Yeni Şafak ve Star gazeteleri 24 Şubat'taki haberlerinde Tevdih-Selam Kudüs Örgütü soruşturması kapsamında 7 bin kişinin yasa dışı dinlediğini iddia etmişti. Soruşturma savcısı Adnan Çimen ikinci kez bu haberleri yalanladı. Sadece 230 kişinin dinlendiğini açıkladı. Derin yapının soruşturmayla ilgisi olmayan binlerce kişiyi dinlenmiş gibi gösterdiğini ifade etti.
Savcı Çimen'in dünkü açıklamasının ardından "Selam Tevhid Kudüs örgütüyle ilgili soruşturma dinleme haberleriyle deşifre mi edildi?" sorusu gündeme geldi. Bu sorunun cevabını soruşturmayı yakından bilen eski İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, "Çıkartın dosyayı. Çıkartın. Kimler takip edilmiş. Neden takip edilmiş. O takiplerde ne gibi tespitler varmış. Bir deşifre edin. Bir de bu adamlar kaçtı. Kaçtılar. Şu an hepsi kaçtı." sözleriyle vermişti.
Örgütün ilişki ağını ve faaliyetlerini anlatan Yılmazer'in şu sözleri, soruşturma dosyasının önemini ülke güvenliği açısından önemini gözler önüne serdi:
"Umulmadık ilişkiler var. Umulmadık. Asıl spekülasyona neden olan bu ilişkiler. Siz ciddi bir örgütsel yapıyı uluslar arası bağlantılarıyla birlikte, çok önemli. Yarın öbür gün bu dosyanın detayları ortaya çıksın, bir gün ortaya çıkarsa Türkiyede yabancı devletlerin ne kadar rahat cirit oynattığını ne kadar etkili düzeyde insanlara nüfuz edebildiğini yani bunların ne demek olduğu üzerinde insanlar kafa yorsunlar. Çok üst düzeyde ilişkiler geliştirmişler. Bizim halkalıda bir yer var önemli nükleer yer. Buranın keşif bilgileri var. Tutanakları var. İstihbarat çalışmaları var. Ciddi eylem hazırlıkları var. Devamlı hazırlayıp hazırlayıp İranlılara veriliyor bunlar."
Savcı Adnan Çimen, Adalet.org'daki yazısında dosyada örgütün İran Devrim Muhafızları'na bağlı olarak Türkiye'de faaliyet yürüttüğünü belirtti. Uğur Mumcu ve Bahriye Üçok gibi birçok cinayetin faili olduğuna dikkat çekti. Peki o dosyalar nasıl aydınlatıldı? İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, sorunun cevabını "17 Ocak 2000'de Beykoz operasyonuyla ele geçen dokümanlar var. Çok Hizbullah operasyonu oldu ama orası bir dönemeçti. Orada Hizbullah'ın çok önemli arşivi ele geçti. O arşiv ufuk açıcı olmuştu. Burada Selam Tevhid Kudüs ordusu diye bir yapının da belgelerine bilgilerine ulaştık. Sonra 7 Mayıs 2000'de Umut Operasyonu gerçekleştirildi ve bu cinayetler aydınlatıldı. Geçmişin faili meçhul cinayetleri, o doksanlı yılları bayağı etkilemişti." ifadeleriyle vermişti..
Emniyet Genel Müdürlüğü, 24 Aralık 2007'de Türkiye'de aktif 12 terör örgütünün listesini açıkladı. Uzun süre Emniyet'in sitesinde yayınlanan bu listede PKK, DHKP-C ve El-Kaide gibi terör örgütlerinin yanı sıra Tevhid Selam Kudüs örgütü de vardı.
Tevhid Selam Kudüs Ordusu, ilk kez 12 Kasım 2002'de Yargıtay tarafından silahlı terör örgütü olarak tanımlandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, geçtiğimiz ay 3 sanıkla ilgili kararında da bu yapılanmaya 'terör örgütü' dedi. Kararda örgütün amaçları, yapısı ve çalışma tarzı şu şekilde anlatıldı:
"Türkiye'de mevcut anayasal düzeni yıkarak yerine İran İslam devrimini model alan bir devlet kurmayı amaçladığı, bir kısım üyelerinin İran'a giderek askeri bir kuruluş olarak bilinen Kudüs Ordusu ve İran gizli servisi Sawama mensuplarından askeri ve örgütsel eğitimin yanında silah ve mühimmat yardımı aldıkları, İran'a ait istihbarat teşkilatları tarafından kullanıldıkları, bu teşkilat mensuplarıyla birlikte ülkemizdeki halkın mücahitleri örgütü mensupları, ABD, İsrail, Mısır, Irak ve İngiliz uyruklu şahıslar ile aydınlara yönelik silahlı eylemler gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır."
