İŞTE DERİN DEVLETİN APO'YA GÖTÜRDÜĞÜ TEKLİF
Ertuğrul Özkök dünkü köşesinde soruyor: "İmralı'daki Abdullah Öcalan'a gel bu işi beraber çözelim diye
teklif götürüldü mü?" Bugün'deki köşemde son 2 yılda en az 3-4 kere yazdığım bu konuyu ilk gündeme getirenim. Konu saptırılarak "Apo-
Ergenekoncu
işbirliği" diye güncele uyarlandı.
Nedeni, Apo'yla İmralı'da görüşen
Albay Atilla Uğur ile İmralı'da sorgusuna katılan Hurşit Tolon'un Ergenekon davasından ötürü "içeride" olması. Oysa, Apo'yla görüşme zamanın
koalisyon liderleri, Ecevit ve Mesut Yılmaz'ın bilgisiyle gerçekleşti. Amaç "kapsamlı bir af yasası" ydı.
Genelkurmay, işi MİT'e
havale etti. Zamanın MİT Başkanı Emre
Taner de Apo'yla görüştü.
Ama görüşmelerin devamını askerin denetiminde MİT Başkan Yardımcısı (medyaya yansımadığı için ismini deşifre etmeyeceğim) yürüttü. Apo'ya götürülen teklif şuydu: "Şimdiye kadarki dağdan indirme yasaları yürümedi. Çok daha kapsamlı bir af getirelim.
Kanlı eylemlerden ötürü aranmayanları teslim olduklarında hiç içeri atmayalım. Diğerlerini zamanla cezalarını indirerek affedelim. Kültürel hakları arttıralım. Siz eğer silahı bırakırsanız ve yumuşama havası gelirse, çok daha büyük adımları atmamız daha kolay olur."
Şimdi sıkı durun! Apo'yla görüşmelerde daha da ileri gidildi. Apo'ya şu bile "ima" edildi: "Terör tamamen durursa, gün gelip senin serbest kalman bile gündeme gelebilir!" Bütün bunlar 9 yıl önce oldu. Akredite medyanın bazı patron ve genel yayın yönetmenleri MİT'te ayrı ayrı ağırlandı. Affa karşı kamuoyunun ve şehit ailelerinin duyarlılığına dikkat çekilerek, medyanın af çıktığında "eve dönüşleri" görmezden gelmesi ya da
desteklemesi istendi.
Hatta çıkacak affa "eve dönüş demeyin,
PKK ve Apo buna tepki duyuyor. O zaman iş ters teper tavsiyeleri" bile yapıldı. "Apo'nun ikna edildiği" ve İmralı'dan bu operasyona destek vermeye hazır olduğu ifade edildi. Ama sonra devletin yüreği yetmedi. Tepkilerden korkuldu. Ve ortaya yine güdük bir eve dönüş yasası çıktı.
Proje cesaretsizlik yüzünden fiyaskoyla sonuçlandı. Kısacası,
Ertuğrul Özkök de sorduğu sorunun yanıtını biliyor. Ama "işi yürütenler cevaplasın" istiyor! Hayatta cevaplamazlar!
HAKAN AYGÜN - BUGÜN