Sinpaş Gayrimenkul'ün 35. yılı dolayısıyla düzenlediği ''Sürdürülebilir
Başarı İçin Liderlik'' konulu ''Bosphorus Conference''da konuşan
Clinton, ABD Başkanı olduğu dönemde 1999 yılında
Türkiye'ye gelerek burada 5 gün geçirdiğini hatırlatarak, o dönemde, bir yıl önceki Çin ziyareti dışında hiçbir
ülkede bu kadar uzun süre kalmadığını kaydetti.
Bu gezisinin Türkiye'nin ABD ve 21. yüzyıl dünyası açısından ne kadar önemli olduğunu kendisine gösterdiğini belirten Clinton, bugün içinde yaşanılan dünya her zamankinden daha çok birbirine bağımlı olsa da topluma verilen hizmetlerin milletler çerçevesinde gerçekleşmesi nedeniyle milletlerin hala büyük önem taşıdığını ifade etti.
Clinton, ''Türkiye'nin gerçekten dünya için eskisinden çok daha önemli olduğuna inanıyorum'' dedi.
Başkanlığı döneminde yaptığı çalışmalardan örnekler veren Clinton, Türkiye dahil olacak şekilde AB'nin genişlemesini ve güçlenmesini desteklediklerini, Türkiye'nin,
Gümrük Birliği'ne dahil olması çalışmalarına katkıda bulunduğunu kaydetti.
Bill Clinton, başkanlığının ilk dönemlerinde dünya üzerinde 21. yüzyıla damgasını vuracak, yükselmekte olan ülkelerle ilgili çalışmalar yaptığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başkanlığımın ilk aylarında Türkiye'nin 21. yüzyıla damgasını vuracağını biliyorduk. Türkiye, Avrupa'nın geleceği açısından çok önemliydi ve ABD ile ilişkileri çok önemliydi. Orta Doğu'da herşey yolunda gittiği sürece, global entegrasyon ve pozitif geleceğe Türkiye damgasını vuracaktı. Diğer taraftan da İslam'ın doğru tanınması ve dinin siyasetle karıştırılmaması çok önemliydi. Bu yüzden elimden geldiğince
başkanlık gücümü kullanarak Avrupa'daki dostlarımı, Türkiye'nin, AB'ye üyeliği konusunda ikna etmeye çalıştım. Bunu sizin için yapmadım. Bunu
Amerika halkını temsil eden bir kişi olduğum için ve dünya için, gelecek için bunun doğru olduğuna inandığım için yaptım.''
-''YUNANİSTAN VE TÜRKİYE KADAR BİRBİRİNE BAĞIMLI OLAN YOKTUR''-
Yunanistan-Türkiye ilişkilerine de değinen Clinton,
Kıbrıs konusundaki gelişmelerin en yakın takipçisi olduğunu belirterek, ''Bu süreçlerde
küçük jestlerin çok önemli olduğunu biliyorum. Dünyada, Türkiye ve Yunanistan kadar birbirine bağımlı olan iki ülke herhalde yoktur'' diye konuştu.
Kardak kayalıklarında yaşanan ihtilafa ilişkin anılarını da paylaşan Clinton, bu küçük olayın kendisine çok şeyler öğrettiğini belirterek, ''Öyle anlar geliyor, öyle olaylar yaşanıyor ki, artık birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu görüyoruz. Birbirine bağımlı olmamız artık birbirimizle uyumlu yaşamamız gerektiğini, yaptıklarımızın birbirini etkilediğini gösteriyor'' dedi.
-''TÜRKİYE'NİN GELECEK İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ''-
Türkiye'nin potansiyelini açığa çıkartmaya çalışmak gerektiğini ifade eden Clinton, ''Hem sizlerin hem bizlerin tarihi bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Bu bölgedeki haklara ışık tutmak açısından Türkiye'nin üzerinde de büyük bir sorumluluk olduğuna inanıyorum'' diye konuştu.
ABD
Dışişleri Bakanı olan eşi
Hillary Clinton'un mümkün olsa ayda bir Türkiye'ye geleceğini, kızının da geçen yıl Türkiye'ye geldiğini belirten Clinton, ''Türkiye'yi gerçekten ailecek çok seviyoruz ama Türkiye'nin gelecek için de çok önemli olduğuna inanıyoruz'' şeklinde konuştu.
-''ÜLKENİZİN GELECEĞİNDE STK'LAR ÇOK ÖNEMLİ ROL OYNAYABİLİR''-
G20'nin önemine de işaret eden Clinton, G20'nin karar verme kapasitesini artırarak yaşanan
kriz benzeri krizlerin olmamasının sağlanabileceğini söyledi.
Hükümet dışı kuruluşların, bireylerin inisiyatiflerinin ön plana çıkmasının çok önemli olduğunu ifade eden Clinton, ''Gerçekten ülkenizin geleceğinde STK'lar çok önemli bir rol oynayabilir'' dedi.
-''1 MİLYAR KİŞİ HER GECE YATAĞA AÇ YATIYOR''-
Bill Clinton, hem ülkelerin içinde hem de ülkeler arasında halen çok fazla
ekonomik ve fırsat eşitsizliğinin devam ettiğini, dünya nüfusunun yarısının günde 2 dolardan daha azla yetinmek durumunda olduğunu, 1 milyar kişinin 1 dolardan daha azla yaşadığını, 1 milyar kişinin her gece yatağa aç girdiğini, 1 milyar kişinin
temiz su bulamadan yaşadığını anlattı.
Clinton, ''Şu anda yükselen Türkiye'de
refah, zenginlik içerisinde bu salonda otururken aslında bir çok şeyi takdir etmiyoruz.
