Özellikle cunta eksenli kritik
davaların hepsinde
Çubuklu Paşa bizzat olayların içinde. Son olarak haftalık basını bilgilendirme toplantısında
Kozmik Oda'da hakim
Kadir Kayan'ın
belgeleri görmesini “
gizlilik ihlali” gibi sundu. Oysa “
Türkiye Cumhuriyeti Kanunları”na göre hakim için “sır” söz konusu değil. Çubuklu, gizlilik ihlali teorisinin üstüne hakimin görmesi nedeniyle
Kozmik Odadaki belgelerin
imha edileceği sözlerini bina etti.
Yakılacağını belirttiği evraklar için söylediği “Yıllardır büyük emekler verilerek hazırlanmış” gibi ifadeler de kamuoyunda aramanın devletin bekasına zarar verdiği gibi bir algının oturtulmasına yönelikti.
Oysa hukuk bilgisinden yoksun insanların bile fark ettiği şekilde, böyle bir “imha”
delillerin yok edilmesi demekti. Kozmik Oda aramasını yasal yetkiyle yapan
Hakim Kadir Kayan, yüzlerce sayfa not çıkarmıştı ve bu notlara bağlı belge bilgi ses kaydı ve dijital veri “delil” sıfatını taşıyordu.
Genelkurmay Adli Müşaviri'nin bunu bilmemesi, ya da adli müşavirlikte kimsenin bu yönde uyarıda bulunmaması düşünülemezdi. Kozmik Oda da yapılan aramaların sonuçlandırılma aşamasında bile
sivil savcı ve hakime karşı hukuk dışı tutumlar ve müdahaleler sergilediğinin tespit edildiği de gelen bilgiler arasında.
İşte bu noktada kulislerde kritik bilgiler yankılanmaya başlandı. Hıfzı Paşa'nın üzerinde ağır bir
baskının olduğu, hiçbir hukuk kuralına uymayan uygulamaları ve sözlerin sebebinin bu olduğu, Karargahtan sürekli tazyik geldiği ve bu emirlere karşı koyamadığı ifade ediliyordu. Hatta bu noktada isimler bile dile getiriliyordu.
Elbette buna karşıt görüşler de var kulislerde. Hıfzı Paşa'nın özellikle Karargahı zor durumda bırakan
soruşturma, inceleme ve davalarda bizzat kendisinin hukuku dolanan çıkış yolları aradığı, ürettiği konuşuluyor. Bunu güçlendiren en önemli kanıt olarak da internette dolaşan ve sivil savcılığa gönderilecek delillerin karartıldığı meşhur ses kaydı gösteriliyor.
Ses kaydındaki kişinin Hıfzı Paşa olduğu iddia ediliyordu.
Kayıtta şuan Çürük Çetesi'nden
tutuklu bulunan Askeri
Savcı Albay Zeki
Üçok'la ilgili belgelerin karartılmasının diyalogları yer alıyordu. Karartılan belgeler, sivil savcılığa gönderilmesi gerekenlerdi.
Önce bu ses kaydı sonra da delil niteliğindeki Kozmik Belgelerin imha edileceği açıklaması…. ( Ses kaydı için tıklayınız). İşte peş peşe gelen bu olaylar Hıfzı Paşa'yı tartışmaların göbeğine oturtmuş durumda. Uygulamalar itibariyle sürecin sonunda Komuta Kadamesi'nden daha fazla Hıfzı Paşa'nın sorumlu olacağı kesin. Yani bulunduğumuz dönemin
Org.'larından daha zor bir emeklilik Hıfzı Paşa'yı bekliyor olabilir.
Bu tartışmalar sürerken ilginç bir haber
Star Gazetesi'nde yayınlandı.
Sahte Çürük Raporu Çetesi kapsamında tutuklu bulunan Albay Üçok'un takip ettiği
Kayseri Davası'nda kritik el değiştirmeler yaşandı. Habere göre;
Zeki Üçok, tutuklandıktan sonra yerine atanan Albay Hakan Özbek, Kayseri soruşturması diye adlandırılan
dosyayı ayırarak, Karargah Evleri dosyasını bizzat kendi aldı. Kayseri Dosyası ise Savcı
Binbaşı Ali Fuat Kumral'a verildi. Dosya üzerinde çalışan Kumral, delil yetersizliği,
gözaltı sürecinden itibaren yaşana hukuksuzluklar ve zanlıların ifadelerinin işkence ve
hipnoz altında alınmış olması gibi sebepler nedeni ile dosya hakkında
takipsizlik kararı verilmesi için çalışmaya başladı. Ancak Albay Özbek, dosyayı teamüllere aykırı olarak Kumral'dan geri aldı. Dosyanın alınması için hiçbir sebep gösterilmedi.
Haberin en kritik cümlesi ise; “Genelkurmay Adli Müşaviri Tuğg.
Hıfzı Çubuklu ile Özbek'in görüştükleri” cümlesiydi. Yani Kayseri dosyasının teamülleri aşan
şüpheli el değiştirme trafiğini yöneten Albay Özbek ile Hıfzı Paşa temas halindeydi.
