Durmuş'tan cari açık formülü

MÜSİAD tarafından düzenlenen bir toplantıda konuşan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ekonomideki cari açık eleştirilere Meclis'ten geçen bir kanunun ayrıntısını açıklayarak cevapladı.

Durmuş'tan cari açık formülü

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ''Borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yasadan hükümetin birtakım gelirleri olacak. Önemli miktarda gelir artışı olursa bu gelirlerin kamu borç stokunun düşürülmesinde kullanılmasının orta ve uzun vadeli ülke çıkarları için daha faydalı olacağını düşünüyoruz'' dedi. Durmuş Yılmaz, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinde (MÜSİAD) düzenlenen toplantıda yaptığı ''Ekonomik Gelişmelere İlişkin 2011 Döviz ve Para Politikaları'' konulu konuşmada, Türkiye'nin risk priminin 2009'dan bu yana benzer kredi notuna sahip ülkelerin altında seyrettiğini söyledi. Finansal göstergelerde ve iktisadi faaliyette gözlemlenen toparlanmaya rağmen küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin ortadan kalkmadığını ifade eden Yılmaz, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'de emek piyasasının daha hızlı toparlandığını, bununla birlikte Türkiye'de işsizlik oranlarının bir müddet daha kriz öncesi seviyelerin üzerinde seyredeceğini tahmin ettiklerini kaydetti. Petrol ve emtia fiyatlarındaki artışa değinen Yılmaz, son günlerde özellikle ham petrol fiyatlarında yaşanan hızlı yükselişlerin kalıcı olması durumunda küresel ekonominin bu durumdan olumsuz etkilenmesini beklediklerini ifade etti. -KREDİ HACMİNDEKİ GENİŞLEME- İstihdam koşullarında iyileşmenin sürdüğünü ancak işsizlik oranlarının henüz kriz öncesi seviyesinin üzerinde bulunduğunu ifade eden Yılmaz, kredi hacmindeki genişlemenin ekonominin büyüklüğüne kıyasla kriz öncesi seviyelerin üzerine çıktığını ancak bu artışın son haftalarda ivme kaybettiğini bildirdi. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, ''Önümüzdeki dönemde kredi artış hızında yavaşlama yaşanacağını tahmin etmekteyiz. Şu anda bunlar bizim aldığımız tedbirlerin ne derecede etkili olduğunun işaretleri. Henüz sonuç alınmamıştır. Dolayısıyla bir miktar daha veri biriktirmemiz, veri toplamamız gerekiyor'' diye konuştu. İktisadi faaliyetteki toparlanmaya paralel olarak karşılıksız çıkan çek sayısının azaldığını, tahsili gecikmiş kredilerin azaldığını, açılan şirket sayısının artmaya devam ettiğini belirten Yılmaz, ''Son dönemde Türk lirası ile diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin değerleri arasında farklılaşma yaşanmıştır. Türk lirasının gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısındaki değeri enflasyon etkisinden arındırıldığında dönem ortalamasının altında seyir izlemektedir'' dedi. Yılmaz, tedbirlerin son aylarda cari açıkta meydana gelen artışın önceden öngörülmüş olmasıyla ilişkili olduğunu vurgulayarak, bütçe açığının GSYH'ye oranının bu yıl Maastricht kriterinin altına gerileyeceğinin, kamu borç stoku oranındaki azalışın 2011-2013 döneminde de devam edeceğinin öngörüldüğünü söyledi. -''BU ÖNEMLİ KAZANIMIN KAYBEDİLMEMESİ GEREKİYOR''- Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin açıkça görüldüğünü ifade ederek, ''Bu önemli bir kazanım. Bu önemli kazanımın kaybedilmemesi, konsolide edilmesi, daha da ileriye götürülmesi gerekiyor'' diye konuştu. Yılmaz, seçimin yaklaştığını hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Bu seçimle ilgili olarak 'Acaba mali disiplin bozulur mu' sorusunu herkes soruyor, belki sizler de soruyorsunuz. Biz bozulmaması gerektiğini söylüyoruz. Borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir yasa yakınlarda parlamentodan geçti. Buradan hükümetin birtakım gelirleri olacak. Bu gelirler bütçede yok. Ne kadar gelir olacağını bilmiyoruz. Önemli miktarda gelir artışı olursa bu gelirlerin kamu borç stokunun düşürülmesinde kullanılmasının orta ve uzun vadeli ülke çıkarları için daha faydalı olacağını düşünüyoruz. Ama onun dışında orta ve uzun vadeli ekonominin üretken kapasitesini artıracak olan altyapı yatırımlarına harcanması konusunda da herhangi bir endişemiz olamaz, herhangi bir çekincemiz olamaz. 'Harcanan her kuruş bu ülkeye helal olsun' diyoruz.'' -''ENFLASYONLA İLGİLİ İHTİYATLI OLMAMIZ GEREKEBİLİR''- Durmuş Yılmaz, son enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon tahminleri 5,9 iken hedefin 5,5 olduğunu belirterek, ''Bunun arkasındaki varsayımlar, petrol fiyatını varil başına 90 dolardan 95 dolara revize ettik, gıda fiyatları ortalamasını yüzde 7'den 7,5'e revize ettik. İthalat fiyatlarını 8,5 seviyelerinden 10,9'a revize ettik. Risk priminde değişiklik öngörmedik. Dolayısıyla bu bize 5,9 veriyor'' dedi. Yılmaz, çevre ülkelerde ortaya çıkan durum ve emtia fiyatlarındaki artışın Türkiye'yi ve dünyayı olumsuz etkileyeceğini kaydederek, ''Burada belirleyici olan, bu olaylar sonucunda ortaya çıkan emtia fiyatlarında özellikle petrol fiyatlarındaki artışın ne kadar kalıcı olacağı. Fiyatlar tekrar eski seviyelerine değil ama bugünkü seviyelerden geriye giderse Türkiye'de enflasyonla ilgili olarak ihtiyatlı olmamızı gerektirecek bir durum söz konusu olabilir'' diye konuştu. Gelecek dönemde emtia fiyatlarındaki artış ve kurdaki hareketlenmenin fiyatlara geçişkenliği olacağını ancak bunun önceki yıllardaki kadar yüksek olmayacağını düşündüklerini ifade eden Yılmaz, son dönemde para politikası tedbirleri ve bugün gelinen noktaya ilişkin bilgi verirken son dönemde aldıkları ilave önlemlerin gelecek dönemde hem fiyat istikrarının hem de finansal istikrarın korunmasını hedeflediğini belirtti. Yılmaz, ''Merkez Bankasının kasım ayından bu yana aldığı tedbirler, özellikle ithalat talebindeki yavaşlama kanalıyla toplam talebin bileşeninin dengelenerek makro finansal risklerin azaltılmasına yöneliktir. Bunun yanı sıra alınan parasal sıkılaştırma kararları, enflasyon üzerindeki iç talep kaynaklı baskıları sınırlayacaktır. İçinde bulunduğumuz konjonktürde sadece politika faiziyle hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı birlikte sağlamak mümkün görünmemektedir. Bu nedenle faiz dışı araçların ilgili tüm otoriteleriyle birlikte eş güdüm içerisinde kullanılması yerinde olacaktır'' dedi. Durmuş Yılmaz, finansal istikrar açısından borçlanma oranlarının dikkatli takip edilmesi gerektiğine işaret ederek, bu nedenle öz kaynak kullanımının teşvik edilmesini istediklerini söyledi. Yılmaz, finansal istikrar hedefiyle ilgili olarak önem verdikleri ikinci konunun yurt içi ve yurt dışı borçlanma vadelerinin uzatılması ve mevduat yapısının daha uzun vadeye yayılması, üçüncü konunun kamu sektörü ve özel sektörün döviz pozisyonunun güçlendirilmesi, dördüncü konunun kur riski bilincinin ve farkındalığının artırılması ve kur riskinin daha iyi yönetilmesi olduğunu bildirdi. Verilerin gelmeye devam ettiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi: ''Önümüzdeki Para Politikası Kurulu Toplantısı'nda bu veriler değerlendirilecek, önümüze koyduğumuz hedefe ulaşmak için alınması gereken ilave tedbirler varsa alınacak. Bir önceki Para Politikası Kurulu Toplantısı'ndan sonra kamuoyuyla paylaştık, 'Elimizdeki veriler yeni karar alınması için yeterli değil, bekleyeceğiz ve yeni verilerin gelmesini sağlayacağız ve ona göre değerlendirme yapacağız' diye. Bugün bulunduğumuz nokta budur.'' Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, eldeki verilerin orta vadeli programda öngörülen yüzde 5.4-5.5'lik bir cari açığın yüzde 25'lik kredi büyümesi ile sağlanabileceğini gösterdiğini belirterek, ''Dolayısıyla biz 'Kredi bulunduğu noktadan aşağıya gitsin, azalsın' demiyoruz, 'hızı yavaşlasın' diyoruz'' dedi. Yılmaz, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinde (MÜSİAD) düzenlenen toplantıda, ''Ekonomik Gelişmelere İlişkin 2011 Döviz ve Para Politikaları'' konulu konuşmasının ardından soruları yanıtladı.Türkiye'deki emtia fiyat artışlarının oluşturacağı maliyetin enflasyona etkisinin sorulması üzerine, toptan eşya fiyatı rakamlarına baktıklarında orada bir artışın söz konusu olduğunu belirten Yılmaz, dolar fiyatı artarsa, onu içerideki fiyatlara yansıtacak olan kurda da bir artış olursa içerideki fiyatlara bir olumsuz etkisi olacağını söyledi. Bunu da yavaş yavaş gözlemlemeye başladıklarını ifade eden Yılmaz, ''Dolayısıyla bizim burada son derece dikkatli olmamız lazım. Biz bu noktaya ülke olarak bir bedel ödeyerek geldik. Ülkemiz henüz fiyat istikrarını sağlamamıştır. Düşen enflasyon ortamındayız ve Merkez Bankası finansal istikrarı da dikkate alarak kesinlikle ve kesinlikle fiyat istikrarından taviz vermemelidir ve bütün politikasında da buna odaklanmalıdır'' dedi. Son 7-8 yılda Merkez Bankasının izlediği politika neticesinde Türkiye'nin üretim ve yatırım maliyetlerinde artış olduğu, bunun da ithalatı cazip hale getirdiği yönündeki eleştirilere işaret edilmesi üzerine de Yılmaz, şunları kaydetti: ''Kur değerleniyorsa, kurun sonucunda sizin ihracatınız dış piyasalarda pahalanıyor ve ithalatınız ucuzluyor. Ama 'Kur niçin değerleniyor?' sorusunu da sormak lazım. Ülkemiz şu anda tamamen dalgalı kur rejimini uyguluyor. Bizim aldığımız tedbirler kesinlikle kurla ilgili değil ama bunun kur üzerine mutlaka bir etkisi olacak ve oldu. Bizim orada öne çıkardığımız husus, finansal istikrarı tehdit eden cari açığa mümkün olduğu kadar, gücümüzün yettiği kadar, Merkez Bankası olarak bunu tek başımıza yapamayız, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da yapacakları var, cari açığı finansal istikrarın tehdit unsuru olmaktan çıkarmaya yönelik birtakım tedbirler...'' Türkiye'de arz tarafı güçlü bir kredi piyasası bulunduğunu, talep tarafının da güçlü olduğunu ifade eden Yılmaz, hane halkının, borçluluk oranı dünya standartlarına göre son derece düşük olduğu için kredi talep edecek güçleri, istekleri, arzuları bulunduğunu söyledi. Yılmaz, onun dışında Merkez Bankası'nın, aldığı politika tedbirleriyle faiz oranlarını 1.025 baz puan düşürdüğünü, kriz döneminde yüzde 24-25 seviyelerinde olan ticari kredilerin bugün yüzde 8-9'lu seviyelere geldiğini, yine bunun daha da üzerinde olan tüketici kredilerinin yüzde 11-12 seviyelerine indiğini, bu üç unsurun Türkiye'de kredi arzını ve kredi talebini kamçıladığını, körüklediğini, yıllık bazda