Enformasyon ve dezenformasyon
Türkiye kritik bir süreçten geçiyor.
Kuzey Irak'a olası bir
operasyon gündemde.
Çatışmalar sürüyor, şehitler vermeye devam ediyoruz.
Son olarak 8 asker
terör örgütüne teslim oldukları için tutuklandı.
Ortalıkta fotoğraflar, sahte
rapor iddiaları uçuşuyor.
Kendilerini
general diye tanıtan muhabirler çıkıyor.
Bilginin değil çifte
kontrolü, tek kaynaktan doğrulatılması bile mümkün değil.
Dün bir
gazete Dağlıca'daki tabur komutanının "görevi
ihmal" iddiasıyla tutuklandığını yazdı.
Genelkurmay Başkanlığı sabah erkenden sitesinde bu iddiayı yalanladı.
Aslında bu yolda ihbarlar bize de ulaştı.
Üstelik bu bilgiyi bölgedeki kimi güvenlik mensupları da doğruladı.
Genelkurmay'a yaptığımız başvurulardan sonuç alamadık çünkü bu iddia ne doğrulandı, ne de yalanlandı.
Havanın puslu olduğu ortamlarda herkes kendi işine gelen tipte haberlerin çıkması için yoğun çaba sarf ediyor.
Sürekli uyanık olmamız gereken bir dönem.
Dağda çekilmiş bir fotoğrafın bir milletvekiline ait olduğu da iddia edilebiliyor, bir üst rütbeli subayın tutuklandığı da.
Böyle bir dönemde işi habercilik olan gazeteciler, kendilerine ulaşan her bilgiyi birkaç kez doğrulatmak zorunda.
Ancak bunun için kanalların açık olması, kritik iddialara anında
cevap verilmesi gerekiyor.
Kasıtlı yanlış bilgi, zaman zaman
silah kadar tehlikeli olabilir, gerek güvenlik güçlerinin, gerek halkın psikolojisi üzerinde olumsuz etki yaratabilir.
Bugün elimize ulaşan bilgileri kontrol etme çabalarımız sonuçsuz kalıyor, çünkü telefonlarımız her zaman cevaplanmıyor.
Bu da zaman zaman yanlış haberlerin çıkmasına neden olabiliyor.
İkinci olarak olayların muhatapları çıkıp halkı yeterince bilgilendirmiyor, bu da fısıltı gazetesine güç kazandırıyor.
Dağlıca baskını bunun bir örneği.
Şu anda kahvelerde, kulislerde bu baskına ilişkin sayısız
senaryo tartışılıyor, çünkü kamuoyuna o gece ne olduğu konusunda tatmin edici bilgi verilmiyor.
Bu da demokratik bir
toplum açısından sıkıntılar yaratıyor.
Açıklık zarar getirmez, tehlikeli olan fısıltının gerçek kabul edilmesidir.
ERGUN BABAHAN/SABAH