Bölgede yaşanabilecek her türlü
krizi, sorunu ve barış tehditlerini ortadan kaldırmak için azami gayret edeceklerini belirten Davutoğlu, ortada bir
masa kurulacaksa
Türkiye'nin bu masaya ilişenlerden değil, masayı kuranlar arasında yer alacağını belirtti.
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu "
Küresel Kriz, Yeniden Yapılanma ve
Ulusal Değişim" temasıyla dün başlayan Forum
İstanbul toplantılarına katılarak bur konuşma yaptı.
Konuşmasında son dönem Türk Dış Politikası hakkında bilgi veren Davutoğlu, uluslar arası dış politikayı büyük bir nehre, bölgesel ve ulusal politikaları da bu büyük nehre bağlanan
küçük ırmaklara benzetti. Küçük ırmaklarda yaşanan dalgalanma ve değişimlerin büyük nehri de etkilediğine değinen Davutoğlu, şu anda Türkiye'nin kendisine sorması gereken sorunun 'Sadece akışa uyum göstererek akan bir aktör mü olacak, yoksa o debiyi etkileyen, yönlendiren nehrin nereye gideceğini şekillendiren uluslararası bir aktör mü olacak' olduğunu belirtti.
Bakan Davutoğlu, Türkiye'ye biçilen kültürler arası
köprü kavramının iyi niyetli ancak yeterli olmadığını aktardı.
Dünyanın şu anda Küresel bir siyasi düzen sorunu yaşadığını dile getiren Bakan Davutoğlu,
Birleşmiş Milletler,
Avrupa Birliği gibi kurumların kendisini yeniden reforme etmesine ihtiyaç olduğunu belirtti. Yeni düzenin daha katılımcı olması gerektiğine dikkat çeken Bakan Davutoğlu, aksi taktirde dünyanın şu anda yaşadığı sorunlara çare bulamayacağını belirtti. Davutoğlu, "Yeni eskiden olduğu gibi belli aktörlerin bir araya gelip, karar vererek diğerlerinin onları takip etmesini mi bekleyecekler yoksa tüm bu gelişmelerden etkilenen aktörlerin bu gelişmelere etki edebilme hakkını kabul edecekler mi?" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin tarihi ve coğrafi konumu sebebiyle hem Asyalı, hem Avrupalı, hem Afrikalı, Ortadoğulu,
Akdeniz ülkesi olduğunu dile getiren Bakan Davutoğlu, bütün bu havzadaki her şeyden de sorumlu olduğunu belirtti. Bu coğrafyalarda yaşanan her şeyden haberdar olmaları gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Her olayın içinde olacağız. Gücümüz yeter ya da yetmez her krizi engellemeye çalışacağız. Barışı tehdit eden her çalışmayı durdurmaya çalışacağız. Her çatışma potansiyelini gidermeye çalışacağız. Türkiye'nin yeni bölgesel düzen politikası budur. Bu bölgelerde düzen nasıl kurulacaksa o şekilde kurmaya gayret edeceğiz. Kurucuların arasında olacağız. Masaya oturulacaksa, masaya oturanlar, kuranlar arasında olacağız. Masaya ilişenler arasında olmayacağız. Bunu bu gün daha bir özgüvenle söylemek ihtiyacıyla karşı karşıyayız." İfadelerini kullandı.
"İRAN SORUNU BİZİ ETKİLİYORSA SÖZ SÖYLEME HAKKINA SAHİBİZ"
İran ile yapılan müzakerelerin arkasında da bu görüşün olduğunu anlatan Davutoğlu, "Biz diyoruz ki İran ile ilgili ya da bölgemizle ilgili her sorun bizi etkiliyorsa bu sorunda söz söyleme hakkına sahibiz. Sonuçlarına katlandığımız süreçlerin akışlarına da katılma hakkımız vardır. Herhangi bir şekilde şu veya bu kararın alınıp bizim de bu kararı sıradan uygulayıcıları konumunda görülmemiz mümkün değil." İfadesini kullandı.
Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin bu durumu sadece İran'da yaşamadığını belirten Bakan Davutoğlu bölgesel krizlerin küresel krizlere dönüştüğünü en bariz örneğini
Gürcistan krizi sırasında ortaya çıktığını belirtti. Bakan Davutoğlu, Gürcistan-Osetya arasında başlayan krizin, bir anda Gürcistan
Abhazya, Gürcistan-
Rusya, Rusya-
Amerika ve Rusya-NATO arasında bir krize dönüştüğünü hatırlattı.
Bu krizlerden en fazla etkilenin ülkenin yine Türkiye olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, Türkiye'nin tüm bu krizleri çözme noktasında da
yetki sahibi olduğunu ve gereken tüm girişimlerde bulunduğunu aktardı.
"AB TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİNİN ÖNÜNÜ AÇMALIDIR"
Yeni siyasal düzende uluslar arası sistemin dönüştüğünü belirten Bakan Davutoğlu, bu sisem içinde AB'nin de dönüştüğünü anlattı. AB'nin
Lizbon anlaşmasıyla yeni bir tabloya kavuştuğunu ve kendisini bu uluslar arası dönüşümün içinde bir yere konumlandırmak zorunda olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, "Sorması gereken en kritik soru da şu;' Küresel dönüşümün lokomatif gücü mü olacak Avrupa ayın 19. yüzyıl başlarında olduğu gibil 20. yüzyıl başlarında olduğu gibi
İngiliz ve
Fransız sömürge sistemleri içinde belirleyici bir güç mü olacak. Yoksa 2. dünya savaşı sonrasındaki etkisini kaybetme refleksi yaşadığı yani AB ve
Sovyetler Birliği arasında gücünü kaybeden Avrupa realitesini aşamayacak mıyız?'" diye konuştu.
Davutoğlu şöyle konuştu: "Eğer kültür halkalarıyla
buluşma, onlarla kültürel sentez, karışım oluşturabilen bir Avrupa mı? Yoksa tek din, tek etnisiteli mümkünse ve tek kültürlü bir Avrupa içinde gittikçe kendi içine dönerek yalnızlaştırdığı bir
Avrupa Birliği mi? Aslında Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi kabul edip etmeme süreci Türkiye kadar AB kaderini belirleyecek bir süreçtir."
Türkiye'nin yeni bölgesel düzen kurma politikasıyla Avrupa Birliği'nin çatışır durumda olmadığını vurgulayan Bakan Davutoğlu, "Eğer Avrupa bu bölgelerde etkili olamayacaksa küresel aktör olmayı unutsun. Etkili olacaksa Türkiye'nin düzen kurucu rolünü kendisine bir değer olarak önemli hazine olarak alsın ve bizim de bir an önce
vakit geçirmeden üyeliğimizin önünü açsın.
Bakan Davutoğlu Türkiye'nin de AB'yi hak edecek şekilde iç düzenini reforme gerektiğini dile getirdi. Davutoğlu, "Demokrasimiz tartışılmaz olsun, fikir özgürlüğümüz en geniş alanına kavuşsun. Biz bu ev ödevlerini yapmakla yükümlüyüz ve bu Avrupa için değil kendi iç düzenimiz için gereklidir."
(CİHAN)