Çörtoğlu, Danıştay 2. Daire üyelerine yapılan saldırının yıldönümü dolasıyla düzenlenen törende konuştu. Törene Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin, Danıştay üyeleri ve Mustafa Yücel Özbilgin'in ailesi katıldı. Mustafa Yücel Özbilgin'in hayatının gösterildiği sinevizyon gösterimi sırasında eşi Sema, çocukları Serkan ve Göhkan Özbilgin'in ağladıkları görüldü. Törende konuşan Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesi üyelerine düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'in 1999 yılında Danıştay üyeliğine seçildiğini, iki yıl süreyle Danıştay Genel Sekreterliği görevinde bulunduğunu söyledi. Çörtoğlu, "Özbilgin'in uzun yıllar boyunca edindiği yöneticilik tecrübelerini yargıçlık mesleği ile en iyi şekilde birleştirerek ve kaybettiğimiz ana kadar hukuka bağlı bir yüksek yargıç olarak, "Türk Milleti Adına" karar veren ve üstün sorumluluk duygusu içerisinde Yüce Türk adaletine hizmet eden değerli arkadaşımızı, bizim ve Yüce Türk Ulusunun unutması mümkün değildir." dedi. Çörtoğlu, Anayasa'dan aldığı yetki ile Türk milleti adına yargılama görevini yerine getirdiği sırada Danıştay İkinci Dairesi'ne yapılan saldırının, Cumhuriyet tarihinde yüksek bir mahkemeye, bu düzeyde yapılan ilk saldırı olma niteliği taşıdığını söyledi. "Yargıya yönelik her türlü saldırı, kamu düzeninin bütününe yöneliktir." diyen Çörtoğlu, "Danıştay'a yapılan menfur saldırının hedefi, Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu'dur. Danıştaya yapılan saldırının Cumhuriyetle barışık olmayan, laik devlet düzenini özümsemeyen ve ülkemizin temel kurum ve kuruluşlarını hedef alan zihniyete karşı her zaman dikkatli olunması gerektiğini en acı bir şekilde bize hatırlatmıştır." dedi. "Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, varlığına kast edenlere hiçbir zaman boyun eğmemiştir." diyen Çörtoğlu, hukukun üstünlüğünü devlet hayatının her alanında hakim kılmayı hedefleyen Danıştay'ın, 17 Mayıs 2006 tarihinde mensubu olan Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i bu uğurda şehit verdiğini ifade etti. 17 Mayıs tarihinin Danıştay için unutulmayacak bir gün olduğuna işaret eden Çörtoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Adalet dağıtma görevini, Anayasaya, yasaya, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre yerine getiren mensuplarımıza yönelik bu saldırı, hedef ve irademizde en ufak bir değişikliğe yol açmamıştır. Bilakis, üstlendikleri görevin önemi ve yüceliğinin bilincinde olan mensuplarımız, bugün dünden daha kararlı ve azimli olarak adaletin tesisi için çalışmaktadırlar. Bu menfur olayı, hukuka saygılı devlet anlayışını korumayı ilke edinen milletin, laik cumhuriyete ve onun bağımsız yargısına sahip çıkma ve tehlikelere karşı her zaman uyanık olma gerekliliğinin bir işareti olarak görüyoruz. " Çörtoğlu, Danıştay'a yapılan eylemlerle karşı karşıya kalınmaması için, daha ciddi güvenlik tedbirlerinin alınmasının yanı sıra, bu tür olayların her yönüyle aydınlığa kavuşturulmasının gerektiğini kaydetti. Özbilgin'in anısını yaşatmak için Danıştay Kütüphanesi'ne Mustafa Yücel Özbilgin isminin verildiğini ifade eden Çörtoğlu, "Hizmet binamızın girişine bir anı köşesi oluşturulmuş, menfur olayı anlatan ve bununla ilgili değer ve hassasiyetlerimizi yansıtan bir pano hazırlanmıştır." diye konuştu. Çörtoğlu, 17 Mayıs törenlerinin kurumsallaştırılması ve devamlılığının sağlanmasına yönelik ilk adımı attıklarını belirtti. Çörtoğlu, gelecek yıllarda yapılacak 17 Mayıs törenlerinde, merhum Mustafa Yücel Özbilgin'in anısına hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi konularında ödüllü yarışma düzenlenmesi, anı kitabı hazırlanması, sempozyum yapılması ve gerekli koşulların oluşması halinde Uluslararası Atatürk Barış ödülüne veya diğer organizasyonlara aday gösterilmesi gibi proje ve girişimlerinin olduğunu ifade etti. Çörtoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ortak hedef ve görevi, kutsal adaletin dağıtımının yanı sıra, Cumhuriyetimiz'in temel niteliklerini korumak ve hukuk devleti ilkesini gerçekleştirmek olan bağımsız Türk yargısına karşı yapılan bu ve benzeri saldırı ve eylemler, bizleri, görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmekten asla alıkoyamayacak, Yüce Önderimiz Atatürk'ün aydınlık yolundan ayıramayacaktır. "