İşkence, hipnoz altında alınan ifadeler ve
mahkeme kararı olmadan tutuklamalar yapılması gibi fahiş hukuksal hatalar içeren bu davaya, bu hukuksal hatalar bilinerek dava açılması için yapılan bu üst düzey temas, açıklanması ve
hesap verilmesi zor sorunlara yol açacak.
Bu haberin hemen sonrasında Fikret Bila'nın köşesinde yüzde yüz
karargah kaynaklı yeni bilgiler boy gösterdi. Bila'nın yazdığına göre Genelkurmay, Hakim Kadir Kayan'ın gördüğü Kozmik Odadaki belgeleri yakmaktan vazgeçmişti. Oysa Genelkurmay haftalık basını bilgilendirme toplantısında “resmi ağızdan” yani Hıfzı Paşa'nın ağzından bu belgelerin yakılacağını duyurmuştu. Bir haftada değişen neydi?
Bila'nın yazdığına göre; “Genelkurmay belgeler yakılırsa spekülasyon olacağından” endişe etmiş.
Oysa delil niteliğindeki o belgeler yakılırsa olacak şeyin “spekülasyon” değil “delil karartma suçu” olacağını herkes biliyor. Bu suçu basın yoluyla Hıfzı Paşa'nın açıkladığı düşünüldüğünde sorumlu aramak için fazla uğraşa gerek olmayacağı açık.
Bila'nın yazdığı önemli bir konu da ,
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararından sonra Genelkurmay'ın şuan sürmekte olan davalarla ilgili olarak “askeri yargıya gönderin” talebinde bulunmayacağıydı. Oysa yine Hıfzı Paşa bizzat bu davaların askeri yargıya devredilmesi gerektiğini açıklamıştı. Bu Hıfzı Paşa'nın hassas olduğu bir noktaydı ve Meçhul Subay'ın gönderdiği mektupta, Hıfzı Paşa'nın Anayasa mahkemesi üyeleri üzerine askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan değişikliğin iptali için baskı yaptığı ve görüşmelerde bulunduğu ihbar edilmişti.
Özetle Bila iki şey yazdı; “Kozmik Odadaki belgeler yakılmayacak” “Sürmekte olan davaların askeri yargıya devri istenmeyecek”
Bila'nın yazısının yüzde yüz Karargah kaynaklı olduğu açık. Ve yazının iki temel unsuru da Hıfzı Paşa'nın bir hafta önce söylediklerinin yüzde yüz zıttı.
Şimdi iki durum söz konusu;
Bir: Hıfzı Paşa bu açıklamaları kendi başına yaptı ve Karargah Bila üzerinden devreye girerek düzeltme yaptı.
İki: Hıfzı Paşa, gördüğü tazyik üzerine bu açıklamaları yaptı. Ama olayın nihayetinde
fatura ödeyecek kişinin kendisi olacağını fark etti ve viraj aldı. Bila da gazeteci olarak bu yeni durumu haberleştirdi.
Bunları düşünürken ve bilgi kaynağını tahmin ederken, Fikret Bila'nın son haftalarda Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner'le günlük görüşmelere başladığını unutmamak gerekiyor.
Hıfzı Paşa, Karargah'tan gol mü yiyor; işler sarpa sardığında şuan yaptığı kanunları zorlayan uygulamalarının emirlerini verenleri arkasında bulabilir mi; yoksa bütün bunları kendi inisiyatifiyle mi yapıyor?
Bunlar ihtimaller ve kulislerde dolaşan bilgiler.
Ama işin özü; Hıfzı Paşa'yı zor emeklilik günleri bekliyor….
HIFZI PAŞA DOSYALARI BİRİKİYOR
Hıfzı Paşa'nın başını ağrıtacak olaylar bununla da sınırlı değil. Psikolojik
Harp Siteleri Andıcı'nın altında parafı var. Bu süreçte, andıçın
Başbakanlık talimatı ile internetle ilgili kanuna uyum sağlamak amacıyla yapıldığını ifade etmişti. Ancak bu talimat ispatlanamıyor, çünkü ne
Başbakanlık'ta ne de Genelkurmay'da yok. Bu siteler üzerinden gri ve kara
propaganda yapılması için internet olanaklarının kullanılması, internet haber sitelerinin fişlenmesi, Cumhurbaşkanı-başbakan gibi önemli siyasiler hakkında iftiralara varan bilgilere yer verilmesi ve bu bilgilerin bulunduğu sitelerin yapılması, bu sitelerdeki bilgilerin propaganda amaçlı
mail ortamında dağıtımının yapılması, hatta AKP hakkındaki
kapatma davasına delil olarak girmesi gibi suç unsuru içeren işlerin yapılmış olması, altında parafı bulunan Hıfzı Paşa'yı terletecek diğer bir konu.
“Aşçının karısı skandalı” olarak bilinen
Zekeriya Duran olayı da yenilir yutulur gibi değil. Hıfzı Paşa'nın,Zekeriya duranı korumaya çalışması istifadan vazgeçirmesi.Daha sonra
aşçının ve eşinin durumunun ortaya dökülmesi sonrası durumun kapatılamaz hale geldi. Aldatılan Aşçı gazetecilere kendisinin karargaha çağrıldığını ve olayı kapatması için baskı yapıldığını anlattı. Tahmin edin baskıyı yapan kimdi?
AKTİFHABER