Ancak bazıları daha fazla vatansever ki,
ülke çıkarlarını korumak üzere, ismi içinde ‘vatansever’, ‘ulusalcı’, ‘milliyetçi’ veya ‘kuvayı milliyeci’ ifadelerinin geçtiği
dernekler kuruluyor.
Son iki yıl içinde bu yönde kurulan pek çok dernek, ülke meseleleriyle ilgili tamamen kendilerine özgü bir
gündem, üslup ve söylem belirleyerek, buna göre hareket ediyor.
Danıştay saldırısı faili
Alparslan Arslan’ın üzerinden
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne ait bir kimlik kartı çıkması, bu derneği ve diğerlerini de gündemimize soktu. Bu alanda pek çok dernek, 2006 yılında kurulurken, yeniden sahneye çıkmaları da
Hrant Dink’in ölümü sonrasında ve Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı
emekli Albay Fikri
Karadağ’ın
silah ve Kur’an üzerine
yemini ile oldu. Vatan kurtarmak için silahlı eğitim almayı planlayanların bile olduğu ortaya çıktı.
Durumdan vazife çıkaran bir grup milliyetçi vatansever vatandaş,
gönüllü istihbarat
örgütü kurdu. Özel Büro isimli grup, 1998 yılından bu yana
yurt genelinde açık istihbarat faaliyetlerinde bulunuyor. Doktordan
avukata, ev hanımından öğrenciye farklı mesleklerden 756 haber elemanının gönderdiği bilgileri istihbarat ve
emniyete aktarıyorlar. Bu ilginç oluşumu Özel
Harp Dairesi’nin ‘Beyaz Kuvvetler’ine benzeten istihbarat grubunun lideri Erkut
Ersoy, aralarında Genel Kurmay, MİT ve polisten yetkililerin olduğunu iddia ediyor.
Avrupa Komisyonu temsilcisi Karen Fogg’un e-
maillerinin okunması operasyonunu da onlar gerçekleştirmiş.
Her şey, geçtiğimiz yıl Danıştay’a yapılan saldırı ile başladı.
Saldırının faili
Alparslan Arslan’ın üzerinden Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne (VKGB) ilişkin bir kimlik kartı çıkması, dikkatleri milliyetçi/ulusalcı dernekler üzerine çevirdi. 2005 yılı sonunda başlayan ve 2006’da yoğun olarak devam eden süreçte, adında ‘kuvayı milliye’, ‘ulusal’, ‘milli’, ‘vatansever’ olan pek çok dernek kuruldu.
Kurtuluş Savaşı’nda saldırılara karşı koyan Türk direniş örgütlenmeleri ve güçleri ile aynı adı taşıyan bu dernekler, ‘milli kuvvetler’ olarak çok gecikmeden alandaki yerini aldı. Hainlere ve işbirlikçilere karşı
milli mücadele vermeyi kendilerine temel amaç edinen dernekler, AB, ABD, hükümetinin teslimiyetçi politikalarına karşı durma noktasında birbiriyle benzeşiyor.
Kuvayı milliyeci/ulusalcı derneklerle ilgili süreç, arka planı incelendiğinde son iki yıla dayanıyor. Kurulan birçok dernek ya 2005 yılı sonunda ya da 2006’da faaliyete geçmiş. Çok azının ise kuruluş tarihi daha önceki bir tarihe rastlıyor; ancak 2000’e kadar da gitmiyor. Bundan yaklaşık bir yıl önce Danıştay olayıyla geçtiğimiz yıl içinde başlayan yoğunlaşma süreci, Hrant Dink’in öldürülmesinde milliyetçi dalganın yükselmesi ile devam etti. Bu gruplar, cenazede atılan, ‘Hepimiz
Ermeni’yiz’ sloganına karşı ‘Hepimiz Türk’üz’, ‘Hepimiz milliyetçiyiz’, ‘Hepimiz vatanseveriz’ şeklindeki sloganlarla sokakta da kendilerini gösterdi. Bundan sonra kamuoyunun günd
emine gelen ve asıl
tartışmayı ateşleyen olay ise Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı Fikri Karadağ’ın
Mersin’de bir programda silah ve Kur’an üzerine ölme ve öldürme yemini yaptırması oldu. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ni, ‘bir dernekten çok organize
suç örgütüne’ benzeten dernek üyesi emekli
Binbaşı Zekeriya Öztürk de başka bir iddiayı seslendirdi: “Benden eğitmenlik yapmamı isteyen dernek yönetimi, ‘
Düzce’de yerimiz var.
