Özdemir'in ifadeleri nedeniyle töhmet altında kaldıklarını belirten
sanıklar Özdemir'in tekrar çağırılmasını talep etmişti. Bu talebi yerinde gören
mahkeme Özdemir'i yeniden çağırmıştı.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesinde görülen
Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında, 24
Kasım 2008 tarihindeki
savunması sağlık sorunları nedeniyle yarım kalan Ayşe Asuman Özdemir'in çapraz
sorgusuna devam edildi. Karaciğer nakli için
organ bekleyen Özdemir'in sorgusu sırasında doktoru
Hacı Aydın hazır bulundu. Mahkeme başkanı Köksal
Şengün, Doktor Aydın'a sanığın sağlık durumunun ifade vermesine engel olup olmadığını sordu. Doktor Aydın ise, "Konuşma sırasında her şeyi unutabiliyor. Belgeleri göstermeniz gerekebilir. Ancak ifade vermesine bir engel yoktur." cevabını verdi. Bunun üzerine Şengün, Özdemir'e, "Beyinsel bir sorununuz var mı?" diye sordu. Özdemir de, "
Hayır, ama bazen unutabiliyorum. Ama sonra yavaş yavaş hatırlıyorum." karşılığını verdi. Mahkeme Başkanı Şengün tarafından Özdemir'in çapraz sorgusu sırasında sağlık sorunları nedeniyle oturmasına izin verildi.
İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, sanığa soracak soruları olduğunu belirtti. Taşkın, e-
mail yazışmalarında neden kısaltma kullandığını sordu. Özdemir, "Ben ismini anmaktan hoşlanmadığım kişileri hakkında yazdığım zaman isim ve soyadlarının baş harflerini yazarım." şeklinde
cevap verdi. Bu yanıtın ardından Savcı Taşkın, bir e-mail'i okuyarak Ö.D. olarak yapılan kısaltmada kimin kast edildiğini sordu. Özdemir, "30 yıllık eşim. Özcan beydir o" dedi. Cevabın ardından Başkan Şengün, "Siz az önce hoşlanmadığınız kişilerin isimlerini kısaltarak yazdığınızı söylediniz. Şimdi de bu kısaltmayı 30 yıllık eşiniz için yaptığınızı anlatıyorsunuz." dedi. Özdemir, "Haklısınız. Ama o eşim Özcan beydir. Ben onun için ölürüm." dedi.
Savcı Taşkın'ın sorularından sonra sanıkların sorularıyla Özdemir'in çapraz sorgusuna devam edildi. Tutuklu sanık
Muzaffer Tekin söz alarak, "İfadelerde benim ismim geçtiği için açıklama yapmak gereği hissettim. Ofisime gelen iki bayanı şimdi hatırlıyorum.
Zekeriya Öztürk'ün tanıdıklarıydı. Bir handa
büro yeri kiralamaya çalışıyorlardı. Ben de han sahibini tanıdığım için onları oraya götürüp yardımcı oldum." şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de, sanık Ayşe Asuman Özdemir'in ilk sorgusu sırasında Savcı Pekgüzel'in, sanığın sağlık durumunu hiçe sayıp ardı sıra sorular yönelttiğini söyledi. Kerinçsiz, "Dava biter ama insan ve sağlık kalır. Yapılanlar unutulmaz." dedi. Savcıları bu sözleriyle eleştiren Kerinçsiz, Ayşe Asuman Özdemir'i soru yağmuruna tuttu. Zaman zaman birbirlerine ses tonlarını yükselten iki sanık,
Köksal Şengün tarafından üsluplarını bozmamaları, seslerini yükseltmemeleri ve birbirlerini
tahrik etmemeleri yolunda uyarıldı. Kerinçsiz, "Sanık
Gazi Güder savunma yaparken kendisine bir soru sormuştum. Ayşe Asuman Özdemir, olaylara eklemeler yapar mı demiştim. O da 'Hikayelere eklemeler yapar. Çok konuşan herkesin yaptığı gibi özünden saptırır' demişti. Bu ifadeye ne diyeceksiniz?" dedi. Ayşe Asuman Özdemir ise bu soruyu "Her zamanki gibi haddini aşmış, yakışıksız sözler söylemiş. Mahkemede olduğumuz için daha fazla söyleyemiyorum. Bahsedilen olaylar sırasında yanımda olması lazım ki eklemeler yaptığımı yani yalan söylediğimi bilebilsin. Ha benden intikam alıyorsa bilemem" şeklinde cevapladı. Kerinçsiz'in, "Yazınızda geçen 'Karıncalar ordusu' nedir?" sorusuna ise Özdemir, "Karıncalar Ordusu denilen şey eksik yazılmış. Aslı 'Karıncalar Ordusu Aydınlanma
Projesi'dir. Bu proje daha sonradan '
Ulusal Köy Kütüphanesi Projesi olarak isim değiştirdi" şeklinde cevap verdi. Özdemir, Kerinçsiz'in "Örgütlenerek en kısa sürede başaracağınız şey nedir?" şeklindeki sorusunu da "O dönemde
dernek kurma çalışmaları vardı. Bunla alakalı söylenmiş bir sözdür." diye cevapladı.
