Bağış,
Mardin'deki temasları kapsamında
Yenişehir semtindeki
Fenerbahçeliler Derneğini ziyaret etti ve Fenerbahçe-Medical
Park Antalyaspor maçını bir süre vatandaşlarla birlikte izledi.
Daha sonra semtteki esnafı ziyaret eden ve anayasa paketinin içeriği hakkında bilgi veren Bağış, vatandaşların anayasa metnini okumalarını, sonra vicdanlarına danışıp ''
evet'' veya ''hayır'' oyu kullanmalarını istedi.
''Mardin'de vicdansız yok. Hepinizden 'evet' desteği istiyoruz'' diyen Bağış, parklarda oturan ailelerle sohbet etti, çocuklara
oyuncak dağıttı.
Bağış, Mardin Belediyesini de ziyaret ederek, Belediye Başkanı Beşir Ayanoğlu'dan kentin genel durumu ve belediye çalışmaları hakkında brifing aldı.
Alt yapı sorununu kısa sürede çözüme kavuşturacaklarını ifade eden Ayanoğlu, ''Sokak aralarına
araç girmediği için çöpleri 487 kadrolu
eşek ile topluyoruz. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında tarihi değerlerimizi özüne uygun
restore ediyoruz. Altyapı için 14 milyon liralık bir kaynak sağladık. Ancak bu tarihi kentin özüne kavuşturulması ve kentin alt yapısının tamamen çözülmesine yeterli olmayacak. Bu konuda sizden
destek istiyoruz'' dedi.
Egemen Bağış da Mardin Belediyesinde kısa sürede büyük
hizmetler verildiğini, ''
Başmüzakerecinin
Anayasa oylamasında ne işi olduğu'' şeklinde eleştiride bulunanlar olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
''Türkiye'yi nasıl ki
Avrupa standartları seviyesine getirmek için çalışıyorsak Mardin'i de Avrupa standartlarına uygun bir şehir haline getirmeliyiz. Binlerce yıllık tarihi olan bir şehrimizin daha da iyi bir konumda olması gerekir. Tarihi dokuyu ortaya çıkarmak lazım.
Avrupa Birliği fonları ile bu tarihi kentin dokusunu ortaya çıkarmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Şu ana kadar 8 milyon
avro fon kabul ettirdik. Ama daha da artırmak için çabalayacağız. Tabii ki belediyenin su, kanalizasyon ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden geleni yapacağız. Sayın Başbakanımızın özel bir sözü var. Biz bu yüzden Türkiye'de yolu olmayan köy bile bırakmadık. Hele illerimizin su sorunu çekmesi, kanalizasyon sorunu çekmesi hiç bir şekilde kabul edilemez. Gerçekten Türkiye'de çok iyi işler yaptık. Türkiye'nin yapacağı daha çok önemli işleri var.
Cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin 100 kilometre yol yapan devlet, son 8 yılda 6 bin 100 kilometre üzerine 12 bin 500 kilometre yol ve
otoban ekledik. Bu gün Türkiye'de hizmet veren okulların üçtü biri son 8 yılın eseridir. Hastanelerin dörtte biri son 8 yılın eseridir. Ama bütün yatırımlar
demokrasi ile at başı gidiyor.''
-''ÇEREZCİ DÜKKANI MI AÇACAK MUHALEFET Mİ YAPACAK''-
''Bir ana muhalefet lideri var, çıkmış,
kasaba kasaba dolaşıyor. Çerezci dükkanı mı açacak muhalefet mi yapacak karar da verememiş'' diyen Bağış, şunları söyledi:
''İşte bu
Anayasa değişikliği kayısıya, fındığa, çereze, aşureye yarar mı? Ben Mardin'den buna bir
cevap vermek istiyorum. Yarar. Çünkü, fakir bir demokrasi yok. Hangi
ülke demokrasiyi benimsemiş, vatandaşına bireysel
özgürlük yaşatmışsa o ülkeler zengin olmuş. O ülkenin fındığı da, kayısısı da değerlenmiştir. Künefesi, aşuresi de değerlenmiştir. O zaman o ülkenin insanları da zenginleşmiş.
Fakir demokrasi yok. Demokrasilerde de çok fakir kalmamıştır. Onun için bizim yapmamız gereken önce ülkemizi demokratikleştirmemiz. Şimdi kimleri çıkmış diyor ki 'bu başmüzarekecinin işi gücü yok müzakere yapacağına niye
referandum ile ilgili dolaşıyor' Bakın size açık ve çok net bir şey söylemek istiyorum, şu an Avrupa Birliği müzakerelerimizde, referandum kadar önemli konu yoktur. Çünkü bu referandumda oylanacak maddelerin içeriğine baktığınız zaman her bir madde Avrupa Birliği ile müzakerelerimizde bir fasıl açmak kadar önemlidir.''
Bağış, Türkiye'de
fişleme belasına son verilmesi ve keyfi
disiplin cezalarının ortadan kalkmasının
AB standartlarına yükselmesiyle ilgili bir süreç olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu ülkede kamu denetçiliği kurumumun kurulması, meclisin gizli oyla seçeceği bir kişinin 4 yıl boyunca vatandaşla devlet arasındaki sorunlarla ilgili olarak karar vermesinin önünün açılması, Avrupa Birliği standartları için bir girişimdir. Bu ülkede Yüksek Askeri
Şura kararlarının yargı yolunun açık olması, gerektiğinde
ihraç edilen kişilerin yargıya baş vurabilmesinin önünün açılması AB standartlarında bir adımdır.
Kamu çalışanlarının toplu
sözleşme hakkına kavuşması bu ülkenin AB standartları ile alakalıdır. Bütün bu adımlar Türkiye'nin daha çağdaş, demokratik daha laik daha güçlü hukuk devleti olmasını sağlayacaktır. AB'ye
darbe anayasası ile üye olmayız. Darbe anayasası ile üye olmaya çalışan başka ülkeler oldu.
Yunanistan,
Portekiz,
İspanya da denedi. Onlar da olamadı. Ne zaman ki anayasalarını değiştirdiler daha çağdaş, demokratik devleti değil bireyi öncelikli tutan anayasaları benimsediler, AB müzakere süreçleri hızlandı ve Avrupa'nın
kilit ülkeleri haline geldiler. Türkiye'nin AB müzakerelerinde 12 eylül 2010 iyi bir dönemeç olacaktır. Onun için merak edenlere Mardin'den seslenmek istiyorum, Türkiye'nin gerçekten Avrupa Birliği standartlarında olmasını istiyorsak, Mardin'in Avrupa Birliği standartlarında bir şehir olmasını istiyorsak, önce demokratikleşmemiz lazım. AB'ye darbe anayasası ile üye olunmaz.''