Cumhuriyet Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Doğan Karacoşkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailenin, çocuğun dini
gelişiminde en fazla etkiye sahip olduğunu kaydetti.
Bireyin diğer tüm davranışlarının şekillenmesinde olduğu gibi
Allah inancı ve diğer dini içerikli konularda da ailenin etkisi altında kaldığını ifade eden Karacoşkun, ''Özellikle 2-6 yaş arası çocuklar, kolay inanırlık ve
taklit özellikleri gereği anne-babanın her söylediğine inanır ve onların her yaptıklarını taklit etmeye çalışırlar. Bunu yaparken de ne bir şüphe duyar, ne de
itiraz etmeyi düşünürler'' dedi.
Bu dönemde çocuğa verilen dini eğitim, bu konularda kullanılan ifadeler, özellikle de korkutucu yaklaşımların, onun dini gelişimi açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Karacoşkun, şunları kaydetti: ''Örneğin, Allah ile ilgili olarak, 'Allah seni gökten izliyor, sana ceza verecek', 'Yaramazlık yaptığında seni
cehenneminde yakar', 'Allah seni taş eder' gibi ifadeler, Allah'ı, çocuğun zihninde ceza veren bir varlık olarak algılamasına yol açacaktır. Çocuğun yaramazlık olarak değerlendirilen davranışlarıyla baş edebilmek için 'Allah' kavramını kullanmak, her ne kadar
bilinçsizce yapılıyor olsa dahi, son derece yanlış ve tehlikelidir. Bu şekildeki yanlış din eğitiminin, yanlış bilgilendirme ve yönlendirmenin en önemli etkisi, çocuğun kişilik yapısı üzerinde olacaktır.''
ÇOCUK VE ALLAH KAVRAMI
Allah,
ahiret, cehennem gibi dini konuları, birer korku unsuru olarak
algılayan çocukların, ailelerin bu konulardaki ısrarlı korkutmaları karşısında ve zamanla bu korkularını daha da derinleştirerek, çeşitli gelişim sorunları yaşayabileceklerini anlatan Karacoşkun, ayrıca çocukların Allah ve din ile ilgili konuları, olumsuz duygu ve düşüncelerle değerlendirebileceklerini bildirdi.
Çocukların her şeyden önce ilgi ve sevgiye ihtiyaç duyacağını ifade eden Karacoşkun, şöyle devam etti:''Bu anlamda, ilgi ve sevgi gördüklerine yaklaşır, korku ve
baskı gördüklerinden kaçmak isterler. Aslında yetişkinler de aynı yapıdadır. Ama çocuklarda bu yönelimlerin oranı daha yüksek olur. Çünkü onlar, korku ve baskıyı göğüsleyebilmede bir yetişkin kadar güçlü olamazlar. Bu nedenle, çocukların zihinlerindeki ve kalplerindeki Allah anlayışı, kesinlikle onları seven ve onlarla sevgi ve merhametle ilgilenen bir varlık şeklinde olmalıdır.''
ÇOCUKLARA ALLAH KAVRAMI NASIL ÖĞRETİLMELİ?
Yine çocuklar için özellikle hayatın ilk yıllarındaki güven duygusunun gelişiminin ileriki hayattaki güven duygusunun yaşanma şeklini belirleyecek kadar önemli olduğunu vurgulayan Karacoşkun, ''Bu nedenle, onlara kızan ve ceza veren
bir Allah anlayışı, onlarda güven oluşturmayacaktır. Üstelik yetişkinlerin,
ibadet ve dua gibi dini davranışlarla yöneldikleri ve en güçlü olduğunu söyledikleri Allah isimli varlığın, çocuklara kızan ve onları cezalandıran birisi olması, çocuğun tüm hayata ve dış dünyaya olan güvenini sarsacaktır'' diye konuştu.
Karacoşkun, bu konuda şu önerilerde bulundu:''Çocuklara dini konular ve özellikle Allah kavramı öğretilirken, Allah'ın onları seven, onlara merhametle yaklaşan bir varlık olduğu anlayışı öne
çıkarılmalıdır. Bu anlayışla yetişen çocuk Allah'tan korkarak kaçmak yerine, O'nu her zaman kalbinde duyarak, kendini güvende hissedecektir. Önemli olan onun 'Allah çocuklara kızmaz ve onları cezalandırmaz' düşüncesinin aksine, 'onlara merhamet eder ve onları sever' şeklinde düşünebilmesini sağlayabilmektir. Bu
inanç ve anlayış çocuğun zihnine yerleştirildiğinde, hem sağlıklı bir dini
gelişime imkan sağlanabilecek hem de onun temel güven duygusu, olumlu bir şekilde kişiliğinde yer alacaktır.''