Asker yetiştireceğiz, silahımız her şeyimiz var’ teklifini getirdi.”
Birbirine benzer söylem, üslup ve metotları kullanan dernekler, emekli Albay Fikri Karadağ’ın
yemin töreni ortaya çıktıktan sonra, bu defa birbirinden uzaklaşarak diğeri ile arasına mesafe koymaya başladı. Pek çok benzerlik taşıyan bu dernekler arasında oluşan
çatlak, onları şimdilik birbirinden uzaklaştırmış gibi gözüküyor.
Kuvayı Milliye Derneği: Genel başkanlığını emekli Albay Fikri Karadağ’ın yaptığı, 11
Kasım 2005 tarihinde kurulan derneğin, 69 ilde ve 270’ten fazla ilçe,
belde ve köyde örgütlü. Dernek
yöneticileri, silahlı yeminden sonra, “Elimizde 13 bin 500 kişilik bir
hain listesi var.” sözleriyle gündem oluşturdu. Karadağ o isimleri teyit etmeden açıklamayacak.
Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi: İstanbul Fatih’te elektrik mühendisi Hakkı Sevim ve 6 arkadaşının kurduğu derneğin, kuruluş bildirisinde, ‘Laik
Cumhuriyet’in ve ulus devletin saldırı altında olduğu belirtiliyor. 2005’te kurulan dernek, partilerin yeterince etkili olmamasından doğan boşlukta hareket ediyor.
Kuvvai Milliye Derneği: 27
Aralık 2006 tarihinde
Ankara’da
Türkiye’nin bağımsızlığına kasteden düşmanlar ve onların
yerli işbirlikçileri ile mücadele etmek için kurulmuş. Bildirgesinde
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden alıntılarla hazırlanan bir de yemin var.
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği: Ulusalcı dernekler arasında üye ve şube sayısı en fazla olan derneğin Genel Başkanı
Taner Ünal.
Nisan 2005’te kurulan dernek, ‘izinsiz para toplamaktan’
soruşturma geçirdi.
Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan’ın üzerinden bu derneğin kimliği çıktı. Mersin ve
Diyarbakır’da
bayrak yürüyüşleri ile gündeme geldi.
Yeniden Müdafaa-i Hukuk Hareketi: 2001 yılında kurulan derneğin Genel Başkanı
Zekai Ökte. Dernek milliyetçilik, devrimcilik, sosyal
dayanışma, sürekli
üretim, bilim ve teknolojiye sahip olma ilkeleri üzerine kurulu.
Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi: Avukat
Kadir Kartal’ın başkanlığında 2006 Nisan’da 92 kişi tarafından kuruldu. Emekli generallerin içinde yer aldığı Yeniden Müdafaa-i Hukuk Hareketi Derneği’nin bir uzantısı olan parti, ‘paşaların partisi’ olarak anılıyor.
Türkiyem Topluluğu: Ankara Balgat’ta faaliyet gösteren Türkiyem Topluluğu, çatısı altında çeşitli
sivil toplum örgütlerini barındıran bir dernek. 26
Mart 2006’da kurulan organizasyonun başkanlığını
Mustafa Özbek yapıyor. Kendisini ‘sağımız solumuz yok, ulusal çizgideyiz’ diye tanımlıyor.
Kuvayı Milliye Ulusal Güçler Derneği: Merkezi Denizli’de. Genel Başkanı Mehmet Eskicioğlu. Dernek, “Ne Dink’iz, ne Ermeni’yiz, ne Türk’ü düşman ne de Türklüğü, milliyetçiliği, hayallerine kavuşmada tek engel gören sahtekârlardanız! Türk’üz.” görüşünü savunuyor.
Ulusal Birlik Hareketi Platformu: Toplam 41 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu
platform, “Ulus, dil, devlet, vatan ve bayrak birliğini ilke edinmeyi” amaçlıyor. Dernek başkanı emekli
Orgeneral Şener
Eruygur. Aralık 2006’da gerçekleştirilen oluşum, cumhurbaşkanlığına dönük açıklamalarıyla bazı üyelerini kaybetti.
