Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
kurban kesmenin her şeyden önce bir
ibadet olduğunu hatırlatarak, hür, akıllı, ergen, varlıklı kimselerin bu ibadeti yerine getirmekle yükümlü bulunduğunu söyledi.
Varlıklı olmanın ölçüsünün zekat verecek durumda bulunmak olduğunu anlatan Keskin, temel ihtiyaçlarından fazla mala sahip kimsenin kurban ibadetini yerine getirebileceğini dile getirdi.
Keskin, Hanefi mezhebine göre bir evde bulunanlar karı koca veya evlattan, belli ölçüde mal varlığına sahip olan her birinin kurban kesmesi gerektiğini ifade ederek, Şafi mezhebine göre ise bir evde tek kurban kesilmesinin bütün ev halkı için yeterli olacağı görüşünün bulunduğunu anlattı.
-Hangi hayvanlar kurban edilebilir-
Keskin, hangi hayvanların kurban edilebileceğine ilişkin
Kuran-ı Kerim de ve hadislerde genel hükümler bulunduğunu belirterek,
koyun,
keçi,
deve, sığır ve mandanın kurban edilebilecek hayvanlar olduğunu ifade etti.
Tavuk, hindi veya
ceylan,
geyik gibi hayvanların kurban edilemeyeceğine dikkati çeken Keskin, koyun ve keçinin bir yaşını, sığırın 2 yaşını, devenin ise 5 yaşını doldurduğunda kurban olabileceğini vurguladı.
Keskin,
peygamber efendimizin istisnai bir hüküm olarak, eğer gelişmiş, yani bir yaşındaki bir koyun gibi gözüküyorsa, 6 ayını doldurmuş koyunun da kesilebileceğini belirttiğini anlattı.
Kulağı yarılmış veya yarıdan fazlası kesik, boynuzu kırık, mezbahaya yürüyemeyecek kadar
sakat, uyuz, dişlerinin yarıdan fazlası düşmüş veya ilikleri boşalacak derecede zayıflamış bir hayvanın kurban edilemeyeceğini vurgulayan Keskin, ''Bir kişi sevdiği birine
hediye sunarken kusurlu bir hediye verir mi? Örneğin çalışmayan bir saati ya da bilgisayarı, hediye edebilir mi? Aynı şekilde kurban da Allah'a sunulan bir hediye gibidir. O zaman kusursuz ve mükemmel olması gerekir'' diye konuştu.
-''Yoksulları sevindirin''-
Kurban kesenlerin, kestikleri kurbanın etini üçe bölüp bir bölümünü evde tükettiğini, bir bölümünü dost ve ahbaplara ikram ettiğini anlatan Keskin, kurbanın bir bölümünün ise ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasının uygun olduğunu bildirdi.
Keskin, bir kişinin kurban kesip etini hiç kimseye vermese bile yine de kurban kesmiş olacağını, ancak manen bir kazanım elde edemeyeceğini belirterek, şöyle konuştu:
''Önemli olan dostunu, ahbabını sevindirmesi, onlara ikramda bulunması bir de
yoksulların ihtiyaçlarını gidermesi, onların gönüllerini hoş tutması. Zaten bayramın da esprisi burada yatıyor.
Bayramda eğer biz düşkün insanları, yoksul insanları, dostlarımızı ahbaplarımızı sevindirmezsek bu nasıl bayram olur? Öyle bir bayram kutlanmış olur mu? Bayramın anlamı insanları sevince, feraha kavuşturmak, insanları neşelendirmek, onların hüzünlerini, kederlerini gidermek. Eğer biz kurban bayramında bunu başaramıyorsak, bunu yapmıyorsak o zaman bayramı kutlamış olmayız.''
-Tatil yerine, dost, akraba ziyareti-
Bazı insanların bayramın manevi havasını teneffüs etmek, dostlarını, akrabalarını, yoksulları sevindirmek yerine
tatile gitmeyi seçtiklerini dile getiren Keskin, ''Oysa bayramda insanlar dostlarını akrabalarını, büyüklerini ziyaret etmeli, ihtiyaç sahiplerini ziyaret edip onların ihtiyaçlarını gidermeye çalışmalı, eğer böyle yaparsak bayramı gerçek anlamda yaşamış ve yaşatmış oluruz'' diye konuştu.
Keskin, ''Sevinç ve neşe günü olması gereken bayramlarda insanın sadece kendi egosunu tatmin etmeye yönelip tatile gitmesi, dostunu ahbabını unutması, yoksulları unutması, bayramla taban tabana zıt bir
uygulama olur'' dedi.
Durumları elverişli olanların kurban ibadetini
ihmal etmemesi gerektiğini vurgulayan Keskin, kurbanlık hayvanların incitilmeden,
hijyen kurallarına uygun şekilde kesilmesini
tavsiye etti.