STK temsilcileri, esnafa
kepenk kapattırmanın, kamu araçlarını yakmanın, milletin malına zarar vermenin kimseye yararı olmadığını söylüyor.
Bölgenin huzura ihtiyaç duyduğunu, şiddetin olduğu bölgeye yatırımcının gelmeyeceğini vurguluyor.
Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl, "Artık yeter.
Huzurun olmadığı yerde, sorunları konuşamayız. Kapatılan kepenkler, Diyarbakırlıları zor durumda bırakıyor." diyor. Van Ticaret ve
Sanayi Odası Başkanı Zahir Kandaşoğlu ise şu ifadeleri kullanıyor: "Esnafa zarar vermekle, camını kırmakla
Kürt sorunu çözülmez. Yapılan
eylemler Kürt
halkına zarar veriyor."
Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Fahrettin Akyıl: "Yıllardır şiddet ortamında yaşıyoruz. Artık yeter. Her yıl belli günlerde esnaflarımız, çiftçilerimiz bu sıkıntıyı yaşamak zorunda olmamalı. Kepenklerin kapalı olduğu gün yüzlerce kişi zarar ediyor, çeklerini ödeyemiyor. Huzurun olmadığı yerde köklü sorunları konuşamayız. Sağduyulu olmalıyız. Özellikle
seçimlerin yaklaştığı bir dönemde daha dikkatli olmalıyız."
Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Alaaddin Korkutata: "Doğu ve Güney
doğu'da yaşayanların her zaman huzura ihtiyacı var. Huzur ortamıyla birlikte yatırımlar gelmeye başladı. Yüzlerce kişinin istihdam edileceği fabrikalar kurulmaya başlandı.
Şiddet ortamına yatırımcı gelmez. Yatırımcı gelmezse iş gelmez. İş gelmezse insanlar aç kalır. İnsanlar aç kalırsa
Kürt sorunu çözülemez. Bölgenin istihdama ihtiyacı var. Bu ortamı sağlamak elimizde."
Van Ticaret Borsası Başkanı Feridun
Irak: "Hiçbir zaman için talepler şiddete başvurularak yapılmamalıdır. Bu iki tarafa da zarar verir. Demokratik talepler, demokratik bir ortamda yapılmalıdır. Bazı insanların kişilerin demokratik talepleri olabilir. Bu talepleri
demokrasi adına yapıyorsa,
insan hakları adına yapıyorsa, bunu da kimseye zarar vermeden, şiddete başvurmadan yapmalıdırlar."
Van Genç İşadamları Derneği Başkanı
Kadir Salaz: "Kürt sorunu
Türkiye'nin en büyük sorunudur. Ancak talepler bu şekilde dile getirilmemeli. Yapılanlar doğru değil. Bunu anlamak mümkün değil."
Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Zahir Kandaşoğlu: "Esnafa zarar vermekle camını kırmakla Kürt sorunu çözülmez. Herkes demokratik hakkını kullansın, eylemini yapsın, ama şiddet kullanarak, halkı sokağa dökerek eylem olmaz. Van'da yapılanları bir parti teşkilatına hiç yakıştırmıyorum. Esnafımız ayın 15'inde her kesimin
maaş aldığı bir dönemde kepenk kapatarak eylem yapmakla halkın sadece nefretini kazanıyorlar. Bugün Türkiye'de Kürt sorunu var ve bunu kimse inkar edemez. Bu sorun
siyaset yoluyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde, uluslararası arenada çözülecek bir mesele. Sokakta cam kırmakla bu sorun çözülmez. Yapılan eylemler Kürt halkına zarar veriyor. Partinin yetkililerinin eylemleri organize edenlerle görüşmesi gerekiyor. Aklıselime davet etmesi lazım. Yoksa
ülkemiz zarar görecek."
Örgüt yandaşlarının attığı taş, bir çocuğu komaya soktu
Mersin'de
terör örgütü yandaşlarının
korsan gösteri sırasında polis aracına attığı taş, yoldan geçen gencin kafasına isabet etti. Ağır yaralanan Sedat Baykara (16) Mersin Devlet Hastanesi'nde
tedavi altına alındı. Terör örgütü yandaşlarının çocuğa polis aracının çarpması iddialarının yalan olduğu ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre örgüt yandaşları,
Akdeniz İlçesi Şevket Sümer Mahallesi'ndeki Siteler
Polis Karakolu'nun bulunduğu bölgede eylem yaptı. Örgüt yandaşlarının vatandaşlara da zarar vermesi üzerine polis, zırhlı araçlarla eylemcilere müdahale etti. Bu lan taşlardan biri Hatice Oluğ İlköğretim Okulu 8'nci
sınıf öğrencisi Sedat Baykara'nın (16) kafasına isabet etti. Ağır yaralanan öğrenci, yakınları tarafından Mersin Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak yoğun
bakım ünitesinde tedavi altına alındı.
Bu sırada
terör örgütü yandaşları çocuğun zırhlı polis aracının çarpması sonucu yaralandığı yönünde
yalan haberler yaydı. Polisin yaptığı araştırma, görgü tanıklarının ifadeleri ve
MOBESE görüntüleri incelendiğinde ise çocuğun atılan taşlarla yaralandığının belirlendiği kaydedildi. Örgüt yandaşları daha önce de
İstanbul'da bir belediye otobüsüne
molotof atmış ve lise öğrencisi Serap
Eser yanarak can vermişti. Son olarak önceki gün Mersin'de bir lokantada yemek yiyen vatandaş, atılan molotofla ağır yaralandı.