Türkçü Toplumcu Budun Derneği: İzmir’in Alsancak semtinde örgütlenen topluluk, referans olarak
Osmanlı’yı değil, Orta
Asya ve Şamanizm’i alıyor. Alsancak
Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde ‘
Kürt nüfus artışı durdurulsun’ ismiyle açtığı stant tartışma oluşturdu.
Tehditlere karşı uyarmak için kurduk
Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği Genel Başkanı Hakkı Sevim: Bugün Türkiye üzerinde pek çok tehdit var.
Irak’ta süren savaş, ABD’nin yayınladığı Türkiye’nin parçalanmış haritası, telekomünikasyon, petrol, vb. kritik tesislerin
yabancıların eline geçmesi, birçok üretim tesisinin, tarım arazilerinin ve bankaların yüzde 32’sinin yabancılara satılmış olması, yabancı sermayenin
Borsa’ya girip nemaları götürmesi, kirlenen siyasetin ülkede oluşturduğu belirsizlik ve karmaşa,
ekonomik kriz. Biz bu olguları ülkemizin geleceği ve milli değerleri için ciddi bir tehdit sayıyoruz. Derneğimizi bu konularda yurttaşlarımızı uyarmak amacıyla kurduk.
Örtülü işgalden fiili işgale geçildi
Kuvvai Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk: Türkiye, büyük Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı yıl başlayan kötü yönetimler tarafından 18
Mayıs 1919’un eşiğine getirilmiştir. Ondan sonra sürdürülen gayri milli politikalar ülkemizi derin bir zafiyete sürüklemiştir. Bu gün artık
TBMM’de çıkan iki kanundan biri AB ve ABD’nin talepleriyle çıkarılmaktadır. Bazı konuları örtülü işgalden fiili bir işgale geçiş olarak değerlendirdiğimiz için bir dernek kurup, olup bitenleri Türk milletine duyurmak gibi bir görev üstlendik. ABD’nin dünyadaki tüm enerji kaynaklarını kendi denetiminde bulundurma arzusu sıcak bir savaşın yaşanma ihtimalini artırmaktadır.
Savaş ortamı yok; ama bize ihtiyaç var
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği Genel Sekreteri Mesut Sezer: AB bir taraftan BOP bir taraftan bastırıyor,
Türkiye Cumhuriyeti topraklarının altına tahrip kalıpları yerleştiriliyor. Bu sebeplerden dolayı Kuvayı Milliye dernekleri, vatansever kuvvetlerden oluşuyor.
İstiklal Savaşı’ndan önce de oluşmuştu. Şimdi bir savaş ortamı yok; ancak ihtiyaç var ki oluşuyor. AB kriterleri en önemli tehdit. Biz, AB’ye karşıyız, Türk birliği olmasını istiyoruz. Halkın bilgilendirilip şuurlandırılması milli bir ruhla ayağa kaldırılması gerekiyor. Zaman içerisinde doğru ve yanlışlar ayıklanır. Bizim farkımız halkı bilgilendirmek, seçtiği ve seçeceği insanlara bu bilgiler odağında oy vermesini sağlamak.
Kuvayı Milliye’nin istihbarat teşkilatı: Özel Büro
İstihbarat faaliyetleri bundan 70 yıl kadar önce Önemli İşler Müdürlüğü tarafından yürütülüyordu. 1951 yılında, ideolojik akımlar kontr-espiyonaj ve her türlü
kaçakçılık konularında haber toplamak üzere “Özel Büro” kuruldu. Çeşitli illerde de bu
büroya bağlı yuva ve istasyonlar değişik maskeler altında oluşturularak faaliyete geçirildi. 1958 yılında açılan “İstihbarat Elemanı Sevk, İdare ve İstihbarat Operasyonu Düzenleme Kursu”nu müteakip
Hatay, Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde “Küçük Gruplar” oluşturularak İstihbarat Üniteleri teşkil edildi.
27 Mayıs 1960 ihtilaliyle gerek Özel Büro, gerekse
küçük gruplar lağvedildi. Özel Büro’nun adı en son
Susurluk’ta duyuldu. Ulusalcı Cephe’nin lideri
Doğu Perinçek, 1996 yılında DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller’in, bazı MİT ve emniyet mensupları ile ülkücülerin içerisinde yer aldığı ‘Özel Suç Örgütü’ kurduğunu iddia etti. Susurluk
raporlarına da geçen iddialara göre, örgüt mensuplarının kendi aralarında ‘Özel Büro’ olarak adlandırdıkları birimde 700 kişi görev yapıyordu. Daha sonra Özel Büro’nun isim hakkı Ulusalcılık şemsiyesi altında yer alan kuvvacılara geçti. Silah üzerine ölme-öldürme yemini ettiren, eski NATO Özel Daire Başkanı Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Albay M. Fikri Karadağ’ın yakından tanıdığı Erkut Ersoy’un liderliğindeki Özel Büro İstihbarat Grubu, 1998 yılından bu yana yurt genelinde istihbarat faaliyetlerinde bulunuyor. Topladıkları bilgileri emniyet ve istihbarat birimlerine aktarıyorlar. Stasi ve MOSSAD gibi örgütlenen Özel Büro’da doktordan avukata, ev hanımından öğrenciye kadar farklı mesleklerden 22’si yönetici 756 haber elemanı görev yapıyor. Kendilerini
Özel Harp Dairesi’nin asker ve her meslekten sivil üyelerin oluşturduğu ‘Beyaz Kuvvetler’ine benzeten istihbarat grubunun lideri Erkut Ersoy, aralarında Genel
kurmay, MİT ve polisten yetkililerin olduğunu iddia ediyor. Sokakta gördükleri silahlı birini,
şüpheli bir aracı dahi istihbarata rapor ediyorlar. Halkın nabzını tutup emekli asker ve istihbaratçı ağabeyleriyle paylaşıyorlar. Yaptıkları çalışmalardan dolayı güvenlik kurumlarının takdirini kazanan Özel Büro, kaynağını açıklamadıkları bir birimden
ödenek bile almışlar.
Karadeniz’den yönlendiriliyor 37 yaşındaki
bilişim uzmanı Erkut Ersoy, Özel Büro’yu nasıl kurduklarını şöyle anlatıyor: “İstanbul’da istihbarat örgütleri elemanlarıyla yakın ilişkilerim vardı; görüşüyordum onlarla. Sıkıntılarından söz ediyorlardı. Keşke şöyle bir örgütlenme olsa da bize
yardımcı olsa diyorlardı. Biz onun üzerine böyle bir talep de var madem neden böyle bir oluşum içerisine girmeyelim dedik. Böylece karar verdik. İstanbul’da grubu oluşturduk.”
PKK başta olmak üzere her türlü
terör örgütüne karşı ve sözde Ermeni soykırımı konularında mücadele ettiklerini söyleyen Özel Büro ajanları, Batı Karadeniz’deki bir ilden yönlendiriliyor. Yemin ederek Kuvayı Milliye Derneği’ne üye olan ancak organik bağları olmadığını söyleyen Ersoy, bu ilginç oluşumun yapısını, çalışmalarını ve hedeflerini Zaman Pazar’a anlattı: “Biz devletingüvenlik güçlerine eşgüdüm bir kurum değiliz. Onlara
rakip de değiliz, onların görevlerini üstlenmek gibi bir arzumuz da yok. Biz sadec
e devletin güvenlik kurumlarına
destek oluyoruz. Birtakım şeylerin daha
erken sonuçlanması ve netice alınmasında yardımcı oluyoruz. Direkt polise gitmekten çekinen insanlar var. Biz aracı vazifesi görürüz. Yakında ihbar hattı kuracağız. ...Bizim bütün çalışmalarımız devletin istihbarat örgütlerinin bilgisi dahilindedir. Şu görüşmeyi bile devletin ilgili kurumları biliyor! Kolluyorlar bizi. Devlet bizi seviyor, sevmese bunu yapamayız zaten.”
Özel Büro’ya nasıl girilir? “Bizde görevlendirme iki şekilde yapılıyor. Birincisi DSS (digi-security) mail grubuna üye olabilir. Bizim paylaştığımız konuları paylaşabilir. Bu şekilde bir üyelik yapabiliriz. Bu grup herkese açık. Sadece milliyetçi olması veya milliyetçilere sempatiyle yaklaşması yeter bizim için. Biz milliyetçi bir grubuz neticede. İkincisi özel büro içindeki görevlendirme. Bizim yönetimimiz bazında, gruplardan birinde görev alabilir. Özel büroda görev almak isteyen herkes mutlaka sabıkası olmadığını, birtakım illegal işleri olmadığını ispatlamak zorunda. Bize çok teklifler geliyor. Ben sizin grupta yer almak istiyorum; fakat PKK ile savaşmak istiyorum, bana silah verir misiniz, diyorlar. Kişi fotoğraflı özgeçmişini gönderir. Biz araştırma yapıp, yararlı olacağını düşünürsek İstihbarat,
Proje veya Hack Grubu’nda görev verebiliriz.”
