Arslan, yaptığı yazılı açıklamada,
referandum sonucunun din özgürlüğünü ihlal ettiğini belirterek, ''Referandumun sonucu, aydın bir
toplum için çağ dışı ve
İsviçre'de de olması gereken
insan hakları açısından bir yas günüdür. Minare yasağıyla insanların, dinlerini açık bir şekilde yaşayabilmeleri engellenmek istenildiğinden,
oylama sonucu din hürriyetine kesin bir kısıtlama getirmektedir'' ifadesini kullandı.
İbadethanelerin görüntüsünü referandumla oylamaya sunmanın bir toplumu bölebileceğini belirten Arslan, İsviçre
halkının bu oylamadan sonra bölündüğünü, oylamaya katılanların yüzde 43'ünün minare yapımına olumlu oy verdiğini, bu kişilerin açık ve aydın bir topluma "
evet" dediğini kaydetti.
Arslan,
DİTİB'in, yetkilileri sağduyuya davet ederek, referandum sonucunun ve yasağın uygulanıp uygulanmamasının yeniden gözden geçirmelerini istediğini kaydetti.
Avrupa'daki aşırı sağcıların, insanları
İslamiyet'e karşı ayaklandırmak için referandum sonucunu kullanmalarını görmenin de endişe verici olduğunu belirten Arslan, aşırı sağcıların bu sonucu daha fazla istismar etmemelerini
ümit ettiklerini, sonucun nedenlerinin araştırılarak camiler hakkındaki yanlış ya da eksik bilgilerin de mutlaka düzeltilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İsviçre yönetimine ülkedeki
Müslüman teşkilatlarıyla birlikte toplumu bilgilendirmesi çağrısında bulunan Arslan, böylelikle İsviçre'nin aşırı sağcıların oluşturduğu gerilimden kurtulabileceğini kaydetti.
Halk oylamasına izin veren doğrudan
demokrasi sistemine sonsuz saygı duyduklarını belirten Arslan, ancak din hürriyetinin de içine aldığı temel hak ve özgürlüklerin dokunulmaz olduğuna, bu nedenle de bunun halk oylamasına sunulmasının sakıncalı olduğuna işaret etti.
Bu referandumun açık ve net bir şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini belirten Arslan, ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine mutlaka götürülecek olan referandum sonucunun düzeltileceği umudunu taşımaktayız'' dedi.