Danıştay iddianamesi kabul edildi

Danıştay'a ve Cumhuriyet Gazetesine yönelik saldırıyla ilgili savcılık iddianamesi tamamlandı

Danıştay iddianamesi kabul edildi

Danıştay İkinci Dairesine ve Cumhuriyet Gazetesine yönelik saldırılarla ilgili 9 kişi hakkında ''anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs'' ve ''silahlı örgüt kurma'' suçlarını da kapsayan iddianame Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Saldırının faili avukat Alparslan Arslan ve 8 sanık 11 Ağustosta yargılanmaya başlanacak. Edinilen bilgiye göre, terör ve organize suçlarla bakmakla yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Cumhuriyet Savcılığının iddianamesini kabul ederek, tensip tutanağı hazırladı. Tensip tutanağında tutuklu sanıklar Arslan, avukat Süleyman Esen, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin Irşi, Erhan Timuroğlu ve Aykut Metin Şükre'nin suçun vasıf ve mahiyeti, delil durumu ve suça öngörülen ceza miktarları gözönüne alınarak, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Mahkeme, müştekiler Danıştay İkinci Dairesinin üyeleri Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç ve Ayfer Özdemir ile tetkik hakim Ahmet Çobanoğlu'nun da davetiye ile çağrılmasına karar verdi. Mahkeme, duruşmanın 11 Ağustos Cuma günü saat 09.30'da yapılmasını da kararlaştırdı. -İDDİANAME- Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan tarafından hazırlanan iddianamede, Arslan, Esen ve Kurter'in, Cumhuriyet Gazetesinde türban ile ilgili yayınlanan karikatür ile Danıştay İkinci Dairesinin türban ile ilgili kararını esas alarak, anayasal düzeni cebren değiştirmeye teşebbüs amacı doğrultusunda silahlı örgüt kurdukları belirtiliyor. Örgütün kuruluş amacının türbanı korumaya yönelik olduğu vurgulanan iddianamede, eylemlerin de müştekilere beslenen kişisel husumet değil, bir basın kuruluşu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti kanunlarına göre karar veren yargı mensuplarına yönelik olduğu anlatılıyor. İddianamede, ''Türban olarak bilinen bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılınması amacıyla örgüt kurulması ve bu amaca uygun eylemler gerçekleştirilmesi, mevcut anayasal sisteme yönelik tehlike olduğu gibi anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, yerine başka bir düzen getirmeye ya da anayasal düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs olarak değerlendirilmiştir'' deniliyor. Arslan ile Esen'in 1994 yılından beri arkadaş oldukları ve hukuk fakültesini birlikte okuduklarına yer verilen iddianamede, Esen'in Salih Kurter ile ilişkilerinin ise 2 yıl önce başladığı belirtiliyor. Salih Kurter'in ''örgüt evi'' olarak tanımlanan evine gelip giden çok sayıda kişinin toplantılar yaptığı ifade edilen iddianamede, dini sohbet adı altında başörtüsünün de konuşulduğu, Alparslan Arslan'ın Kurter'in fikirlerinden etkilendiği kaydediliyor. -''REFLEKS GÖSTERMELİYİM''- Kurter'in, Danıştay İkinci Dairesinin türban ile ilgili kararı ve Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanan türban takmış domuz karikatürünün ''Müslüman Türk milletinin mukaddesatına yapılmış hakaret ve aşağılama'' olduğu, buna refleks gösterilmesi gerektiği yönünde yoğun konuşma ve telkinlerde bulunduğuna işaret edilen iddianamede, Arslan'ın bu duruma kendisinin refleks göstermesi gerektiğine karar verdiği anlatılıyor. İddianamede, eylem kararı alan Arslan'ın ''liderim'' diye bahsettiği Süleyman Esen ile bu konuda görüştüğü, eylemlerde yer almaları için Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin Irşi ile temas kurduğu, 2 adet Glock marka tabancayı Aykut Metin Şükre'den aldığı, Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldırıda eski arkadaşı Osman Yıldırım'ın aracını kullandığı ifade ediliyor. -CUMHURİYETE BOMBALI SALDIRILAR- Tekin Irşi'nin, 5 Mayıs 2006 tarihinde Osman Yıldırım'ın tarifi üzerine Cumhuriyet Gazetesine el bombası attığı, ancak bombanın patlamadığı anlatılan iddianamede, Irşi ve Sağır'ın, Yıldırım ile 10 Mayısta tekrar gazete merkezine gittikleri belirtiliyor. İddianamede, İsmail Sağır tarafından atılan bombanın da patlamadığı anımsatılıyor. Arslan'ın, bombaların patlamamasına ''Allah'a inancınız yok da ondan patlamamıştır'' diyerek sinirlendiğine yer verilen iddianamede, Arslan'ın 11 Mayıs tarihinde Sağır ve Timuroğlu ile birlikte gittiği gazete merkezinin bahçesine attığı bombanın patladığı ve maddi hasar oluştuğu belirtiliyor. Arslan'ın, 15 Mayıs 2006 tarihinde Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır ile Ankara'ya gittiği ve Ulus'ta bir otele yerleştikleri, yanındaki diğer kişilere Danıştay İkinci Dairesi üyelerini öldüreceklerini açıkladığı belirtilen iddianamede, Arslan'ın 16 Mayısta Danıştay binasında inceleme yaptığı ve 17 Mayıs 2006 tarihinde olayı nasıl gerçekleştirdiğine yer veriliyor. -AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS TALEBİ- İddianamede, Arslan için Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/1. maddesinde tanımlanan ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek'', 309. maddesinde tanımlanan ''anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs'', 82. maddesinde tanımlanan ''bir kişiyi tasarlayarak ve yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek'', ''4 kişiyi tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs'', 170/1. maddesinde düzenlenen ''patlayıcı atmak'', 174/1 ve 2. maddesinde düzenlenen ''patlayıcı temin etmek ve bulundurmak'', ''ateşli silahlar kanununa muhalefet'', 151. maddesinde düzenlenen ''özel ve kamu malına zarar vermek'' suçlarından cezalandırılması isteniyor. ''Kasten öldürme ve öldürmeye teşebbüs'' suçlarını düzenleyen TCK'nın 82. maddesi ağırlaştırılmış müebbet, ''anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını öngörüyor. Örgütün kurucusu ve yöneticisi oldukları belirtilen Süleyman Esen ve Salih Kurter ile örgütün üyesi oldukları ileri sürülen Osman Yıldırım, İsmail Sağır için de TCK'nın ''anayasal düzeni cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs'' suçunu düzenleyen 309. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, bu sanıklar hakkında ''kasten ve tasarlayarak kamu görevinden dolayı öldürme suçuna iştirak'' suçunu düzenleyen TCK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (g) bendlerine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis de talep ediliyor. Aykut Metin Şükre ve Ayhan Parlak hakkında ise TCK'nın ''örgüte bilerek ve isteyerek yardım'' suçunu düzenleyen, ancak ''örgüt üyesi'' olarak cezalandırma öngören 220/7. maddesi uyarınca 1'er yıldan 3'er yıla kadar hapisleri talep ediliyor. AA
<< Önceki Haber Danıştay iddianamesi kabul edildi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER