İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesindeki
duruşmada savunmasına devam eden Çiçek, Deniz Kuvvetlerinin,
denizde dolaştığını, cuntadan haberi olamayacağını söyledi.
Deniz kuvvetlerinin
ülkenin milli çıkarlarının korunmasında ön safhada yer aldığını ifade eden Çiçek, Türkiye'nin
Karadeniz ve Doğu Akdeniz'de bu alanda lider ülke olduğunu, bunun bazılarını rahatsız ettiğini kaydetti.
İrtica ile Mücadele Eylem
Planı'nın son sayfasındaki
imzanın Dursun Çiçek'e benzediğinin belirtildiğini, bu durumda diğer sayfalardan kendisinin nasıl sorumlu tutulacağını belirten Çiçek, ''Sayın Haşıloğlu, bir imza benziyor diye müebbetle yargılanıyorum. Bu hukuk mu, vicdan mı?'' dedi.
Böyle bir plan yazması için kendisine görev verilmediğini dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
''Ben irtica işinden anlamam. Bu konunun tartışılmasından da rahatsızım. 5 kardeşiz. 3'ü kız ve
türban takıyor. Bu konuların tartışılmasına karşıyım. Benim cemaatle ilişkim olmaz. Bana ne
iktidardan? Halkın seçtiği iktidar başımızın üstündedir. Biz bu çağın, Cumhuriyet'in çocuklarıyız. Bunu, algılamayanların kafasına sokarız. Bize ne iktidardan, irticadan. Ben masumum. Bu
belgeyi hazırlamadım. Bunu gazetede gördüm. Siyah keçeli kalemle atılmış. Bu imza
taklit.''
Askeriyede kendisinin kullanabileceği bütün bilgisayarlar ve yazıcılarının araştırıldığını belirten Çiçek, askeriyede silinen belgelerin bile çıktısının alınabileceğini dile getirdi.
Çiçek, onlarca bilirkişi raporu ve tutanağın hiçbirinde kendisiyle ilgili bir iz olmadığının yer aldığını ifade etti.
-HUKUKÇULAR BASKI ALTINDA-
Yüze yakın tanıktan hiçbirinin kendisini suçlamadığını anlatarak, savcının en kestirme biçimde belgenin kendisinin eli ürünü olduğunu ifade ettiğini anımsatan Çiçek, ''Hukuk adamları, yargıçlar, çarşaf çarşaf
baskı altında. Sayın Başkan da bunun acısını çekiyor.
Savcı baskı altında.
Dursun Çiçek yansın'' dedi.
İddianamede
parmak izinden söz edilmediğini belirten ve parmak izi incelemesinin de imza kadar önemli bir
delil olduğuna işaret eden Çiçek, belgede parmak izinin olmadığını kaydetti.
Çiçek, bu belgeyi haber yapan gazetecinin kaynağını açıklaması gerektiğini söyleyerek, ''Dursun Çiçek'in 1 yıldır gecesi gündüzüne karışıyor. Kimden aldığını açıklasın'' dedi.
Kendisinin, birlikleri dolaşarak, güvenlik zafiyetleri olup olmadığını denetlemesi gerektiğini belirten Çiçek, ''İskenderun'da 6 tane şehit verdik. Denetlemeye gitseydim onlar şehit olmayacaktı. Tedbir alacaktım'' şeklinde konuştu.
Dursun Çiçek, 6
Kasım 2009'dan beri korumayla dolaştığını, ailesi tehdit altında olduğu için uyuyamadığını dile getirerek, bu sahte planın
psikolojik harekat ürünü olduğunu savundu.
Kendisinin 7 yıldır psikolojik harekatçı olduğunu ifade eden Çiçek, bu tertibin amacının iktidar ile Genel
kurmay Başkanlığının arasını açmak olduğunu söyledi.
Kendisinin de bu tertipte, senaryoda rol verilen kişi olarak
mahkemenin karşısında olduğunu, gerçek Dursun Çiçek olarak burada bulunmadığını dile getiren Çiçek,
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in 10
Nisan 1919'da asılmak üzereyken söylediği son sözlerini tekrarladı.
-''KEŞKE ŞEHİT OLSAYDIM'' DİYEREK AĞLADI-
Geçen yıl
Mart ayında
Genelkurmay Askeri Disiplin Mahkemesinde
başkanlık görevi yaparken bir binbaşının belge sızdırdığı iddiasıyla yargılandığını belirten Çiçek, ''
Binbaşı, 'Bu suçtan yargılanacağıma şehit olsam daha iyi' dedi. Ben de keşke Güney
doğu'da şehit olsaydım bunları yaşamasaydım'' diyerek ağladı.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal
Şengün, duruşmaya öğlen arası verdi. Çiçek'in salondaki kürsüde bir süre ağladığı görüldü.
Duruşma öğlen arasının ardından Çiçek'in savunmasını yapmasıyla devam ediyor.