Ergenekon tutuklusu, Müstafi yüzbaşı Hasan
Ataman Yıldırım,
sanık Tuncay Özkan'a "
doğal liderimizdir" dedi.
"DİKKAT ÇEKİCİ ÇELİŞKİ"
Sanık Yıldırım, "doğal liderimiz" diye tanımladığı Tuncay Özkan'ı, sadece "televizyondan tanıdığını" öne sürdü.
Müstafi
Yüzbaşı Yıldırım'ın, çok sayıda
internet sitesi kurduğu ve bu siteleri
örgütün amaçları doğrultusunda ülkede
kaos oluşturmak için kullandığı iddia edilmişti.
Bugünkü
duruşmaya yıllık izinde olan Mahkeme Başkanı Köksal
Şengün katılmadı. Başkan Şengün, önceki duruşmada, Mehmet
Haberal, Mustafa
Balbay ve Tuncay Özkan'ın aralarında bulunduğu 20 kişinin
tahliye edilmesini talep etti. Mahkeme Heyeti, bunu, ikiye karşı bir oyla reddetti.
Yıldırım, Genelkurmay'ı işgüzarlıkla suçladı
Birleştirilen Ergenekon davasının tutuklu sanığı
Hasan Ataman Yıldırım, kendisinden ele geçirilen, içlerinde hiç kullanmadığı oyun,
müzik programları ve bir
denizaltıyla ilgili bilgilerin yer aldığı CD'nin
Genelkurmay Başkanlığı tarafından
Deniz Kuvvetleri'ne inceletmemesi nedeniyle bu kadar
amiral ve
subayın,
darbe suçlamasıyla gözaltına alındığını belirterek Genelkurmay'ı işgüzarlıkla suçladı.
Birleştirilen Ergenekon davasının 54. Duruşmasında tutuklu sanık Hasan Ataman Yıldırım, savunmasına kaldığı yerden devam etti. Savunmasının ikinci gününde iddianamede kendisine yöneltilen suçlamaları
cevaplayan Ataman, hakkındaki iddiaları reddetti. Bürosunda ele geçirilen boş CD'nin kendisine ait olmadığını aktaran Ataman, firmasının farklı bir
marka CD kullandığının altını çizdi. Ataman, CD'nin polis tarafından konulduğunu ileri sürdü. CD'nin boş olduğunu ileri sürmesine rağmen Ataman'ın savunmasında bu konuya geniş yer ayırması dikkat çekti.
Ataman, iddianamede örgüt ilişkisi içerisinde bulunduğu ileri sürülen sanıklarla, askeri kimliği nedeniyle ya da askerlikten ayrıldıktan sonra girdiği
bilişim sektörü vesilesiyle tanıştığını söyledi.
İddianamedeki suçlamaları okuyan Yıldırım, eski
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın Ergenekon örgütünün 1 numarası olduğunun ileri sürüldüğünü ifade etti. Sakin tavrı gözden kaçmayan Yıldırım,
İstanbul ,
Ankara ve İzmir'de düzenlenen
Cumhuriyet mitinglerine katıldığını ve bununla gurur duyduğunu söyledi. Yıldırım,
Sincan Ağır
Ceza Hakimi Osman Kaçmaz'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanması gerektiği yönündeki fikrine de
destek verdi.
Sağlık problemleri olmasına rağmen hastaneye sevkinin yapılmadığını ifade eden Yıldırım, hastaneye giderek tutukluluktan kurtulma gibi bir niyetinin olmadığını da belirtti.
Eski
Kuzey Deniz Saha Komutanı Emekli Korgeneral
Feyyaz Öğütçü ile
sınıf arkadaşı olduğunu vurgulayan Yıldırım, zaman zaman 4000'ler sınıfı adı altında düzenlenen yemekte bir araya geldiklerini söyledi. Yıldırım, Feyyaz Öğütçü ile yemekler dışında irtibatının bulunmadığını aktardı.
