca, birdenbire Cumhurbaşkanlığı adaylığına
terfi ediyor!
Çürümenin, kokuşmuşluğun böylesine ne demeli?
Bilmiyorum ki ne demeli?
ALİ KARAHASANOĞLU-VAKİT