Turgut Özal'la göreve gelen ve kısa bir süre sonra emekli olacak olan Haşim Kılıç hakkında o kadar şey söylendi ki; verdiği kararlar adalet, hak ve insan hakları çerçevesinde her zaman adil bir duruş sergiledi ki 25 yıldır hep doğruluğun ve adaletin karşısında olanları rahatsız etti ve bu Bugün gazetesi yazarı Faruk Mercan'ın da dikkatini çekmiş olacak ki köşesinde 'Zor zamanların adamı: Haşim Kılıç' başlıklı bir makale kaleme aldı.
İşte Faruk Mercan'ın o yazısı:
"1990 yılıydı…
Henüz Adalet ve Kalkınma Partisi’nden eser yoktu…
Tayyip Erdoğan’ın başbakan olmasına daha 12 yıl vardı… Bugün Meclis’te milletvekili olanların çoğu 15-25 yaş aralığında lise ve üniversite öğrencisiydi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal Anayasa Mahkemesi’ne yeni bir üye seçti. 40 yaşındaki bu yeni üyenin ismi Haşim Kılıç’tı…
Turgut Özal 7 yıl süren başbakanlık görevi boyunca, Anayasa Mahkemesi’nden çok çekmişti. Özal İngiltere’de Başbakan Margaret Thatcher’ın uyguladığı ekonomi politikalarını Türkiye’de hakim kılmak istiyordu. Ama dönemin Anayasa Mahkemesi buna engel oluyordu.
Turgut Özal Türkiye’de sağ iktidarlar üzerinde vesayet kuran devlet kurumlarını çok iyi tanıyordu. 7 yıl sürecek cumhurbaşkanlığı boyunca bu kurumlardan özellikle ikisine neşter vurmak istiyordu: Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Öğretim Kurulu…
40 yaşındaki Haşim Kılıç’ı özenle seçmişti Turgut Özal… Böylece 65 yaşında emekli olacağı 2015 yılına kadar 25 yıl Anayasa Mahkemesi’nde görev yapacaktı.
1990’lı yıllar Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerde “irtica”ya karşı yapılan gösterilerde “Mollalar İran’a” sloganlarının atıldığı bir dönemdi. Bu öfkenin hedeflerinden birisi de Haşim Kılıç’ı Anayasa Mahkemesi’ne tayin eden Turgut Özal’dı. Sokak yürüyüşlerinde atılan sloganlardan biri şöyleydi: “İrtica Çankaya’da…”
Evinde televizyon yok manşetleri
Haşim Kılıç “irtica”nın Anayasa Mahkemesi’ndeki başı olarak görülüyordu. Dönemin güçleri Haşim Kılıç’ı Anayasa Mahkemesi’nden uzaklaştırmak için formüller arıyordu. “Evinde televizyon yok” diye gazetelere manşet yaptılar. Cumhurbaşkanı Turgut Özal o gün açıklama yaptı: “Yalan yazıyorlar. Tahkik ettirdim. Evinde televizyon var.”
Haşim Kılıç’ı “haram” diye evinde televizyon bulundurmayan çağ dışı bir adam gibi göstermek, yıldırmak istiyorlardı. Ama yılmadı. Zor zamanların bir hukukçusu oldu. “Bin yıl sürecek” denilen 28 Şubat’ın en zor günlerinde eğilmedi. 28 Şubatçılar’ın Genelkurmay Karargâhı’ndaki brifinglerine gitmeyi reddeden sayılı hukuk adamlarından biriydi Haşim Kılıç…
Gün geldi “Muhtar bile olamaz” denilen Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasında kilit rol oynadı Haşim Kılıç; gün geldi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması davasında verdiği oy sonucu belirledi. AK Parti’yi kapatılmaktan kurtaran kilit oy onundu.
Haşim Kılıç Türkiye’de demokrasi mücadelesi verdiğinde siyaset sahnesinde daha yeni boy gösterenlerin, bugün ona “darbeci” demeleri Haşim Kılıç’ın sadece şanını yüceltir.
Güçlünün gömleğini giymek bize yakışmaz
Haşim Kılıç 25 Nisan 2014 günü, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde yaptığı tarihi konuşmada şöyle demişti:
“Dün mağdur olanların; bugün verdiğimiz kararlardan rahatsızlık duymaları, garip bir çelişkidir. Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensuplarıyız. Gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız…”
Haşim Kılıç bundan sonra hiçbir şey yapmasa bile “Bana gelen fişleme belgelerini çöpe attım” sözleriyle hukuk tarihimizin şeref levhasına ismini yazdırdı. Gelecek nesiller onu, “güçlünün gömleğini giymeyi reddeden adam” olarak anacak…
Bu vesileyle Türkiye’ye Haşim Kılıç gibi bir hukukçuyu kazandıran Turgut Özal’ı rahmetle anıyorum. Görev süresini tamamlayabilse Anayasa Mahkemesi’ne daha çok Haşim Kılıç’lar tayin edecekti. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi.
Savcının talebiyle 20 yıl sonra mezarı açıldığında karşılaşılan manzarayı dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin bir sohbetimizde şöyle anlatmıştı:
“Turgut Bey’in cesedi bozulmamıştı. Bedeninde zehir incelemesi çok kolayca yapıldı.”
Her geçen gün daha fazla arıyoruz Turgut Özal’ı…"