Dünya bu soruların cevabını arıyor

Peki Yunanistan’dan başlayıp birkaç gün içinde dünyayı bir virüs gibi kaplayan “yıkma dürtüsü” neden ortaya çıktı? Nagehan Alçı bu sorunun cevabını yazdı.

Dünya bu soruların cevabını arıyor

Dünya neden öfkeli? Önce Yunanistan’da sık sık düzenlenen protestolardan biri zannettik. Oraları yakından takip edenler bilir, Yunanistan sokak eylemleri ile ünlüdür. Yunan gençleri son dönemde de bu geleneği bozmayıp belli aralıklarla sokaklara çıkıyor, Karamanlis’in eğitim ve sağlık politikalarını protesto etmek için yürüyüşler düzenliyorlardı. Zannedildi ki bir gencin polis kurşununa kurban gitmesi yine aynı dürtüyü tetikleyen bir katalizör. * * * Ama sonra diğer protestolara benzemeyen, onlardan çok daha geniş kapsamlı görüntüler gelmeye başladı Atina ve Selanik sokaklarından. Binlerce genç ellerinde taşlar ve sopalarla yürüyor, önüne gelen her şeyi dağıtıyordu. Bu görüntüler Avrupa’nın diğer ülkelerine sıçramaya başladı kısa süre içinde. Dublin’de, Madrid’de, Londra’da ve Berlin’de aynı öfkeli ifade ve aynı yıkıcı ruhla sokaklara indi gençler. * * * Peki Yunanistan’dan başlayıp birkaç gün içinde dünyayı bir virüs gibi kaplayan “yıkma dürtüsü” neden ortaya çıktı? Yoksa anarşist ruh komün bir dürtüyle mevcut sistemi yok etmeye mi girişti? * * * Birkaç gündür dünya bu sorulara cevap arıyor. Acaba Yunanistan’da alevlenen hareket, sınıf çatışmasından, bireyler arasında gittikçe artan ekonomik uçurumdan ve topluma yabancılaşmaktan mı kaynaklanıyor? * * * Doğru cevabı bulmak için iki noktayı gözden kaçırmamak önemli: 1) Sokaklara inenler gençler. 2) Protesto biçimleri yok etmeye yönelik. Bu iki nokta yakın geçmişle bu olaylar arasında bağlantı kurma gerekliliğini hissettiriyor. * * * 2005/2006’yı hatırlayalım: Fransa’nın varoşlarındaki, çoğunluğu Kuzey Afrika kökenli gençler binlerce araba yakmış, sosyal düzene ciddi bir tehdit oluşturmuştu. Amaçları Fransa’daki iş yasasını protesto etmekti. Başardılar, yasada istedikleri değişiklikleri yaptırdılar. Bu olayların ardından Almanya ve İtalya’da neo-liberal politikalara karşı benzer protestolar yapıldı. Bunlar Fransa’daki kadar yıkıcı değildi ama toplumun belli kesimlerindeki, statükoya yönelik rahatsızlığı anlatıyordu. * * * Sonra, Kasım 2007’de 7000 Yunanlı mahkum açlık grevine girdiler ve devletten tutukluların yarısının salıverilmesinin yanı sıra eğitim ve sağlık alanlarında reform yapılmasını talep ettiler. Bu olayların arka planındaki motif sınıf çatışmasıydı. * * * Ancak bu çatışma dünden bugüne ortaya çıkmış değil elbet. Altında zaman içinde kapitalist sistemin biriktirdiği tortular var. Küreselleşme kitlelere hiçbir zaman sahip olamayacakları dünyaları gösterip, onları bu dünyalara sahip olacakları masalına inandırdı. O dünyaları dört bir taraftan bu kitlelerin menziline yerleştirdi. Ve dokunamasalar bile kendilerini bu dünyalara yakın hissetmelerini sağladı. Ancak bir süre sonra bu ‘sanallık’ tansiyonu artırmaya başladı. Kitleler yanı başlarında duran ama onların olmayan zenginliği görmenin ona sahip olmak anlamına gelmediğini anlamaya başladılar. Üzerine bir de ekonomik kriz gelince ipler iyice koptu... * * * Dünya ekonomik sistemi büyümek üzerine inşa edilmişti, ancak krizle birlikte ABD’den başlayarak bir anda tersine dönen ekonomiler ile pastanın artık büyüyemeyeceği, aksine küçüleceği ortaya çıktı. * * * Ve böylece hayallerin hep hayal kalacağına uyanmaya başladı insanlar. Yunanistan’da, İngiltere’de, İspanya’da ve hatta Amerika’da sokaklara dökülenlerin isyanı buna. Bu, yaşam denen paketin içinin boş çıkmasına. NAGEHAN ALÇI-AKŞAM
<< Önceki Haber Dünya bu soruların cevabını arıyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER