Ergenekon terör örgütünün, yaptırdığı ve yaptıracağı iddia edilen kanlı eylemlerle,
ülkede askeri
darbeye zemin hazırlamayı planladığı ortaya çıktı.
Mahkeme Ergenekoncuları
halkı isyana
teşvik suçlamasıyla tutukladı. Basına yansıdığına göre karanlık emellerine demokratik hukuk devletinde ulaşamayacağını bilen
"sözde vatanseverler" birbirinden korkunç eylemler planlıyordu.
Orhan Pamuk, Osman
Baydemir,
Ahmet Türk,
Fehmi Koru gibi bilinen isimlerin yanı sıra, farklı kesimlerin sembolü haline gelmiş kişiler de sansasyonel biçimde ortadan kaldırılacak, böylece Türkiye'de bir
kaos ortamı oluşturulacaktı.
Bu suikastların ardından ortaya çıkacak/çıkartılacak kamuoyu tepkisiyle birlikte halk kamplara bölünmüş olacak ve
askeri müdahale için zemin uygun hale getirilecekti.
Buradaki
kilit ifade
"halkın kamplara bölünmesi" cümlesinde gizli.
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar, Danıştay'a yapılan saldırılar, Malatya'daki kitapevi katliamı ve
Hrant Dink cinayetleri ve bunların ardından düzenlenen yüzbinlerce kişilik kalablalık mitingler hep bu amaca yönelikti:
Halkı kamplara ayırmak ve ülkede bir darbe zemini oluşturmak.
Devlet uzun süren bu takipten sonra karanlığın üzerine gitme cesaretini gösterdi ve Cumhuriyet tarihinin belki de en çaplı operasyonları başlatıldı.
Bu korkunç faaliyetler dizisinin arkasındaki isimlerden bir bölümü şok baskınlarla göz altına alındı. Operasyonların burada noktalanmayacağı ise Bakanlar Kurulu'ndan sonra yapılan
"işin ucu neye varırsa varsın, üzerine gideceğiz" sözlerinden anlaşıldı.
Ancak gelin görün ki, bugünkü Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfası, sanki Ergenekoncuların amaçlarına paralel mahiyetteydi.
Kendi binalarına atılan bombaların ardında kimlerin olduğuna dair ortaya çıkan bilgileri bir kenara bırakan Cumhuriyet,
"Ülke ikiye ayrıldı" ve
Bölünme uyarısı" gibi başlıklarla, Türkiye'de bir kargaşa zemini oluşmasına katkı sağlayabilecek bir üslup kullanılıyordu.
Bu başlıkları gören okurlar,
"Cumhuriyet gazetesinin yayın anlayışıyla, Ergenekoncuların korkunç planları arasında bir bağ olabilir mi? şeklinde düşünmeden geçemedi...