Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın Deniz Karakol ve
Sahil Güvenlik Uçağı ihtiyacını karşılamak amacıyla başlatılan Meltem
Projesi'nin fiyaskoyla sonuçlandığı ortaya çıktı.
Uzmanların hiçbir uyarısının dikkate alınmadığı projeyle yaklaşık yüz milyonlarca dolarlık para havaya saçılmış oldu. Projenin hayata geçirilememesi nedeniyle Türkiye'nin 1993 yılından bu yana Ege ve Ak
deniz'de
keşif ve
gözetleme yapamadığı öğrenildi.
İKİ DENİZİ KOMŞUYA BIRAKTIK!
Deniz Kuvvetleri'nde mevcut olan ancak 1980'li yılların sonuna doğru performansı iyice düşen Deniz Karakol
uçakları 1993'te
hizmet dışı kaldı. Türkiye'nin, 1993'ten bu yana da düşman denizaltılarının korkulu rüyası olarak bilinen Deniz Karakol uçağı olmadı. Bir gerginlik durumunda en çok ihtiyaç hissedilen
platformlardan birisi olarak değerlendirilen “keşif gözetleme” ihtiyacından Deniz Kuvvetleri mahrum bırakıldı. Yunanistan'a dikkat çeken uzmanlar, sadece Ege'de değil Akdeniz'de de gemilerin bir çırpıda gidemeyeceği yerlere Deniz Karakol uçakların gönderip saatlerde keşif yaptırdığına işaret etti. Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyacının karşılanması için başlatılan projelerde de kamu yüz milyonlarca dolar zarara uğratılırken hiçbir sonuç da alınamadı. İhtiyacın giderilmesi için Savunma
Sanayi Müsteşarlığı ve
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 1997'de düğmeye bastı.
147 MİLYON DOLARLIK İMZA
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na 6 adet ‘Deniz Karakol' uçağı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'na da 3 adet Sahil Güvenlik Uçağı alımı için çıkılan
ihalede yaşananlar Savunma Sanayi ihalelerinde yaşanan çarpıklığı bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Savunma Sanayi İcra Komitesi, 27 Ocak 1998 tarihinde Deniz Karakol ve Sahil Güvenlik Keşif Uçakları Platform Tedarik Projesi olarak bilinen Meltem-1 projesi kapsamında 9 uçağın tedarik edilmesi için
İspanyol CASA firması ile görüşülmesi kararı verdi. Savunma Sanayi Müsteşarlığı Proje Müdürü Uzman Yakup Taşdelen ile Türk Silahlı Proje Koordinatörleri Yarbay Tanju Yalçın ve Üsteğmen Levent Becerik'in görevlendirildiği projenin 23 Temmuz 1999 yılında
sözleşmesi yapıldı. Sözleşme bedeli olarak 147 milyon dolar belirlendi.
UZMANLAR KARŞI ÇIKTI
Proje başlamadan önce Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nda bazı bürokratlar Meltem projesi kapsamında Deniz Gözetleme ve Sahil Güvenlik Keşif görevleri için uygun olmadığı gerekçesiyle CASA uçaklarına karşı çıktı. Başkanlığını Prof. Dr.
Nejat İnce'nin yaptığı ve içinde Deniz Kuvvetleri personelinin de bulunduğu heyetin hazırladığı raporda tedarik edilmesi planlanan CN 235 CASA uçaklarının Deniz Karakol uçağı olarak kullanılmaması ısrarla vurgulandı. Ancak yetkili isimler uzman raporlarına kulaklarını tıkadı. Sonuçta “Proje başarısız olursa 250-300 milyon dolar ve en az 3-4 sene zaman kaybı söz konusu olacaktır” diyen uzman raporu bire bir gerçekleşti.
Örnek CASA'ya kefil oldu, proje sürdü
Savunma Sanayi Denetleme Kurulu'nun karşı çıkmasına rağmen dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı
Koramiral Örnek, CASA firmasından aldığı bilgilere dayanarak projenin ihtiyaçları karşıladığını savundu.
Uzman ve
denetleme raporlarında CASA'ların Deniz Kuvvetleri'nin ihtiyacını karşılamayacağı ısrarla vurgulanmış olmasına rağmen, dönemin Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral
Özden Örnek, hiçbir bilimsel açıklama yapmadan sadece üretici firmadan aldığı bilgileri dayanak göstererek CASA'nın ihtiyaçlara
cevap verdiğini savundu. Bunun üzerine Denetleme Kurulu sorumluluğu Örnek'in üzerine atarak, projenin tekrar başlatılmasına karar verdi. Projenin ısrarla olmasını isteyen bir diğer isim de o dönem Deniz Kuvvetleri adına Proje Üst Yöneticisi olarak görev yapan Tuğamiral
Feyyaz Öğütçü oldu.
İSRAİL FİRMASI GİBİ...
Birleşik Arap Emirlikleri'nin CASA'nın daha gelişmiş CN 295 modelini aldığı bir dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın CN 235 modelinde ısrar etmesinin nedeni anlaşılamadı. Ayrıca M60 tanklarında olduğu gibi
ekonomik olarak darboğazda olan CASA firmasının batmaktan kurtarıldığı öne sürüldü. M60 Tank modernizasyonunda da batmak üzere olan
İsrailli IMI firmasının kurtarıldığı iddia edilmişti. Proje kapsamında 9 adet uçağın üretimi tamamlandı. Fakat uçaklardan bir tanesi
test uçuşu sırasında düşerken, kazada
yabancı pilotlarla birlikte Türk pilotlar ve test personeli öldü.
ESPRİ KONUSU OLDU
Meltem Projesi'nin ilk aşamasında başka bir skandal daha yaşandı. Yaşanan sorunun montaj bilgisi eksikliğinden kaynaklandığı öne sürülerek, CASA firmasıyla astronomik fiyatla
teknik eğitim sözleşmesi
imzalandığı iddia edildi. CASA firması bu
anlaşma sayesinde yine ekonomik darboğazını atlatırken, Türkiye'nin bonkör (!) tutumu espri konusu bile oldu. CASA'ya giden TAI mühendisleri, İsyanya'daki tesisin parası TAI'den çıktığı için ‘buralar da bizim” diyerek espri konusu yaptı. Ciddi yazılı sözleşme yapılmadan alınan söz konusu eğitimlerin de verimliliği istenilen seviyede gerçekleşmedi. Üstelik ihtiyaç olmadığı halde 2004- 2005 yılları arasında CASA mühendisleri TAI'ye gelerek astronomik fiyatlara danışmanlık hizmeti verdi. Yine detaylı bir danışmanlık anlaşması metni olmadığı için CASA firması, az tecrübeli ve teknik olarak yetersiz mühendislerini Türkiye'ye gönderdiği için yine danışmanlıktan yeterli verim alınamadı.
EĞER BAŞARISIZ OLURSAK 300 MiLYON $ ZARAR EDERiZ
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın Deniz Karakol uçağı olarak kullanılması planlanan CN 235'lere eklenmesini istediği konfigürasyonun, bu uçaklar tarafından kaldırılamayacağı bir çok uzman raporunda defalarca dile getirildi. Görüşmeler sırasında CASA firmasına CN 235'lere eklenmesi istenen donanımı kaldırıp kaldırmayacağı soruldu. Ancak CASA firmasının verdiği cevap, raporlarda dile getirilen sorunları çözmekten uzak bulundu. Proje Koordinatörü Uçak Mühendisi Kemal Kaya ve Proje Mühendisi Uçak Mühendisi Sedat Güldoğan, Deniz Karakol Uçağı teknik raporunu hazırlayarak Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ndan Daire Başkanı Mustafa Kaya ile Ekonomik İşler Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kazdağı'na sundu.
