Dünya'da benzeri olmayan Türk gazeteci

"Ordunun Siyasete Müdahale Etmesinin Bir Hak Ve Bir Görev Olduğunu Kanıtlamaya Çalışma Gazeteciliği"nin Kurucu Babası... Başka Hiçbir Gazetecinin Ortak Olamayacağı Bir Alanı Tek Başına Dolduruyor... Bu Açıdan Dünyada Da Türkiye'de De "Biricik..."

Dünya'da benzeri olmayan Türk gazeteci

Dünyada kendisine uzmanlık alanı olarak askerkonuları seçen çok sayıda gazeteci var. İlk bakışta Mehmet Ali Kışlalı da bunlardan biriymiş gibi görünür. Fakat yazılarına biraz daha yakından bakınca, onu bir gazeteci kategorisinin sıradan bir üyesi olarak değerlendirmenin ne kadar haksız bir tespit olduğu hemen çıkar ortaya: Hayır, o, başka hiçbir gazetecinin ortak olamayacağı bir alanı tek başına doldurmaktadır... Herhangi bir kinayede bulunmaksızın, hiçbir söz sanatına başvurmaksızın, -kelimenin gerçek anlamıyla söylüyorum-, Mehmet Ali Kışlalı dünyada eşi bulunmayan bir gazeteciliğin "biricik" temsilcisidir: Demokratik bir ülkede, ordunun siyasete müdahale etmesinin neden bir hak ve bir görev olduğunu kanıtlamaya çalışma gazeteciliğinin "biricik" temsilcisi... Demokratik ya da demokrasi iddiası taşıyan ülkeler dairesinde bu türden bir gazeteciliğin Türkiye'den çıkması hiç şaşırtıcı değil. Mehmet Ali Kışlalı'nın "apoletli Türk gazetecileri" arasından sıyrılıp kendisine bambaşka bir yer edinmesinin sırrı ise yer yer saflığa varan açık sözlülüğünde yatıyor. Onun yazılarını okurken her zaman şöyle düşündüm: Ne kadar katı bir biçimde benimsenmiş olursa olsun, hiçbir ideolojik pozisyon, Kışlalı tarzı "saf" bir askerciliğe kapı aralayamaz! Mutlaka başka bir etken olmalıdır. Doğrusu ya, her zaman aklımdan geçen ihtimal, ihtimallerin en harc-ı âlemiydi: Acaba, diye düşünmüşümdür hep, Mehmet Ali Kışlalı da, "bir generalle telefonda konuşurken bile esas duruşa geçen" Prof. Celal Şengör gibi çocukluğunda asker olmak isteyip de olamamışlardan mıydı? Böyle düşünmekle tam isabet kaydettiğimi, Nuriye Akman'ın kendisiyle yaptığı söyleşiyi okuyunca anladım. Söyleşiye başlarken Akman'ın aklında da benim harc-ı âlem ihtimalim olmalıydı ki, daha ilk satırlarda patlatmıştı soruyu: "Çocukken asker mi olmak istemiştiniz?" Cevap: "Evet. Ailemizde Atatürk ve İnönü'nün silah arkadaşlarından bir general vardı. Ona çok imrenirdim. İlkokuldan sonra askerokullara müracaat etmek istedim. Yaşım bir yıl küçük çıktı. Düzelttirdim ama kabul etmediler, almadılar beni." Kışlalı, müteakip soruya verdiği cevapta bu büyük arzunun temelinde "üniforma aşkı"nın yattığını söyleyerek daha o yaşta erişkin ruhuna ilişkin kimi ipuçlarını veriyordu. Asker edasıyla gazetecilik... Haklısınız, her "üniforma aşkı", ille de disiplinle, otoriteyle, sertlikle alakalı değildir; hele ki o yaşta... Fakat kahramanımızın gazeteci olduktan, muhabirlik dönemini geçip yönetici olduktan sonra mesleğini bir asker edasıyla yürüttüğünü hesaba katarsak, bizim örneğimizin bu aşkla bu nitelikler arasında bağlantı kurmaya imkân veren bir örnek olduğunu anlayabiliriz... Rahmetli Ercan Arıklı, Ayşe Arman'a verdiği bir söyleşide onun bu yanını şöyle anlatmıştı: "Hıncal (Uluç) bana bir hikâye anlatmıştı, Mehmet Ali Kışlalı, Yankı'nın yayın yönetmeniyken, bunlar yazıyı götürürlermiş, kâğıdı atar, defol dermiş. Şimdi mesela benim aklım bunu almıyor." Kışlalı'nın portresini yazmaya karar verdiğimde, bu portrenin esas olarak a) onun militerlere duyduğu benzersiz muhabbetin, b) disiplinli bir toplum özleminin kaynaklarını irdelemeye yönelik olacağını tahmin ediyordum. Fakat hakkında, bu temaları besleyecek malzemeden başka bir şey bulamama ihtimali aklımın ucundan bile geçmemişti. Portreyi yazmaya oturduğumda şaşkınlık içinde gördüm ki; bu böyledir ve daha da ilginci, bunun böyle olmasını bizzat kendisi istemiştir: Yazıları zaten tümüyle bu sınırlarla belirleniyordu, kendisiyle yapılmış söyleşilerde de bu sınırların dışına çıkılmasına asla izin vermiyordu... Yani kamusal kimliğinin "askerleri seven ve askerlerle ilgilenen" bir adam olarak belirlenmesini isteyen ve sonunda bunu başaran bir gazeteciyle karşı karşıyaydım. Böyle bir kimliğin zengin bir portre malzemesi sağlayamayacağı yeterince açıktır sanırım. ALPER GÖRMÜŞ-YENİ AKTÜEL
<< Önceki Haber Dünya'da benzeri olmayan Türk gazeteci Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER