"1- Sayın Cumhurbaşkanı, geçen haziran Türkçe Olimpiyatları kapanış töreninde ‘Türkçeye Türkiye’nin barış mücadelesine adanmış sevgili öğretmenlerimizi tekrar tekrar tebrik ediyorum.’ demiş, 25 dakika Hizmet’e ve Hocaefendi’ye övgüler yağdırmıştınız. 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları dışında bizim bilmediğimiz hangi sebeple bir yıl içinde 180 derece dönüş yapıp kendinizi Hizmet’i lanetler bir konuma düşürdünüz?
2- Hocaefendi, 12 Mart mahkemelerinde yargılandı. Cuntacılar bir şey bulamadı. Sonra 12 Eylül darbecileri... Son olarak 28 Şubat’çıların terör örgütü kurmaktan açtıkları dava Haziran 2008’de de Yargıtay Genel Kurulu’nda oybirliğiyle beraatle sonuçlanmıştı. Hocaefendi’nin avukatlarının ifade ettiği gibi şu an Hocaefendi ile ilgili mahkemelerde devam eden bir soruşturma veya dava yok.
Siz, kendi medyanızın yalanları dışında hangi bilgiye sahipsiniz ki olmayan soruşturma için ABD’den Hocaefendi’yi getirtme hesapları yapıyorsunuz?
3- Demokratik ülkelerde yargı bağımsız. Siz hem savcı hem hakim olup yargılıyor sonra zihninizdeki mahkemede mahkum edip ABD’den istemeye kalkıyorsunuz? ABD bizim gibi değil, demokratik bir ülke. Orada herhangi bir kişinin iadesine karar verecek olan Başkan değil, ABD yargısı. Bunu bildiğiniz halde emrinizdeki gazetelerinize bunu haber yaptırma amacınız ne? ‘Bakın gelmiyor, demek ki ABD kolluyor’ demek mi? Medya aracılığıyla psikolojik harp yapmayı yeni makamınıza yakıştırıyor musunuz?
4- Yargının iflas ettiği, siyasilerin savcı ve hakim olduğu bir ülkede, en masum insanlar katil muamelesi görebilir, ki görüyor. Teröristler devlet misafiri, vatanseverler terörist sayılıyor. Hırsızlık ve yolsuzlukları yakalayan dürüst insanlar, kurulan proje mahkemelerle hapse giriyor. Hocaefendi’ye karşı bütün s¸er odaklar düşmanlıkta ittifak halinde. Yılanlar inlerinden çıkıp tuzak kurmuş bekliyor. Böyle bir konjonktürde Hocaefendi’nin ‘Mü’min aynı delikten iki defa sokulmaz’ hadisine muhalefet edip, yargının adalet bakanının ağzına baktığı bir ülkeye geri dönmesi, mümin basiretinin ‘evet’ diyeceği bir davranış mıdır?
EMSALSİZ HUSUMETİN SEBEBİ BUNLARI PERDELEMEK Mİ?
5- Yıllarca övgüyle bahsettiğiniz Hizmet Hareketi’ne olan şimdiki emsalsiz husumetiniz yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını yürüten savcı ve polis müdürlerinin Hizmet’le irtibatı iddiasından mı kaynaklanmaktadır?
6- Son iki yıldır size soru sorabilen bir gazetecinin karşısına çıkamadınız. Sebebi 30 milyon Euro sıfırlama, Urla villaları, imar izinleri, vali sürdürme, Çatalca villaları, ihalelere müdahale, 10 milyon Euro komisyonu yetersiz bulma, yerden ve havadan nereye olduğu belirsiz silah sevkiyatı... Ve sümenaltı edilen Baykal kaseti... gibi iddiaların gerçekliği midir?
7- Dokunulmazlığınız olduğu anayasanın “başbakan ve bakanlar tutuklanamaz, Meclis soruşturması dışında yargıya sevk edilemez” hükmüyle sabit. Buna rağmen ‘hedefleri bendim’ demeniz sizin de bu yolsuzluk ve rüşvet skandallarıyla ilişkili olmanızdan mıdır?
8- Değilse AKP’deki yolsuzlukları ve yolsuzluklara bulaşanları temizleyip güçlenmek varken niçin yolsuzlukları araştıranlara savaş açtınız? 20 bini aşkın vatan evladını sürgüne yolladınız?
9- MİT’in geçen yıl Reza Zarrab’ın bakanlarla yolsuzluk ilişkisi olduğu yönünde sizi uyardığına dair bir belge çıktı. Demek ki MİT elemanları da bakanları, bürokratları takip etmiş. O raporu hazırlayan MİT mensuplarını da görevlerinden aldırdınız mı?
10- Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İsviçre bankalarında parası olduğu yönünde iddialar çıkınca kendisi İsviçre bankalarına başvurdu. Hesabım varsa bana bildirin, dedi. Böylece Baykal’ın İsviçre bankalarında hesabı olmadığı ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Wikileaks belgelerine dayanarak sizin İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabınızın olduğunu iddia etti. Siz de İsviçre bankalarına başvurarak hesaplarınızın bulunmadığını kamuoyuna belgelemeyi düşünüyor musunuz?
11- Dünya siyasi tarihinde 30 savcı ve hakimle ve 20 polis müdürüyle yapılmış herhangi bir darbe var mıdır? 4 bakanın yolsuzluktan istifası darbe miydi? Reza Zarrab’ın bakanlara rüşvet vermesini veya Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’ye girişi yasak olan Yasin el Kadı’nın takip edilmesi suç mudur? Darbe midir?
12- Uçakta gazetecilerin ‘Elde bilgi-belge olmadan ne yapacaksınız? diyenler var sorusuna ‘Bu ülkenin Başbakan’ı, bakanları dinlendi. Bundan daha büyük belge olur mu?’ demeniz nasıl bir mantıktır? Suçun varlığı aynı zamanda suçlunun kim olduğunu da mı açıklar? Elinizde hiçbir belge olmadan milyonlarca mensubu olan bir camiayı sürekli karalamak ve karalatmak vicdanınızı rahatsız etmiyor mu?
13- Türkiye’yi dinlediklerini kabul eden ABD, Almanya ve İngiltere’ye ses çıkaramayıp, Cemaat beni dinledi diye onlara şikâyete gitmek biraz tuhaf olmuyor mu?"