Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, irticanın
Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı her türlü hareket olduğunu belirterek, "Önem ve öncelik sıralaması zaman içerisinde değişkenlik göstermekle birlikte
Türkiye'de irtica tehdidi her zaman olmuştur ve olmaya da devam edecektir" dedi.
Çörtoğlu, "Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işler ile Yüksek Askeri
Şura kararlarının yargı denetimi dışında bırakılması
Cumhuriyetimizin hukuk devleti niteliği ile bağdaşmadığı kuşkusuzdur" dedi.
Danıştay'ın kuruluşunun 139. yıldönümü ve 'Danıştay ve İdari
Yargı Günü' nedeniyle
tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer,
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcıları
Abdüllatif Şener ve Mehmet Ali
Şahin, Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Deniz
Baykal,
Yargıtay Başkanı Osman
Arslan, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok ile Danıştay saldırısında yaralanan
Mustafa Birden ve Ayla Gönenç katıldı. Cumhurbaşkanı Sezer, salona girişinde alkışlarla karşılandı.
Düzenlenen törende açılış konuşması yapan Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, konuşmasına geçen yıl yaşanan Danıştay saldırısını hatırlatarak başladı. Saldırının insanlık tarihinde kara bir leke olarak anılacağını vurgulayan Çörtoğlu, saldırının münferit değil, laik devlet düzeni başta olmak üzere, cumhuriyet, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, yargı ve
yargıç bağımsızlığını
hedef aldığını kaydetti.
Çörtoğlu, geçen yılki yaptığı konuşmada yargının verdiği kararlara ilişkin
eleştiri ve yorum sınırlarının aşılmaması uyarısında bulunduğunu, ancak bu uyarının, devlet adına
yetki kullanan makamlarca önemsenmediğini savundu. Danıştay'a yapılan saldırının basit ve sıradan bir adli vaka olarak görmediklerini vurgulayan Çörtoğlu, "Zanlısının yakalanmış olması nedeniyle "çözüldü" denilerek peşi bırakılamayacak ve günlük değerlendirmelerle geçiştirilemeyecek, tarihsel bir olaydır... Laik cumhuriyeti tüm kazanımlarıyla yaşatmayı, hukuku, yaşamın her alanında hakim kılmayı amaç edinen Danıştay için 17
Mayıs, asla unutulmayacak bir gündür. Bu menfur olayı, laik cumhuriyete ve onun bağımsız yargısına sahip çıkma ve tehlikelere karşı her zaman uyanık olma gerekliliğinin bir işareti olarak görüyoruz" diye konuştu.
Konuşmasında saldırıda ölen Mustafa
Yücel Özbilgin'i de anan Çörtoğlu, saldırıda yaralanan üyelerinin aralarında olmalarının kendilerini teselli ettiğini ifade etti. Çörtoğlu, 17 Mayıs saldırısının Danıştay'ın büyük bir sağduyu ve metanetle karşıladığını belirterek, "Yüksek
mahkemeye yaraşır erdemle hareket ederek,
tahrik ve yönlendirmelere kapılmamıştır" dedi.
LAİKLİK VURGUSU
Türkiye'de tekrar başlayan laik tartışmalarına da değinen Çörtoğlu, konuşmasında sık sık laikliğe vurgu yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 'demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti' olduğunun altını çizerek, bu dört niteliğin değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif bile edilemeyecek Anayasal hükümler olduğunu hatırlattı.
Çörtoğlu, laik devlet düzeninin olmadığı, bir ortamda özgürlükten ve demokrasiden söz etmenin olanaksız olduğunu belirterek, "Bu bağlamda
laiklik, eğitimin, kültürün, hukukun dinden bağımsız olmasını, devletin dine dayalı düşünce ve akımların etkisinden arınması anlamını da taşır" dedi.
"Maksatlı çevrelerce" diye adlandırdığı bazı kesimlerin laiklik ilkesine bağlı, laikliği koruma ve yaşatma bilincinde olan duyarlı vatandaşlara, çeşitli benzetme ve nitelendirmelerde bulunulduğunu anlatan Çörtoğlu, "
İrtica ile mücadelede, Cumhuriyetimizin laik yapısının korunmasında, dinin ve dince kutsal sayılan değerlerin siyasal amaçla kötüye kullanılmasının önlenmesinde, toplumsal duyarlılığı önemsiyor, bunu laik devlet düzeninin en büyük teminatı olarak görüyoruz" diyerek, son dönemde yapılan 'Cumhuriyet Mitingleri'ne
destek verdi.
"Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı her türlü hareket irticadır" diyerek 'irtica tanımını yapan Çörtoğlu, "Önem ve öncelik sıralaması zaman içerisinde değişkenlik göstermekle birlikte Türkiye'de irtica tehdidi her zaman olmuştur ve olmaya da devam edecektir" dedi. Çörtoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye Cumhuriyetinin ulusal birliğine ve bütünlüğüne yönelik her türlü irticai faaliyet üzerinde kararlılıkla durulmalı, bireyin iç dünyasına yönelik olan din ve vicdan özgürlüğünün, kamu düzenini bozucu
eylemlere dönüşmesine izin verilmemelidir. Laiklik ile, devletin ve demokrasinin olduğu kadar, herkesin dini
inanç, vicdan ve kanaat hürriyetinin de korunmasının amaçlandığı unutulmamalıdır. Bugün, eğer vatandaşları din ve vicdan özgürlüğüne sahip, demokrat bir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığından söz edebiliyorsak, bunun laiklik ilkesinin bir eseri olduğu hususunda hiç kimse duraksama yaşamamalıdır"
"YAŞ KARARLARININ DENETİM DIŞINA BIRAKILMASI HUKUK DEVLETİYLE BAĞDAŞMAZ"
Çörtoğlu, Anayasa'nın 125'inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmesine karşın, aynı maddede
cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işler ile Yüksek
Askeri Şura (YAŞ) kararlarının yargı denetimi dışında bırakılmasının doğru bulmadığını belirterek eleştirdi. Yine Anayasada yer alan 'olağanüstü hallerde,
sıkıyönetim ve savaş durumlarında çıkarılan
kanun hükmünde kararnamelerin;
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının; geçici 15'inci madde ile de Milli
Güvenlik Konseyinin ve bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin ve Danışma Meclisinin tasarrufları'nın yargı denetimi dışında bırakıldığını anlatan Çörtoğlu, "Bu konuların yargı denetimi dışında bırakılmasının, Cumhuriyetimizin hukuk devleti niteliği ile bağdaşmadığı kuşkusuzdur" diye konuştu.
Çörtoğlu,
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun
yüksek yargı organlarına üye seçme yetkisine sahip olmasını da eleştirerek, "En son, yüksek yargı organlarına
üye seçimi konusunda ortaya çıkan ve Yüksek Kurulun oluşum ve işleyiş şeklinden kaynaklanan sorunlar, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Kurulun, Yargıtay ve Danıştaya üye seçme görev ve yetkisinin, Yargıtay ve Danıştay Genel Kurullarına devredilmesi bu konudaki tartışmaları sona erdirecektir. Kendi Başkanını, Başsavcısını, başkanvekillerini ve daire başkanlarını seçen yüksek mahkeme genel kurulları, kendi bünyesinde görev yapacak üyeyi de seçebilmelidir" dedi.
CUMHURBAŞKANI SEZER'E ÖVGÜ
Çörtoğlu, konuşmasının son bölümünde eski bir yargı mensubu olan Cumhurbaşkanı Sezer'in cumhurbaşkanlığı yapmasından ötürü yargı mensupları olarak her zaman onur ve kıvanç duyduklarını söyledi. "Zor ve sıkıntılı günlerin yoğunluklu olduğu bu dönemde milletimiz için güven unsuru oldunuz" diyen Çörtoğlu, "
Tarih sizi, demokratik ve laik cumhuriyete bağlı, hukukun üstünlüğünden asla taviz vermeyen, saygın bir hukuk v
e devlet adamı; insani yönünüz itibarıyla da halkın içinde, halkla birlikte yaşayan, mütevazı ve sade bir vatandaş olarak anacaktır" diyerek, Cumhurbaşkanı Sezer'i övdü.
Konuşmaların ardından tören Danıştay'da
görev süresi dolan 11 üyeye plaket verilmesiyle sona erdi. Aralarında geçen yılki saldırıda ölen
Mustafa Yücel Özbilgin'in de bulunduğu
emekli üyelere plaketlerini Cumhurbaşkanı Sezer verdi. Öldürülen Özbilgin'in plaketini eşi Sema Özbilgin alkışlar eşliğinde aldı.
Cihan