Işıklar sönse, havalandırma kapansa ne yapacağımızı şaşırırız. Bu kadar eşitsizlik dünyada sürdükçe o zaman bir ortak görüş etrafında toplanmak çok zor olacaktır, gelecek için bir ortak vizyon kurmak çok zor olacaktır'' dedi.
-''MALİ KRİZ İSTİKRARSIZLIĞIMIZIN GÖSTERGESİ''-
Modern dünyada eşitlik dışında karşılaştıkları başka bir sorunun da istikrarsızlık olduğunu ifade eden Clinton, bunun bir çok örneği bulunduğunu,
domuz gribinin yarattığı paniğin de buna bir örnek teşkil ettiğini belirtti. Clinton, ''Yeterli aşıların dünyanın her yerine ulaştırılamaması yine başka bir sorun'' dedi.
Acı veren başka bir gerçeğin de global mali kriz olduğuna işaret eden Clinton, ''Aslında sizden özür dilemem gerekir, çünkü Amerika'da başladı bu kriz. Amerika'da başlayan berbat durum bütün dünyaya sirayet etti. Şimdi Amerika olarak bu bizim şanımıza, şöhretimize halel getirdi. Global mali kriz bizim istikrarsızlığımızın da bir göstergesidir'' şeklinde konuştu.
Clinton, iklim değişikliğine de işaret ederek, 2050 yılına kadar eğer karbon ve metan emisyonunu azaltmanın bir yolu bulunmazsa dünyadaki
okyanus seviyesinin artacağını ve 100 milyon kadar kişinin kıyılardan göç etmek durumunda kalacağını söyledi.
-''YAPMANIZ GEREKEN DİYALOĞU SÜRDÜRMEKTİR''-
Bill Clinton,
Almanya Başbakanı Merkel'in iktidara geldiğinde, Türkiye'nin, AB'ye üyeliğine karşı olan
kabine üyelerini ikna etmeye ve küresel kriz içerisinde
Almanya'nın yönünü belirlemeye çalıştığını belirterek, Almanya'nın, Türkiye'ye karşı tavrının, çok genelleştirilmiş olduğunu söyledi.
Clinton, ''Alman siyasetçilerin, genellikle verdiği demeçlerin halka yönelik, oy toplamaya yönelik olabileceğini düşünüyorum. Diğer taraftan da Türkiye'yi çok seven ve destekleyen çok sayıda Alman olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Bu konuda, Türkiye'nin, AB'nin
ortaklık statüsünden doğan
seyahat etme, çalışma hakkı ve AB'ye yerleşme hakkı gibi konularda yoğun çalışmalar yapması gerektiğine işaret eden Clinton, Alman ekonomisi eski günlerine döndükçe, olayların daha da düzelebileceğini söyledi.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin siyasi savının, göçmenlerin sınırsız biçimde Fransa'ya göç edeceğinden korkan seçmenlere yönelik olduğunu belirten Clinton, Türkiye'de olan bazı tartışmalarla Fransadakiler arasında benzerlikler bulunduğunu söyledi.
Clinton, Fransa'nın iç siyasetindeki dinamiklerinden Türkiye'nin etkilendiğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Bence burada yapmanız gereken, yoğun, kesintisiz devamlı diyaloğu sürdürmektir. Özel
sektör burada size çok
yardımcı olabilir. Fransa'da da, Almanya'da da 'AB'ye Türkiye'yi alacağız, almayacağız' tartışmasında düşündükleri başka şeyler. İnsanların çoğunun, şartlar elverdiğinde ülkelerinde kalmayı
tercih ettiğini unutuyorlar. AB'ye Türkiye girdiği anda GSYH'sı daha da büyüyecektir, insanlar zaten göç etmek istemeyecektir. Fransızların, Almanların bunu görmesi lazım.''
-''BİZİM DE SİZE İHTİYACIMIZ VAR''-
ABD'nin,
AB üyeliği konusunda Türkiye'yi desteklediğini ifade eden Clinton, Kıbrıs konusunun çözümünün hiçbir şekilde Türkiye'nin AB üyeliğine engel olmaması gerektiği görüşünü dile getirdi. Clinton, ''Çok sayıda Türk'ün ve Yunan'ın, AB sınırları içinde bir arada yaşaması, sorunların çözümünü de beraberinde getirecektir. Obama'nın birçok sorunda size ihtiyacı olduğunu da söylemek isterim. Bizim de size ihtiyacımız var'' dedi.
Clinton, ''Türkiye, medeniyetler çatışmasında orta yol bulucu ülke rolü üstenebilir mi?'' şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi:
''Evet. Bence zaten bunu yapmalı Türkiye. Türkiye, öyle bir pozisyonda ki, hem ABD'nin, hem de Batı dünyasının şu anda
Müslüman ülkelerde olup biteni anlamasına yardımcı olmalı. Çünkü, Türkiye'nin benzersiz bir pozisyonu var. Onlara da diğer taraftan Batının onları nasıl gördüğünü izah etmeli Türkiye. Yanlış olan izlenimler, önyargılar kaldırılmalı.
Bizim sizleri, buradaki toplumları anlamamıza lütfen yardım edin, bu konuda da aktif rol oynayın.''
Eğer yeniden ABD'ye başkan olmak isterse ve Türkiye'ye
sandık gönderilirse, kendisine çok oy çıkacağı yorumu üzerine Bill Clinton, uzun süre başkanlık yaptığını ve bunun sınırı olduğunu belirterek, sözlerini ''İşimi görevimi gerçekten çok seviyordum. Mutlaka siyasi bir göreviniz olması gerekmiyor. Başkanlığı seviyordum ama şu andaki hayatımı da seviyorum. Siyaseti eşime, Sayın Obama'ya bıraktım. Ben halimden memnunum'' diye tamamladı.