Kendisinde çıktığı ileri sürülen belleklerin iade edildiğini belirten Yıldırım, "İçlerinde benim hiç kullanmadığım oyun, müzik programları ve bir denizaltıyla ilgili bilgiler de var. Deniz Kuvvetleri'ne incelenmesi için yolladım. Onlar da askeri savcılığa göndermiş. Ama askeri
savcılık doğrudan Genelkurmay'a göndermiş. Oradan da Cumhuriyet Savcılığı'na yollanmış. 31
Mart 2010 günü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'na çağırıldım . Genelkurmay bunları Deniz Kuvvetleri'ne inceletseydi. Bu kadar amiral ve subay gözaltına alınmazdı" diye konuştu. Yıldırım, "Eğer Deniz Kuvvetleri bu incelemeleri yapsaydı bu operasyonları yapamazlardı. Benim üzerimden Deniz Kuvvetlerindeki subaylara operasyonlar yapılıyor." iddiasında bulundu.
Yıldırım, "Bende bulunduğu iddia edilen belgelerden
Poyrazköy soruşturmasında gözaltına aldıklarına sormuşlar. Bana bazı belgeler koyarak Deniz Kuvvetleri'ne ulaşmak için beni
köprü olarak kullandılar. Ben bilgisayarcı olduğum için bana bellek CD koydukları gibi başkalarına sahte
mühimmat koydular. Poyrazköy'den boş
lav silahı çıktı. Acemice sulak araziye mühimmat koydular. Bu işi bilmeyen polisler tarafından konulduğunu hepimiz biliyoruz." dedi.
Kendisinde bulunduğu iddia edilen 37 No.lu CD'de bulunan "Şule ablaya
mektup" isimli belgede Poyrazköy davası sanıklarından Deniz Kurmay
Albay Koray Özyurt'un adının kullanıldığını belirten Hasan Ataman Yıldırım, "Benim üzerimden pırlanta deniz subaylarına çamur attılar. Ama Deniz Kuvvetleri bu iddialara inanmadı ki Dora Sungunay, Levent Görgeç gibi albaylar güzel yerlere
terfi ettiler" dedi.
1
8 Mart'ta
Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen cevabi yazıda "Bu veriler nasıl çalındı? Nasıl dışarı çıktı?" sorularına cevap gönderildiğini belirten Yıldırım, "Yazıda,
sivil şahıslarda bulunması mümkün değildir. Bulunursa adli tahkikat yapılması gerekir" denildiğini anlattı. Genelkurmay Başkanlığı'nın işgüzarlık yaptığını ileri süren Yıldırım, "Genelkurmay, bu kadar denizci tutuklandıktan sonra incelemeye başlamış. Günaydın, geçmiş olsun. Silahlı Kuvvetler'in bu konuda nasıl yanlış çalıştığını görmüş oluyoruz." şeklinde konuştu.
İddianamede yer alan, "
İlhan Selçuk'un talimatı doğrultusunda Engin Aydın otellerde irili ufaklı toplantılar düzenlemektedir. Özellikle otellerde yapılan toplantılara katılan büyük çoğunluğun örgütün gizli amaçlarından haberi yoktu." şeklindeki iddiaların asılsız olduğunu savunan Yıldırım, "Benim toplantılara katıldığımdan söz ediliyor. Ancak toplantılara katılmadım. Kent otelde bir tek toplantıya katıldım ve konuşma yapıp çıktım. Kent oteldeki toplantılar örgütün toplantısı değildir. Bu konuda bir avukatın talebiyle Yargıtay'dan gelen kararda bunu kesinleştirmiştir" diye konuştu.
Duruşma, Hasan Ataman Yıldırım'ın savunmasına devam edilmek üzere 13
Nisan 2010 günü saat 09.00'a ertelendi. CİHAN- SAMANYOLU HABER TV