[email protected]
HRANT DİNK SUİKASTINI ASKERLER BİLİYORMUŞ
İstihbarat konusunda hatırı sayılır bir üne sahip olan Ulusalcılar, meğer Hrant Dink cinayetini de önceden biliyormuş. Uluslararası Terör Uzmanı Doç. Dr.
Emin Gürses, Hrant Dink’e suikast yapılacağını üç ay önce askerî istihbarattan haber aldıklarını; emniyeti, istihbaratı ve Hrant Dink’i bilgilendirdiklerini ileri sürdü. Saldırı düzenlenecek kişilerin isimlerinin liste halinde geldiğini, bunların arasında Hrant Dink’in adının da yer aldığını belirten Gürses şunları söyledi: “Hrant öldürülmeden önce bize ihbar geldi. Saldırı ihbarı, öldürülmeden üç ay kadar önce geldi.
İhbarı emniyete, istihbarata bildirdik; ama
tedbir alınmadı. Bunu halka söylemedim; ama gerekli birimlere söyledim. Bilgi
Genelkurmay’ın içinden geldi. Onlar bana bildirdiler. Ben de gerekli yerleri uyardım. Hrant Dink’i de uyardım ben. Yanındaki o solcu arkadaşlarına haber gönderdim. Yanıt gelmedi. Ondan sonra sen milliyetçi oldun, diye laf attılar, dikkate almadılar beni.”
MİT-asker-polis üyemiz var
Bizim veri tabanımızda çok nitelikli adresler var. Hemen hemen tüm üst düzey paşaların, kritik noktalarda görevli olan paşaların e-
posta adresleri var. Aynı zamanda bir paşamızla çok yakın temas içerisindeyiz. Zaman zaman bizden bilgi alıyor, biz ona bilgi aktarıyoruz, bilgi paylaşımı yapıyoruz. Halen görevde olan veya emekli olmuş asker, MİT ve emniyet mensubu insanlar var. Genelde profesyoneller bizim DSS (digi-security)
haberleşme grubuna üyeler. Bizim yazışmalarımızı takip ediyorlar. Bazı paylaşılan konularla ilgili fikirlerini beyan ediyorlar. Biz bir konu gönderiyoruz. Bir MİT mensubu arkadaşımız diyor ki, o konu öyle değildi de böyleydi. Daha doğru olur diye bize yorumunu gönderiyor. Resmî olarak ihbarda bulunuyoruz. PKK’nın izlediğimiz e-mail adresleri var. Siteler var 140 tane. Bin civarında e-mail grubunu izliyoruz. Yazışmaları, yazarları izliyoruz. Hack Grubu’nda çalışan 100 arkadaşımız var. Bu adresleri kırıyoruz. Yazışmaları üç aydan az olmamak üzere bir seneye kadar izliyoruz. Topladığımız bilgileri ilgili güvenlik kurumlarına gönderiyoruz.
Devletten ödenek aldılar
Biz devlet için, millet için hayatımızı tehlikeye atıp elimizi taşın altına koyduk. Risk aldık üzerimize. Hepimiz bunun için çalışıyoruz. Para da karşılık da beklemiyoruz... Bizim çalışmalarımızın çoğu internet ortamında olduğu için bilgisayar ve
ADSL yetiyor bize. Onun dışındakileri de kendi cebimizden ödüyoruz. Bir de zaman zaman bize ismini vermeyeceğim devletin bir biriminden ödenek çıkıyor. Bunu söylemeyeyim. Çok büyük bir şey değil. Web sitesi için bir ödenek çıktı mesela. Hesaba geçti ödenek. Yakın zamanda sitemizi aktif hale getireceğiz. Dağıtım komitemizde üniversite öğrencileri var. Bunların kendine ait bütçesi yok. Biz devletten yardım alınca PC alıp o arkadaşlarımıza tahsis ediyoruz. 24 saat bizim için çalışıyorlar. Ama isim olarak vermeyeyim, onları da zor durumda bırakmak istemiyorum.
EMİNE DOLMACI - M. YAŞAR DURUKAN - Zaman Pazar