Bardakoğlu, çeşitli açılışlara katılmak için geldiği Çanakkale'de Mecidiye
Camisi'nde, cuma namazı öncesinde vaaz verdi.
Dünyada en
tatlı şeyin
Allah'a
ibadet olduğunu ifade eden Bardakoğlu,
Kuran-ı Kerim'in de Allah'ın bize gönderdiği özel bir kitap olduğunu, bu kitabı sadece din görevlilerine değil, herkese gönderdiğini söyledi.
''
Kuran-ı Kerim okumak ve dinlemek ibadettir. Kuran-ı Kerim'i anlamak daha büyük bir ibadettir. Özellikle onun anlattıklarını yapmak, onun yolunda gitmek en büyük ibadettir'' diyen Bardakoğlu, şöyle devam etti:
''Kuran-ı Kerim her birimize yüce Rabbimizin gönderdiği yüce kitaptır. Olduğu gibi getirilmiştir. Biz, Kuran-ı Kerim'den Allah'ın bizi önemsediğini bilmek zorundayız. Bu dünya hayatını düzgünce yaşamamızı istediği için Allah, Kuran-ı Kerim'i gönderdi. Onu sadece namazda değil, biraz da kendimiz için okumalıyız. Kuran-ı Kerim, kıyamete kadar sonsuz kılavuzdur. Böyle olduğu için Kuran-ı Kerim'i önemsememiz ve hayatımıza getirmemiz gerekiyor.
Allah'ın bu dünyada birçok
nimeti var. Dünyada var olmamızın manasını bilmemiz için yüce Rabbimizi tanımamız yeterlidir. Bu, önce kendimizi tanımakla başlar. Kim kendini tanırsa Rabbini tanır. İnsanın kendini tanıması, Rabbini tanıması, nimetlerine şükretmesi dünyaya gelmemizin temel gayesi. Yeyip içmek bu dünyada her canlının yapacağı bir şey, ama insanın diğer canlılardan farkı, kendini fark etmesi, yaratanını fark etmesi ve nimetlere şükretmesidir.''
DAHA ÇOK OKUMALIYIZ
Prof.Dr. Bardakoğlu, Kuran-ı Kerim'in sadece okunmasının değil, anlaşılmasının da ibadet olduğunu, bu nedenle daha çok okunması gerektiğini vurguladı.
Dini öğrenmenin sadece hocaları dinlemekten geçmediğini, devrin okuma devri olduğunu anlatan Bardakoğlu, şunları kaydetti:
''Kendi dini bilginizi, kendi dini kitaplarınızdan edinmeniz gerekiyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunun için kitaplar hazırlıyoruz. Artık kendi bilgisini, kendi dindarlığını inşa eden insanlar olmalıyız. Rabbimiz bize ne nimet vermişse, ona şükretmek ve paylaşmak zorundayız. Nimeti cebimize doldurup da şükretmek
şükür değildir. Bilgi varsa bilgiyi, sevgi varsa sevgiyi, dostluk varsa dostluğu insanlarla paylaşarak bu dünyayı güzelleştirin. Nimete şükür böyle olur.''
CEMAAT OLMAYI İYİ ANLAMALIYIZ
Vaaz sırasında ''cemaat'' kavramına da değinen Bardakoğlu, cemaatin namaz kılmak için bir araya gelen insanlar olmadığını söyledi.
Cemaatin bir olmak anlamına geldiğini ifade eden Bardakoğlu, şunları dile getirdi:
''Camiye giren insanların birbirlerini sevmesi, hatırını sorması,
hasta mı, bir eksiği var mı, acısı ızdırabı var mı, bunu bilmek ve çare üretmektir, cemaat olmak. Böyle yapabilirsek Allah'ın rahmeti ve desteği bizimle beraberdir. Böylece tıpkı nimete şükür gibi, cami cemaati olmayı da iyi anlamamız gerekiyor. Bir araya geldiysek, sağlıklı bedenlerimizle değil kalplerimizle bir araya geleceğiz.''