TAM 4 YIL KAYBEDERİZ
İki uçak mühendisinin raporuna göre CN 235 uçağının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın gönderdiği harekat ihtiyaçlarını havada kalış süresi ve G limitleri yönünden karşılamadığı belirtildi. Platform kontratının imzalanması ve projenin başarısız olması durumunda, platformların Deniz Karakol Uçağı amacı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın istediği konfigürasyonlarda ve harekat ihtiyacına yönelik kullanılamayacağı vurgulanarak, “Projenin entegrasyon aşamasında başarısız olması durumunda yaklaşık 250-300 milyon dolar ve en az 3-4 sene zaman kaybı söz konusu olacaktır” denildi.
BU YÜKÜ CN 235 KALDIRMAZ
Ayrıca
Hava Kuvvetleri'nin de CN 235 CASA uçaklarını
elektronik harp uçağı olarak modifiye etmeyi planladığı, ancak uçakların teknik yetersizliğine ek olarak üzerine takılacak ekipmanların uçağı ağırlaştırması nedeniyle bu projeden vazgeçildiği vurgulandı. Ancak Deniz Kuvvetleri'nin takacağı ekipman çok daha ağır olmasına rağmen CN 235'lerde ısrar edildi. Deniz Kuvvetleri- 'nin istediği ekipmanlara sahip uçakların
Avrupa ve ABD normlarında 50-60 ton kapasiteye sahip olduğu belirtilerek, kapasitesi 16 ton civarında olan CASA CN 235'in bunu kaldırmayacağı aktarıldı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı Denetleme Kurulu, teknik yetersizliklere ilave olarak, İspanyol firmasına başlangıçta 50 milyon dolarlık haksız
kazanç sağlandığı, tek kaynak olması nedeniyle bu miktarın artacağı uyarısı da gündeme getirildi.
KARŞI ÇIKANLAR SÜRÜLDÜ
Denetleme Kurulu, idari konularda firma lehine taviz verildiğini belirterek, olumsuzlukları gündeme getiren Savunma Sanayi Müsteşarlığı personelinin geçici görevle, kurumdan uzaklaştırıldığı ve yerine de bu projede hiç çalışmamış yeni
mezun elemanların görevlendirildiğine dikkat çekti. Denetleme Kurulu'nda belirtildiği gibi CASA CN 235'lerin Deniz Karakol Uçağı olarak kullanılmasına karşı çıkan Uçak Yüksek Mühendisi Kemal Kaya geçici olarak başka göreve gönderildi. Ayrıca Denetleme Kurulu, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na ve
Milli Savunma Bakanlığı'na birer yazı yazarak projenin durdurulması yönünde görüş bildirdi.
CASA 34 bordo bereliye
mezar olmuştu
Görüşmeler sürerken Türkiye'de uçan CASA uçaklarından biri 2001'de Malatya'da düştü.
PKK terör örgütünün baş belası olarak yetiştirilen 34 bordo bereli şehit oldu. Resmi yetkililer kazanın nedenini
buzlanma olarak açıkladı. Ancak uzmanlar kazanın nedenini, buzlaşma koşullarına giren uçağın elektrik sisteminde olacak bir
arıza sırasında da beslenmesi gerektiği halde CASA uçağının
tasarım hatasından dolayı buz önleme sisteminin çalışmadığını ve uçağın düştüğüne işaret etti. Hatanın TAİ, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Hava Kuvvetleri ve CASA firmaları tarafından kazadan önce bilindiği belirtilirken, TAİ'nin hatalı tasarımı değiştirmek için Hava Kuvvetleri'ne teklifte bulunduğu ancak netice alamadığı vurgulandı. İspanya'nın ise bu hatayı kendi uçaklarında düzelttiği öğrenildi. Ayrıca bir CASA uçağı da aynı yıl Kayseri'de düştü.
BUGÜN