İstanbul 13. Ağır
Ceza mahkemesinde görülen
davada yapılan taleplerin ardından
duruşmaya kısa bir süre ara verildikten sonra oy çokluğuyla verilen
tahliye taleplerinin reddine karar verildi.
''
İrtica ile Mücadele
Eylem Planı'' davasında
Cumhuriyet Savcısı
Mehmet Ali Pekgüzel, suçtan doğrudan zarar görme ihtimali dikkate alınarak,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in müdahillik talebinin kabul edilmesini istedi.
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, çapraz sorgusu yapılan
tutuklu sanık avukat Serdar Öztürk'e üye hakim Hüsnü Çalmuk,
Ankara'daki bürosunda bulunan farklı çaplardaki 285 adet fişeğin hangi silahlara ait olabileceğini sordu.
Öztürk de ''Ben G-3'ü iyi kullanırım. Adamı 200 metreden saçının kılını görüp indiririm. Bu mermileri mühürlü çuvallar açılınca gördüm.
Tabanca mermisi olmalı'' diye konuştu.
Çalmuk'un başka bir sorusu üzerine Öztürk, ''Bunları açıklamıştım, hakim değil misiniz, dinleseydiniz'' diye tepki gösterdi.
Öztürk, bürosunda bulunan belgelerdeki
parmak izleri konusundaki soru üzerine de ''Bizim büroya ait evraklarda bizim parmak izlerimiz var. İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesinde parmak izi incelemesi yapılmamış. Neden? Çünkü kendi parmak izleri olabilir. Savcı cezaevinde parmak izimi zorla aldırdı. Parmak izimi veririm ama polise vermedim, bir bombaya yapıştırırlar'' diye konuştu.
Dava konusu belgenin altında ıslak
imzası olduğu öne sürülen tutuklu sanık
Albay Dursun Çiçek ise Öztürk'e, herhangi bir yerde karşılaşıp karşılaşmadıklarını, tanışıklıkları olup olmadığını sordu.
Çiçek'i hiç tanımadığını belirten Öztürk, ''Sahte belgenin nasıl oluşturulduğunu,
ıslak imzanın nasıl atıldığını, belgenin büroma nasıl konulduğunu daha önce anlatmıştım. Bunları yapmak ciddi bir soysuzluk gerektirir'' şeklinde konuştu.
Öztürk'ün çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından avukatları
savunmalarını yaptı.
-ÇİÇEK: ''BİZ TÜRK YARGISINA GÜVENİYORUZ''-
Duruşmada daha sonra sanıkların taleplerinin alınmasına geçildi.
Söz alan Dursun Çiçek, yaklaşık 7 gündür güçlerinin yettiğince doğruları, gerçekleri takdim etmeye çalıştıklarını belirterek, ''Teşekkür etmek istiyorum, özellikle mahkeme başkanının yönetimine. Her şeyi açıkladık. Sorular soruldu, konu açıldı. Yine sorulacak olursa cevaplamaya hazırız. Biz Türk yargısına güveniyoruz. Yeter ki vicdana göre karar versin'' dedi.
Daha önce iki kez tutuklanıp tahliye edildiğini ifade eden Çiçek, şöyle devam etti:
''70 gündür tutukluyum. Başkan da diyor, aleyhe
delil yok, lehe delil var. Bize bir senedir yapılanlar, çektirilenler oldu. 30 yıllık görevliyiz, daire başkanlığı yapacağız, ama engelleniyor. Kimlerin yargısız
infaz yaptığını dilimiz döndüğünce anlatıyoruz. Bu saatten sonra vereceğiniz karar ya bu
komployu ortadan kaldıracak ya da gerçek bir hakim kararı olarak tarihe geçecek. 20 Temmuzda Genelkurmay'da davam var. Ceza Genel Kurulu'nun kararı bekleniyor. Artık nerede yargılanacağıma karar verilsin. Türk yargısına saygılıyız. Bu iftiraların son bulmasını, delil durumu dikkate alınarak tahliyemi talep ediyorum.''
Çiçek'in avukatı Celal Ülgen de ihbar mektuplarının eskitilerek ek klasörlere konulduğunu savunarak, bunların renkli fotokopilerinin avukatlara verilmesini istedi.
-ISLAK İMZA MAKİNELERİ-
Ülgen, Gümrükler Baş Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, ıslak imza makinesi ya da bu işleri yapabilen makinelerin yurda getirilip getirilmediğinin sorulmasını talep etti.
Tutuklu sanıklar
Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım'ın avukatı Mehmet Nuri Aytekin de savcılığın yaptığı araştırma üzerine müvekkilleriyle ilgili hazırlanan 34 sayfalık bilirkişi raporunun 14 Haziran 2010'da dosyaya konulduğunu belirtti.
Bu raporda, müvekkillerinden elde edilen belgeler ile MİT'ten ''
Ergenekon'' dava dosyasına gönderilen 6 adet CD içinde yer alan belgelerin karşılaştırmasının yapıldığını dile getiren Aytekin, ''Müvekkillerim beyanlarında bu belgelerin MİT'ten gelen 6 adet CD içerisinde yer aldığını söylemişti. Rapora göre, müvekkillerimden elde edilen belgeler ile MİT'in gönderdiği 6 adet CD içindeki belgeler arasında benzerlik var. Artık müvekkillerim hakkında suçun ortadan kalkma ihtimali mevcuttur. Savunmaları alınmadan tahliyelerini istiyorum'' şeklinde konuştu.
-SAVCININ MÜTALAASI-
Taleplere ilişkin görüşünü açıklayan
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de tutuklu sanık Serdar Öztürk'ün savunması sırasında sarf ettiği sözlerin savunma hak ve sınırlarını aştığını,
hakaret içerdiğini belirterek, gereğinin yapılması için duruşma tutanaklarının
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini istedi.
Taklit imza makinesi olarak bilinen cihazların hangi tarihlerde ve kimler tarafından ülkeye getirildiğinin yetkili mercilerden sorulmasını talep eden Pekgüzel, avukatı aracılığıyla davaya müdahil olmak için dilekçe veren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, suçtan doğrudan zarar görme ihtimali bulunduğundan bu talebinin kabul edilmesini istedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal
Şengün, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
Bu arada, Çelik'in avukatı Mehmet Fuat Aksoy, 30
Nisan 2010'da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmek üzere
nöbetçi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği müdahillik taleplerini içeren dilekçede, dava konusu belgede, ''
Milli Eğitim Bakanlığına ait okul öğrencilerine ait
ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun biçimde yer alması sağlanarak,
Milli Eğitim Bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır'' ifadesinin bulunduğu belirtilmiş, dönemin Milli Eğitim Bakanı Çelik'in, AK Parti'den ayrı olarak zarar gördüğü ifade edilmişti.