son gelinen noktada kredi genişlemesinin yüzde 35'lere yakın olduğunu, tüketici kredilerinde yüzde 40'a yaklaştığını belirtti. Durmuş Yılmaz, şunları kaydetti: ''Bu kredilerin tamamı yurt içinde üretilen mal ve hizmetlere gitmiyor. Bunun bir kısmı ithal ürünlere gidiyor. Bu bizim cari açığımızı artırıyor. Dolayısıyla bizim aldığımız tedbirler, sürdürülebilir, dur-kalk yapmayan bir ekonomik büyümeyi sağlayacak olan cari açığı ortaya koymak... Biz burada herhangi bir hedef vermiyoruz fakat elimizdeki veriler, orta vadeli programda öngörülen yüzde 5.4-5.5'lik bir cari açığın yüzde 25'lik kredi büyümesiyle sağlanabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla biz 'Kredi bulunduğu noktadan aşağıya gitsin, azalsın' demiyoruz, 'hızı yavaşlasın' diyoruz ve yıllık bazda da yüzde 25, 26, 27 olsun. Dolayısıyla burada illa yüzde 25 olsun da demiyoruz, böyle bir hedef de yok.'' -''ÖDEMELER DENGESİ RAKAMLARIYLA İLGİLİ BİR ENDİŞE YARATMAYALIM''- 10 milyar dolarlık sıcak para çıkış-girişine ilişkin bir soruya karşılık da Yılmaz, şunları söyledi: ''Bu önemli bir konu. Bu konuyla ilgili olarak arkadaşlarımız çalışma yapıyor. Bu tür yazılar haklı olarak sorulan sorular. Dolayısıyla otoritenin bunlara cevap vermesi gerekiyor. Fakat burada Türkiye'nin ödemeler dengesi rakamlarıyla ilgili olarak bir şüphe, endişe yaratmayalım. Bizim açıkladığımız ödemeler dengesi rakamı konusunda herhangi bir şüphe vesaire olmasın. Ancak bunun detayının detayının detayına indiğimizde her kalemi göremiyorsunuz. Ödemeler dengesi rakamları aylık bazda toplanıyor ve bunlar stok değil akım. Ayın birinden itibaren rakamları toplamaya başlıyorsunuz. Ayın sonuna geldiğinizde, ödemeler dengesi raporunu açıkladığınızda belki artılar eksiye dönmüş olabilir. Dolayısıyla bizim burada bu kararları aldığımızda gördüğümüz ilk rakamlar ülkeden döviz çıkışının olduğu şeklinde fakat takip eden dönemde de ülkede tekrar döviz girişinin olduğu yönünde. Bunun netini ödemeler dengesi rakamları açıklandığında göreceğiz. Dolayısıyla şu soru soruluyor; 'Biz bunu net olarak hangi rakamlarda, hangi tablolarda görebiliriz?' deniliyor. Bizim arkadaşlarımız bakıyorlar. Kesin söylemeyeyim ama belki bununla ilgili açıklamamız olabilir.'' -''SİYASİ TERCİH OYUN ALANINI BELİRLİYOR''- Merkez Bankası olarak hiçbir zaman ''kur önemli değildir'' demediklerini, kurun rekabetin bir unsuru ve önemli değişkenlerden biri olduğunu ifade eden Yılmaz, ''Ancak her şey demek değildir. Eğer Türkiye'nin bütün rekabet gücünü kur üzerine yoğunlaştırırsak çok şey kaybederiz ve sonuçta hiç rekabet edemeyiz. Kısa vadede kur önemli fakat orta ve uzun vadede iş yine verimlilikten geçiyor. Ama kur gözardı edilmemeli, kur da önemli bir değişken'' dedi. Kamu maliyesi ile övündüklerini, bütçe açıklarını azalttıklarını söylediklerini anlatan Yılmaz, ''Bunun içerisinde ithalat vergilerinin payını düşünün, bu ithalat vergileri olmasaydı, biz böyle bir şey hedeflemedik ama hayatın gerçeği bu, o zaman belki 10 milyar dolar daha fazla ihracat yapabilirdik ama bizim bütçe açığımız daha fazla olabilirdi. Borçluluk oranımız bugünkü seviyelerin daha yukarısında bir yerde olabilirdi. O zaman burada bir şey var, siyasi tercih var. Bu siyasi tercih oyun alanını belirliyor ve biz de bu oyun alanının içerisinde oynuyoruz'' diye konuştu.
<< Önceki Haber Durmuş'tan cari açık formülü Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER