Son 5 yılda kişi başına dış borçtaki artış, kişi başına gelirdeki artışın 3.4 katına ulaştı. Raporda, dış borçlardaki bu tablonun, büyümedeki ciddi yavaşlamayla birlikte ekonomik istikrarsızlığı besleyen en önemli unsurlardan biri haline geldiği ifade edildi.
CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı'nın Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak'ın koordinasyonunda hazırladığı 89. Ekonomik Görünüm Raporu yayımlandı. Türkiye'nin brüt dış borç stokunun 2013 yılında 49.9 milyar dolar artarak 388,2 milyar dolara çıktığının belirtilen raporda, dış borçta tek bir yılda kaydedilen yaklaşık 50 milyar dolarlık artışın rekor olduğu ifade edildi. Rapora göre; dış borçtaki olağanüstü artış, dış borcun GSYH'ya oranını da 4 puandan fazla artırarak 10 yıl önceki seviyesi olan yüzde 47,3'e çıkardı.
KİŞİ BAŞINA DIŞ BORÇ 5 BİN 105 DOLAR
AK Parti'nin göreve geldiği 2002 yılı ile 2013 yılı arasında nüfusa 10 milyon kişi eklenmesine rağmen kişi başına dış borç 3 bin 141 dolar arttı. 2002'de bin 963 dolar olan kişi başına düşen dış borç, 2013 yılında 5 bin 105 dolara ulaştı.
Kişi başına dış borçtaki hızlı artışa karşın son 5 yılda vatandaşın gelirindeki artış sınırlı oldu. Son beş yılda kişi başına gelir 338 dolar, kişi başına düşen dış borç ise bin 148 dolar arttı. Rakamlara göre son beş yılda kişi başına düşen dış borçtaki artış, gelirdeki artışı 3,4'e katladı.
DIŞ BORCUN YÜZDE 57'Sİ KISA VADELİ
2013'te yaklaşık 50 milyar dolarlık dış borç artışının 28,6 milyar doları (yüzde 57'si) kısa vadeli dış borç artışından kaynaklandı. Bunun sonucunda kısa vadeli dış borcun toplam dış borç içindeki payı yüzde 33,3'e çıkarak yeni bir rekor kırdı. CHP'nin raporunda iş dünyasının döviz borçlarındaki artışa da dikkat çekildi. Rapora göre AK Parti'nin görevde olduğu 11 yılda uygulanan 'dış borçla büyüme' modeli, sonucu şirketlerin döviz açık pozisyonu önemli ölçüde arttı. 2002 yılında 6,5 milyar dolar olan reel sektör döviz açık pozisyonu 2013 sonunda 173,2 milyar dolara kadar çıktı.
Raporda, TL'nin son dönemde dolar karşısında değer kazanmasına karşın ABD Merkez Bankası'nın yıl sonunda parasal genişleme operasyonuna son verme takviminin geçerliliğini koruduğu, AB Merkez Bankası'nın ise parasal genişlemeye dönük yeni bir operasyon yapması yönündeki beklentinin hala net olmadığı belirtilerek, "Reel sektörün kur riski konusunda tedbirli olması ve döviz borçlanmasından kaçınması daha doğru bir yaklaşım olacaktır." denildi.
TÜRKİYE'Yİ SANCILI BİR DÖNEM BEKLİYOR
Uluslararası kuruluşların Türkiye'de büyüme, enflasyon ve işsizlik konularındaki tahminlerinin de giderek karamsarlaştığının belirtildiği raporda, mevcut öngörü ve tahminlerin Türkiye'yi sancılı bir dönemin beklediğini gösterdiği; vatandaşların daha düşük gelir artışı ve daha az iş imkanına karşın daha yüksek enflasyon ve borç yükü ile karşı karşıya kalacağı kaydedildi. Hükümetin Başbakan için kariyer planlaması yapmaktan, ekonomi üzerine eğilmeye fırsat bulamadığının belirtildiği raporda, "Ekonomi, hükümetin gündeminden tamamen düşmüş durumda. Hükümet kısa vadede iş ve istihdamı koruyacak tedbirleri hızla uygulamaya koymazsa bunun vatandaşlarımıza çıkaracağı bedel ağır olacaktır." uyarısında bulunuldu.
CİHAN