"Mahalle"nin evladı Bekir Coşkun
Emin Çölaşan'ı işten çıkarınca içeriden gelen tepkilerle bunalan
Hürriyet yönetimi, dikkatleri dağıtacak cambazı buldu:
Bekir Coşkun.Bekir Coşkun, Çölaşan'ın en yakın arkadaşı. "Kalayım mı, ayrılayım mı?" diye sorarken
Başbakan Erdoğan imdadına yetişti.
Kısaca özetleyeyim. Bekir Coşkun, 15 Ağustos'ta,
Abdullah Gül için, "O benim
cumhurbaşkanım olmayacak" başlıklı yazısında şunları yazdı: "AKP; laik cumhuriyetle ve
Atatürk devrimleriyle hesaplaşması olan, din merkezli partidir. Dincilerin, bu ülkeye el koyma ve karşı devrimi gerçekleştirme planları aksamadan tıkır tıkır yürüyor.
"Doğrusunu isterseniz, 'göbeğini kaşıyan adam'ın zaferidir bu. Taa genel seçimlerde kararı o verdi. Çocukları için aydınlık
Türkiye isteyenler meydanlara dökülürken, o uzakta
bıyık altından güldü, göbeğini kaşıdı ve dinci devletin yolunu açtı. Abdullah Gül tam ona göredir. Zaten onun cumhurbaşkanı olacaktır. Benim değil..."
Bir televizyon programında Başbakan Erdoğan, bu yazıyı kastederek Bekir Coşkun'a "O zaman Türk vatandaşlığından çık." dedi. Bu tavır elbette tasvip edilemez. Sayın Başbakan'ın böyle konuşması hem şık değil hem de doğru değil. Nitekim şu anda ağır bir
eleştiri bombardımanına tutuluyor. Ancak meselenin asıl boyutu başka.
Yüzde 47 oy almış bir partiyi düşman ilan eden, halkın yarısına "göbeğini kaşıyan adam" diyerek
hakaretler yağdıran biri için; "ifade hürriyeti var, tabii ki istediğini yazar" diyebilir misiniz? Her mesleğin olduğu gibi medyanın da etik kuralları var. Hürriyet gazetesinin bağlı olduğu Doğan Yayın Holding'in de yayın ilkeleri var. 7. madde aynen şöyle: "Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde
küçük düşüren, aşağılayan veya
iftira niteliği taşıyan lakap ve ifadeler kullanılamaz." Bekir Coşkun'un yazdıkları eleştiri değil, hakarettir. Coşkun, bir kişiye de hakaret etmiyor, 16 milyon seçmeni aşağılıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanını sevmeyebilirsin; ama saygılı olmak zorundasın. Aynı hakaretleri dün
Emin Çölaşan yapıyordu. Onu işten atmak için başlatılan operasyonun parçası Yılmaz Özdil de yapıyor. O da
AK Parti'ye oy verenlere "bidon kafalılar" diyor. Pekiyi bunlara neden göz yumuluyor?
Ben söyleyeyim. Bunlar, millet iradesini hazmedemeyenler mahallesinin evlatları da, ondan... O mahallenin adı Çifte Standart Mahallesi. Mahalleye girip tabelaları okuyalım: Kışlalı Bulvarı, Ulusalcılar Sitesi, Laikçigiller Apartmanı, Çölaşanlar
Market, Bila Parke Cila, Civaoğlu Toplum Mühendislik, Ataklı Ambalaj
Sanayii, Özdil Kasabı, Pulur Rot Balans, Bayer Eczanesi... Ve daha niceleri.
Evet bu mahalledekiler çifte standartlı. 9. Cumhurbaşkanı
Demirel, 28
Nisan 2006'da Haber Türk televizyonunda üniversitelerdeki
başörtüsü sorunu için aynen şöyle demişti: "İlle başı bağlı okumak istiyorsan, başı bağlı olarak okunabilecek yerler var, oraya git. Arabistan'a git..." Sizin mahalleden tek bir kişi
evet tek bir kişi Demirel'e "ya sev ya git diyemezsin" diye efelendi mi? Bugün Erdoğan'dan
deve isteyen Bekir Coşkun, o gün Demirel'e, "deve gönder de gitsinler.." dedi mi? Tek bir, evet tek bir eleştiri yapanınız var mı? Neden? Çünkü Demirel de sizin mahalleye taşındı... Sizin istediğiniz gibi konuştu:
"AK Parti
türban sorununu çözemez. (Anayasa'yı) Neyle değiştireceksin? Gel değiştir de görelim bakalım! Türkiye'de başka güçler de var." dedi. (1
Mayıs 2006 tarihli gazeteler)
Sizin mahallenizin zemini
çürük. Milli iradeye saygı yok, çokseslilik yok, demokrasiyi özümseme yok, en önemlisi milletin değerlerine ve inançlarına saygı yok.
Fikir sizinse, hürriyeti var. Tek doğru, sizin doğrularınız. İdi...
22 Temmuz bu şehir efsanesini bitirdiği için millet iradesini bir türlü hazmedemiyorsunuz.
HÜSEYİN GÜLERCE/ZAMAN