Sanık Ayşe Asuman Özdemir, Kerinçsiz'in
Atabeyler davasıyla ilgili sorular sırasında oldukça sinirlendi, salonda gergin anlar yaşandı. Atabeyler davasıyla bir ilgili bulunmadığını belirten Özdemir,
Muzaffer Tekin'in kendisini arayarak Kemal Kerinçsiz'in güvenilir bir
avukat olduğunu ve bu davayı almasını sağlamak konusunda aracılık yapmasını istediğini söyledi. Kerinçsiz, "Muzaffer Tekin, bana ne kadar uzak ise size de o kadar uzak. Neden beni
direk aramak yerine sizi aradı?" diye sordu. Bunun üzerine Özdemir, "Siz beni suçlamaya mı çalışıyorsunuz? Buna cevap vermek zorunda mıyım?" diye sordu. Başkan Şengün'ün, "Cevap vermeyebilirsiniz" sözü üzerine Özdemir, "Cevap vermek istemiyorum." dedi.
Kerinçsiz, "Bana gelmeden önce birisi size davayı bana vermeniz konusunda
yetki mi verdi?" sorusu üzerine Özdemir, "Ricacı oldum. Üç yıl önce yazılan bir şeyi size tuzak için mi yazdım. Ben de
hapis yattım. Bir
karaciğer verdim" şeklinde konuştu. Sanık Kerinçsiz, "Hem gelip buraya birilerini karalayacaksınız hem burada elinizi kolunuzu sallayarak çıkacaksınız. Yok öyle şey. Yazdıklarınızın hesabını vereceksiniz. Sizin bir sürü yalanınızı dinledik" dedi. Bunun üzerine Özdemir de sinirlenip, sesini de bağırma tonunda yükselterek, "Ben asla yalan söylemem. Azrail'i koluna takmış, üç gün ömrü kalmış bir insanım. Yalan söyleyecek halim yok" diye tepki gösterdi. Kerinçsiz de "Göreceğiz, göreceğiz" diye karşı tepkide bulundu. Bu diyaloglar sırasında Başkan Şengün, her iki tarafa da sık sık uyarılarda bulundu. Bu tartışmaların ardından Başkan Şengün 10 dakika ara verdi.
Ara sırasında
Veli Küçük'ü Türk Ortadoks Kilisesi'nden ziyarete gelen bir kadın ve üç erkekten oluşan bir grup,
Türk bayrağı motifli bir gravat,
Sevgi Erenerol'a da Türk bayrağı desenli bir şal
hediye etti. Bu hediyeler,
Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz ve
Veli Küçük'e verildi. Küçük, teşekkür edip karşılık olarak kendi yakasında bulunan
Atatürk rozetini gönderdi. Emin Gürses ise gravatı yakasına doğru tutarak "Yahu bu şimdi örgüte girmesin?" deyince sanıklar arasında gülüşmeler oldu. Veli Küçük ise "Bizim size verebileceğimiz en büyük hediye bu. Görüyorsunuz buradaki teröristleri. Ya yakalarında Atatürk rozeti ya da Türk bayrağı var" dedi. Muzaffer Tekin de "Buradaki hiç kimse Hikmetyar'ın dizinin dibinde oturmadı. Şerefli Türk ordusunun, askerinin koluna girmek mi suç" dedi. Verilen bu ara sırasında sanık Ayşe Asuman Özdemir'in, hiçbir sanıkla irtibat kurmadan tutuksuz sanık bölümünde tek başına oturup mendiliyle gözlerini sildiği gözlendi.
(CİHAN)