Her bomba kendi çöplüğünde
Mayın patlatıyorlar, bomba atıyorlar,
canlı bomba yolluyorlar.
"Terörist,
terör,
terörist saldırı" diyoruz. Ne olduğunu biliyoruz.
Güvenlik güçleri, polis, asker; onlar
silah, teçhizat,
mühimmat,
araç, gereçleriyle malum zaten.
Peki bunlar ne? Bunlar kim?
Bunlara ne ad vereceğiz:
"Teröre yakın" bir ad mı? "Devlete yakın" bir ad mı?
Herhalde
astsubaylara dair en fazla yazı Dipsiz Kuyu'da çıktı, çıkıyor.
İki yılda, görevdekilerden,
emeklilerden binlerce
mesaj,
mektup, ses aktı.
Tabii ki her birinin kendi siyasi, ideolojik, kültürel öncelikleri vardır.
Şehit olanı,
arkadaş acısı, geçim sıkıntısı çekeni; haksızlığa uğramışlık, itilmişlik, hayal kırıklığı gibi duyguları taşanı, sırtında hem zorlu askerliğin, hem çileli insanlığın yükünü taşıyanı çok gördüm, dinledim, okudum.
Emeklilerin derneği TEMAD ses duyurabilmek için, göze aldıkları bir yana, ilan parasını zor denkleştirdi. 25 YTL'lik bir katkı dahi çok önemsendi.
Hak, hakikat, hakkaniyet arayanlar da çok fazlaydı hep.
Ancak;
Askeri kışla yanında çöplükte
el bombası arayan;
Arayıp da bulabilen;
Bulduğunu söylediği 27 bombayı birden bir evde fünyelerle, TNT kalıplarıyla birlikte depolayıp saklayan pek çıkmıyordu.
Şemdinli,
Küre,
Atabeyler yargı konusuydu hala.
Bir "malulen emekli özel harpçi astsubay" şöyle yazıyordu:
"Düzmece çete
operasyonları. Şemdinli'de koparılan yaygara, ardından
Danıştay saldırısı ile basının sergilediği tiyatro beklenen sonuçları vermemiştir. Atabeyler yaygarası koparılmış,
mahkeme sonucu yine zavallı basının iddiaları ile galebe çalmıştır."
Aslında kalemi kuvvetli, çok sayıda duygulu ve hiddetli yazının sahibi "Emekli astsubay", Ulus'taki "canlı bomba vahşeti" ne de ilginç bir yorum yapmıştı:
"Türk ulusuna karşı bir saldırı yapıldı. Yenileri ve belki daha fazla zarara yol açanları yapılacak. Yeni bombalar patlayacak memleketin kalbinde. Belki yeni
cinayetler işlenecek ve suikastlar yapılacak yeni kaoslar için.
Kaostan doğan düzenin kendisinin ve Tanrı'nın hakkı olduğuna inananlar, kendi düzenlerini çıkaracakları yeni kaoslar yaratmaya devam edecekler."
İnsanı hayrete düşüren şu:
Birisi "
kuş gribi patlayacak memleketin kalbinde" dediğinde, kümesinde kuş gribine tutulmuş onlarca tavuğun; "
kene ölümleri patlayacak memleketin kalbinde" dediğinde, gizli bir yerinde kutu kutu kenenin bulunduğunu düşünür müsünüz?
"
Yağmur yağacak memleketin kalbinde" dediğinde, elinde "yağmur bombaları" bulunduğu aklınıza gelir mi?
Tesadüf şu ki; "Yeni bombalar patlayacak memleketin kalbinde" diye, aslında çok üst düzeyde kimi yetkilinin de benzerini söylediği, belki birçok kişinin de üzülerek, istemeyerek söyleyebileceği bir şeyi yazan "Emekli astsubay
Oktay Yıldırım" da;
Askeri kışla yanında çöplükten bulduğunu iddia ettiği;
27 el bombası ile patlayıcılar, fünyeler çıktı.
"Operasyon Irak'ta değil,
Türkiye içinde başlamalıdır" diye yazan, "milliyetçi-ulusalcı" hassasiyetleri kuvvetli biçimde dile getiren;
Danıştay saldırısı günlerinde öne çıkan Büyük, Küçük isimlere pek yakın duran;
Yazar, çizer davalarında mahkemelerde "müdahil", çok aktif bir "eski özel harpçi" de,
Cumhuriyet gazetesine de atılanlar benzeri, 27 bombalık koleksiyon.
Terör, şehitler, Türkiye'nin bölünmüş ruhu, şiddet, cumhuriyetin, hukuk devleti ve demokrasinin çuvallaması... içimizi yakıyor.
Ama bir de bu "muammalar" var. Bir bomba görevli askerin elindeyse, "devletin, ordunun bombası" dır.
"Terörist" in elinde yahut canlı bomba bedenindeyse, "terör bombası" dır.
Peki bu "çöplük bombaları" na ne ad vereceğiz?
Kimin bombası bunlar? Kim için? Ne için? Hangi bağlantılarla?
Bu
ülke, bu devlet, bu kışla yakınları bu kadar çöplük mü!
Hangi horozun çöplüğü bu!
Umur Talu/
Sabah