Emniyet müdürü: İnsan hakları deyip, milletin işyerini yağmalıyorlar
Diyarbakır Emniyet Müdürü
Mustafa Sağlam, terör örgütü
PKK sempatizanlarının milletin malını yağmaladığını söyledi. Sağlam, "Bir örgüt var, sürekli insan haklarından dem vuruyor. Ama bir bakıyorsunuz ki bu insanlar bir esnafımızın, bir Diyarbakırlının kilidini kırıp kepengini açıp ondan sonra içerideki kumaşlarını yağmalıyor." diye konuştu.
Mustafa Sağlam, Terörle Mücadele Şube-si'nde, izinsiz gösterilere katıldıkları için gözaltına alınan zanlılarla ele geçirilen molotof kokteyli ve diğer malzemeleri basın mensuplarına gösterdi. Sağlam, Diyarbakır ve
Bismil ilçesinde 12-15 Şubat'ta yapılan izinsiz gösterilere katıldığı belirlenen 9'u çocuk 56 kişinin gözaltına alındığını, atılmaya hazır 49 adet molotof kokteyli, 1 adet atılmaya hazır parça ve basınç etkili el yapımı
bomba ele geçirildiğini bildirdi. Sağlam, "Bir örgüt var, sürekli insan haklarından, demokrasinin geliştirilmesinden dem vuruyor. Ama bir bakıyorsunuz ki bu insanlar bir esnafımızın, bir Diyarbakırlının kilidini kırıp, kepengini açıp ondan sonra içerideki kumaşlarını yağmalıyor. Bu bir eşkıyalık. Oraya molotof kokteyli atarak yakıyor. Bunun neresi insan hakkıyla, adaletle örtüştürülebilir? Sadece çoluk çocuğunun rızkını kazanmak için dükkân açtığı için camını kırıyor, kendi ayağını kesiyor.'' ifadelerini kullandı.
PKK, koalisyon hükümeti istiyor
Ergenekon terör örgütü ile ilişkileri ortaya çıkan
yasa dışı PKK-KCK ve
DHKP-C gibi örgütler, yaklaşan seçimler öncesinde İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde eylemlerini artırıyor. Terör ve strateji uzmanları, KCK'nın seçim sürecinde
toplumu gererek, siyasi iktidarı bu süreçte köşeye sıkıştırmayı amaçladığını ifade ediyor.
İstihbarat raporları da söz konusu bilgiyi doğruluyor.
Seçim öncesi
siyasi hareket alanı daraltılarak, vesayetçi rejimin aktörlerinin önünü açmak isteyen strateji ve terör uzmanı Doç. Dr.
Sedat Laçiner, mart-haziran aylarını kritik sürecin başlangıcı olarak görüyor. Seçimlere kadar siyaset ve toplumun daha çok gerileceğini belirtiyor. İlkbaharda ısınan havalarla birlikte silahlı eylemlerin de başlayabileceğini düşünen Laçiner, "Basılan karakollar, karışan sokaklar ve tüm bunlar karşısında yeterli önlemleri alamamış gibi gösterilecek hükümet, seçim öncesinde çaresiz bırakılmaya çalışılacak. Bu durumdan derin çeteler de büyük yarar sağlayacak. AK Parti'nin oyları terör nedeniyle 5 - 10 puan aşağı çekilebilir, bu arada en az bir parti daha Meclis'e sokulabilirse, Türkiye'de koalisyonlar dönemi yeniden başlayacak. PKK ve dostlarının planı böyle." diyor.
Terör ve strateji uzmanı
Önder Aytaç ise örgütün asıl hedefinin hükümetin anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla Haziran 2011'de iktidara gelmesini önlemek olduğunu kaydediyor. Başta PKK olmak üzere onunla birlikte hareket eden güçlerin seferber olduğunu söylüyor.
Mart ayının kırılma noktası olacağını belirten Aytaç, "Terörün artmasıyla birlikte, terörden bunalan halk, sandıkta faturayı AK Parti'ye kessin isteniyor." ifadelerini kullanıyor. Örgütün, demokratik ve
sivil bir Türkiye yerine militarist, devletçi ve otoriter eski Türkiye'yi arzuladığına dikkat çekiyor.
İMRALI'DAN verilen TALİMAT, kandil'e NASIL GİDİYOR?
Kürt yazar Ümit
Fırat da Türkiye'ye sıcak çatışmaların yaşandığı bir ülke imajı verilmek istendiğini anlatıyor. Bu işin failinin PKK'yla ilişki içinde olan derin yapılanmaların olduğunu söylüyor. Eylemlerin Abdullah Öcalan'ın talimatları doğrultusunda yapıldığını anlatan Fırat, bu emirlerin Kandil'e kadar nasıl ulaştırılabildiğini soruyor: "Raporlara göre talimatlar İmralı'dan gidiyor. Subaylar eşliğinde yapılan görüşmelerin, ses ve görüntü kaydı alınıyor. Buna rağmen o talimatlar İmralı'ya gidiyor. Bu durum karşısında akıllara 'Birileri Öcalan'ın talimatlarının Kandil'e ulaşmasını mı istiyor?' sorusu geliyor."
CİHAN - ZAMAN