Çölaşan da var, işte iğrenç tezgah !

Cafesiyaset'ten Zihni Çakır, "Ankara'da 2003 yılında masum insanlara kurulan ahlaksız tuzağı" yazdı. Okurken bile kanınız donacak !..

Çölaşan da var, işte iğrenç tezgah !

‘TC NUR KREŞİ'NE KİRLİ TEZGAH Haziran ayında ve yakın zaman önce Taraf gazetesinin gündeme taşıdığı “AKP ve Gülen'i bitirme planı” ile “Kafes eylem planı” belgelerinden, millete hazırlanan kirli tezgahları dehşetler içerisinde öğrenmişti Türkiye. AK Parti'yi bitirmenin yanında Fethullah Gülen ve ona gönül verenleri suçlamaya dair “kirli tezgah” hazırlanması girişimleri yeni değil oysa bu ülke için. Türkiye'deki mütedeyyin insanlar, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana asıl “yobaz” ve “gericiler”in hedefiydi zaten. Menemen Olayı ve Şehit Kubilay vak'asının, hala inançlı bireyler üzerinde, belli bir kesim tarafından mahalle baskısını güçlendirme malzemesi olarak kullanıldığını düşünürsek, bu zulmün kronolojisini de anlarız. Ama o kadar uzağa da gitmeyeceğim. Ortalıkta birilerinin ağızlarından salyalar akıtarak, 28 Şubat'ın binlerce yıl süreceğini yinelediği 2000'in başları; 2003 yılı. Yani AK Parti'nin iktidara geldiğinin birinci yılı. Şimdilerde “ekmek yediği kabı pisleme” misali saldırdığı Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde, Ankara'nın muhafazakar semtlerinden biri olarak nam salan Pursaklar'ı hedef alır Emin Çölaşan. 18 Nisan 2003 tarihli yazısında, Pursaklar'daki bir kreşin, Ankara Akköprü'deki Migros Alışveriş Merkezi ziyaretini gündeme taşır. Sözüm ona “bir okur ihbarına” dayandırdığı köşesinde, anaokulu/kreş öğretmenlerinin başörtülü olduğu halde çocukları eğitmesini, “laik cumhuriyetin temellerine dinamit koymak” olarak betimler neredeyse! Statükonun şimdiki küskün kalemşörü Çölaşan, şimdilerde ortaya çıkan kirli tezgah planlarının uygulayım ayağı edasıyla, inancının gereğini yerine getiren insanları aşağılayıcı ifadeler kullanırken, bir yandan da bazı kesimleri, kolluk kuvvetlerine hedef göstermeyi ihmal etmez. İddiasına göre, grubun başında yer alan görevliler, ‘Biz Pursaklar'daki Nur anaokuluyuz' ifadelerini kullanır. Çölaşan'a göre, “küçücük anaokulu çocuklarını bunların eğitmesi aklın alacağı bir iş değil”dir. Mal bulmuş mağribi edasıyla durumu Hürriyet Ankara bürosundan Kamuran Zeren ve Nurettin Kurt'a aktarır. Elemanlar olay yerine gider ve aleni ve sosyal bir ziyareti gizlice fotoğraflayıp, yine Çölaşan'ın deyimiyle, “konuşurlar ve utanç verici olayı ortaya çıkarırlar”. Çölaşan'a göre, kapısında T.C yazması bile suç olan bu kreşin kapısından içeriye hiç kimse sokulmamaktadır! Yönetimle konuşmak mümkün değildir! Buraya alınacak çocuklardan ‘referans' istenmektedir! Ve Çölaşan sorar köşe yazısında: Kimin, hangi dinci grubun referansı? İnsanların inanç özgürlüğüne saldırı, kişiliğine hakaret dolu bu yazı, tamamen sipariş edilmiş bir operasyonun da işaretleriyle doludur. Çölaşan o yazısına şu hezeyanlarla devam eder: ”Ankara'daki ‘TC Nur Kreşi' -ve benzerleri- hiçbirinin dikkatini çekmiyor mu? Bir Allah kulu bu işlerin üzerine gitmiyor mu?.. Ya da gidemiyor mu? Küçücük yavrular bu kafalara emanet edilmiş, içeride Allah bilir neler oluyor. 5-6 yaşlarındaki kız çocukların çoğu türbanlı. Çocuklarımızın bunların eline bırakılmasına göz yumuyoruz. Sonrası tarikatçı ilköğretim okullarında geliyor. Laik eğitim unutuluyor, üzerine giden yok. 'TC Nur Kreşi' bu zincirin halkalarından sadece bir tek örnek. Hem de Afganistan, İran, Suudi Arabistan vesaireden değil, Ankara'nın içinden! Türkiye'nin başkentinden! Ankara böyleyse siz Anadolu'yu düşünün. Gözden uzak yerlerde neler olduğunu, pırıl pırıl küçük beyinler üzerinde ne gibi oyunlar oynandığını iyi bilin. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini, ‘TC Nur Kreşi'ne bakıp görmeye çalışın”. Her satırında provakasyon kokan, insanları anayasaya aykırı bir şekilde sınıflara ayırma çabası gözlenen bu yazı üzerine ne mi olur? İl Jandarma Alay Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı, Keçiören İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı hakkında, görevlerini yapmadıkları şüphesiyle inceleme başlatır. Yetkililer Alay ve Genel Komutanlığa çağrılarak ifadeleri alınır. Aradan çok uzun bir süre geçmez ki, Jandarma, Pursaklar'da bazı özel mülkiyetlere operasyonlar düzenler. Çölaşan tarafından hedef gösterilen cemaatin önde gelen isimlerine yönelik bu operasyonlar sırasında, masum insanların evinde, “bazı ahlak dışı görüntülerin yer aldığı CD ve kasetler bulunduğu” iddia edilir. Tıpkı sözde irtica eylem planında olduğu gibi, “masum, mütedeyyin insanlar, kurutulması için mücadele verdikleri yozlaşma ve ahlaksızlığı yayıcı, insan ve hayvan içerikli porno kasetleri bulundurmakla” suçlanır. Fakat işin aslı sonradan hem de operasyonda görev alan yetkililerin özel sohbetlerinde anlattıklarıyla anlaşılır. Operasyon sırasında, nereden emir aldığı bilinmeyen bazı kirli eller, cemaate suç isnat etmek için, CD dükkanlarına düzenlenen baskınlarda ele geçirilen korsan porno CD'lerden, -hem de kendileri izlemek için aldıklarını- bu operasyon sırasında, cemaat evi denilen adreslerde ele geçirilmiş gibi gösterir. Operasyon sırasında bizzat kendileri tarafından bazı gizli saydıklara bölmelere konulmuştur bu korsan CD'ler. Şimdi bu acı gerçeği okuyunca, irtica eylem planı denilen kirli tezgah belgesindeki, “cemaat evlerine örgütsel malzeme ve silah konulup suçlu gösterme” mealinden kirli hedeflerin doğruluğunu ya da yanlışlığını tartışmaya veya ne zaman uygulamaya konulduğunu düşünmeye gerek var mı? Zihni ÇAKIR / Cafesiyaset
<< Önceki Haber Çölaşan da var, işte iğrenç tezgah ! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER