Çelik'i, 5 Şubatta partisinin
Nilüfer ilçe kongresinin yapılacağı binaya girişinde, ayağından tabancayla vurarak yaraladığı iddiasıyla
tutuklu olarak yargılandığı ilk
duruşmada
tahliye edilen İrfan Subaşı, akli dengesinin yerinde olup olmadığının belirlenmesi için
Bursa Devlet Hastanesi'ne sevk edildi.
Bursa 12. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde görülen
davanın ilk duruşmasında, ''kamu görevlisini
yaralama ve 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet'' suçlarından tutuklu olarak yargılanan İrfan Subaşı hazır bulundu.
AK Parti Grup
Başkanvekili Çelik'i, İl Genel
Meclis Başkanı Mehmet Tunçak'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın temsil ettiği duruşmada,
sanık, daha önce Bursa
Emniyet Müdürlüğü ve
nöbetçi mahkemede verdiği ifadeleri reddetti. Subaşı, duruşmada verdiği ifadede, 67 yaşında olduğunu ve özel bir şirkette 25 yıl çalıştıktan sonra
emekliye ayrıldığını, ancak
çocuklarının eğitimleri için emeklilikten sonra 11 yıl daha çalıştığını söyledi.
Emeklilik tazminatı ve biriktirdiği paranın 27 bin YTL'sini 28
Kasım 2002 tarihinde 9.5 ay vadeyle
İmar Bankası'na yatırarak hazine senedi aldığını belirten Subaşı, TMSF'nin, parasını yatırdıktan 6 ay sonra bankaya el koyduğunu ifade etti. Sürekli bankayla ilgili haberleri takip ettiğini, hükümetin bu soruna çözüm bulacağını açıklamasına çok sevindiğini belirten Subaşı, ''6 ay sonra konuyla ilgili
kanun tasarısı hazırladılar. Bir kaç milletvekili 'hazine bonoları ödenmesin' diye önerge verdi. Ondan sonra hükümet tasarıyı komple geri çekti. Ben de 24 bin mudi gibi
mağdur duruma düştüm'' diye konuştu.
''PSİKOLOJİK OLARAK İYİ DEĞİLDİM''
Hakkını aramak için çok sayıda dava başvurusunda bulunduğunu, ancak hepsine
takipsizlik kararı verildiğini söyleyen Subaşı, şunları kaydetti:
''Artık tamamen ümidimi kaybetmiştim. Maddi ve manevi sıkıntılar başladı. Aile kararı alarak iki çocuğumdan üniversite ikinci sınıfa giden çocuğumun eğitimine devam etmesine karar verdik, diğer çocuğumun eğitimine liseden sonra son vermek zorunda kaldık. Ben de
psikolojik olarak iyi değildim. Bir tepki, bir
eylem, bir
protesto yapmaya karar verdim.
Başbakan, Başbakan Yardımcıları,
TBMM Başkanı, bakanlar gibi önemli birisinin önünde silahımı kafama dayayıp vicdan azabı çekmelerini düşündüm.''
Gazetelerden
TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 4 ve 5 Şubatta Bursa'ya geleceğini öğrendiğini belirten Subaşı, şöyle devam etti:
''Olay günü TBMM Başkanı Arınç'ın önünü kesip, birşeyler söyledikten sonra
intihar edecektim. Abdest alıp namaz kıldıktan sonra tabancamla evden çıktım.
Kongrenin yapıldığı salonun önüne gittim. Arınç'ın kongre salonunda olduğunu öğrenince tabancayla içeri giremedim. Bu sırada
Faruk Çelik geldi. Tabancayla ayağına doğru 2 el ateş ettim. Daha sonra gözaltına alınarak polis merkezine götürüldüğümde Çelik'in yaralandığını öğrendim.''
Olayın Faruk Çelik ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, amacının sadece gündeme gelmek olduğunu kaydeden Çelik, ''Benim Faruk Çelik ile hiçbir alıp veremediğim yok. Faruk Çelik'e zarar verdiğim için çok üzgünüm, istemeden oldu'' dedi.
Nilüfer
Polis Merkezi'nde görevli
komiser Mustafa Varol, polis memurları Yılmaz Atabey,
Hamza Topçu ile Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nde görevli
polis memuru Remzi Demirkıran da duruşmada
tanık olarak dinlendi.
Sanık avukatı Ümit Emek, mahkeme heyetinden, müvekkilinin, eylemi para kaybettiği için yaptığını göz önünde bulundurarak, tahliye edilmesini talep etti.
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, sanığın tutukluluk halinin devamını isterken, mahkeme başkanı, sanığın tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesine karar verdi. Sanığın, akli dengesinin yerinde olup olmadığının araştırılması için Bursa Devlet Hastanesi'ne sevk edilmesi kararlaştırılırken, duruşma ertelendi.
Bu arada, İrfan Subaşı'nın yakınları, tahliye kararını büyük sevinçle karşıladılar.